3|new school.

1.1K 73 10
                                    


Annabel Lee.

Müdür odasının önünde oturduğum sandalyede her dakika biraz daha küçülüyordum. İnsanlar sürekli parmaklarıyla beni işaret ederek yanındakine bir şeyler söylüyordu. Duyduğum kadarıyla söyledikleri kelimelerin çoğu 'yeni kızdı.' Çok klişe ve iğrenç bir şeydi bu.

Kapı sesini duymamla birlikte oturduğum yerde dikleştim ve annemi gördüğüm an ayağı kalktım. Benim yanımda ailevi sorunlar yaşadığımı konuşmamak için müdürle özel konuşması gerektiğini söylemişti ve beni dışarı çıkmam için ricada bulunmuştu. En azından bunu anlayabilmiştim.

"Tanıştığımıza memnun oldum,Bay Follen. Umarım kötü zamanlar hariç görüşebiliriz."

Annem okul müdürünün elini sıkıp yüzündeki tebessümle bana döndü. Aynı zamanda Bay Follen de annemle aynı zamanda bakışlarını bana çevirmişti.

"Okulumuza hoş geldin. Umarım okul içinde fazla görüşmemize gerek kalmadan mezun olursun."

Fazla görüşmeden kastı "Ayağını denk al ve sorunsuz bir şekilde okulunu bitir." demekti. Bunun üzerine sadece kafamı olumlu anlamda sallamakla yetindim.

"Ders programın hazır olmalı. Rehberlik öğretmenimiz Bayan Carter'ın odasından alabilirsin. Biraz acele edersen yedi dakika sonra başlayacak olan ilk derse yetişebilirsin."

Tekrardan başımı sallayarak onu onaylamamın kaba olacağını düşündüğüm için konuşmaya karar verdim.

"Peki, efendim. Teşekkür ederim."

Annemle birlikte okul müdürünün yanından ayrıldığımızda annem akşama görüşürüz tarzında bir şeyler söyleyerek çıkış kapısına yönelmiş bende rehberlik öğretmenim olan Bayan Carter'ın odasını aramaya koyulmuştum. Leeds'teki okuluma göre burası gerçekten büyüktü ve ben rehberlik odasının nerde olduğunu sormayı unutacak kadar aptaldım.

Yedi dakikanın çoğunu rehberlik odasını arayarak geçirmiştim ve muhtemelen ilk derse geç kalacaktım.

Sonunda Bayan Carter adı yazılı olan odayı bulduğumda derin bir nefes aldım ve kapıyı tıklatarak içeriye girdim.

"Merhaba. Ben Annabel. Yeni öğrenci. Bay Follen ders programı için beni buraya yönlendirdi."

Yüzümdeki sahte gülümsemeyle konuşmuştum. Bu tür,benden üst statüde olan birileriyle ikili diyaloga girmeyi sevmiyordum.

"Merhaba Annabel. Bende seni bekliyordum. Programın hazır." Masasının üzerinde bulunan kağıdı eline alıp bana uzattı ve devam etti. "İlk dersin İngiliz Edebiyatı. İsmine sadıksan bu dersi seviyor olmalısın."

İsmimden kastı Edgar Allan Poe'nın Annabel Lee şiiriydi. Soy adımız Lee olduğu için ve annemin Edgar Allan Poe hayranlığından dolayı annemle babam adımı Annabel koymuşlardı.

Bir gece bulutunun rüzgârından
Üşüdü gitti Annabel Lee...

İnsanlar isimleriyle yaşar dedikleri şey doğruydu. Gerçekten de Edebiyat aşığı bir insan olarak büyümüştüm ve şiirde de bahsettiği gibi gitmiştim insanlardan. Soğukluklarından samimiyetsizliklerinden üşüyerek gitmiştim.

"Teşekkür ederim. Derse gitsem iyi olacak."

Bir şey söylemesini beklemeden odadan çıktım ve yeni görevim olan Edebiyat sınıfını aramaya koyuldum. Az öncenin aksine koridorlar boştu ve bu yüzden kendimi daha rahat hissediyordum. Kısa bir süre sonra edebiyat sınıfını buldum ve derin bir nefes alarak kapıyı tıklattım. Gel komutuyla içeri girdim.

"Özür dilerim. Burada yeniyim ve sınıfı biraz zor buldum."

Herkes araba farı görmüş tavşan gibi suratıma bakıyordu ve bu benim rahatsızca kıpırdamama yol açmıştı.

"Bay Follen söyledi. Biz de seni bekliyorduk aslında. Ben Amanda Bloom. Yeni edebiyat öğretmenin. Bize kendini tanırsan çok memnun oluruz."

Yüzündeki gülümsemeyle bana bakan orta yaşlı kadına aynı şekilde bir gülümseme gönderdim ve sınıfa döndüm.

"Ben Annabel Lee. Leeds'ten geliyorum. Şey-sanarım bu kadar." Arka sıradan bir kıkırtı sesi geldiğinde bakışlarını kaçırarak yere sabitledim.

"Acaba seni seçerek mi aldılar bu sınıfa? Edebiyat dersinde bir Annabel Lee."

Kafamı kaldırıp konuşan kişiye baktığımda bunun kahverengi saçlı bir çocuk olduğunu gördüm. Ağzının payını verebilirdim ama ilk günden dikkat çekmek istemiyordum.

"Pekala. Boş olan bir yere geçebilirsin Annabel. Derse başlasak iyi olacak."

***

Öğle arasına kadar fazla dikkat çekmemeye çalışarak zaman geçirmiştim. Şimdi ise öğleden sonraki ilk dersim olan Matematik sınıfında oturmuş kulaklıklarımla müzik dinliyordum.

Edebiyat sınıfındaki kahverengi saçlı çocuk haricinde parazitlik yapan kimse olmamıştı ve tek sıkıntım derslikler arası gezmek olmuştu.

Saate baktığımda öğlen arasının bitmesine yirmi üç dakika kaldığını gördüm ve kulaklığımı çıkardım.

Çantamın ön gözünden annemin elime tutuşturduğu yemek kesesini çektim ve sıramın üstüne koyarak içine baktım. Üzümlü kurabiye ve kakaolu süt vardı. Kakaolu sütü paketten çıkarıp üzümlü kurabiye paketini ittirdim. Sütümü açıp içerken arkadan gelen sese kadar burada yalnız olduğumu düşünüyordum.

"Sanırım onu yemeyeceksin?" Gelen sese doğru baktığımda bunun Edebiyat sınıfında cam kenarında oturan sarı saçlı kız olduğunu gördüm.

"Hayır. İstersen alabilirsin."

Masanın üzerindeki paketi alıp ona uzattığımda tereddüt etmeden bana doğru uzandı ve paketi aldı.

"Şu tabağa baksana haşlanmış sebzelerle dolu. Annem benden utandığından benim için bir diyetisyenle görüştü ve beni hiçte uygun olmayan bu diyete zorlamaya başladı."

Konuştuğu zaman onu inceleme fırsatı bulmuştum. Yeşil gözleri,beyaz teniyle birlikte sarı kıvırcık saçları ahenkle birbiriyle uyumluydu. Vücudu normal kilo standartlarının üstündeydi ama bu onda hiçte kötü durmuyordu.

"Aptal diyetler."

Ağzımdan istemsizce dökülen kelimelerle birlikte önüme döndüm. Kulaklığımı kulaklarıma geri takacağım sırada tekrar konuşması buna engel oldu.

"Bu arada ben Miranda. Kurabiyeler için teşekkür ederim. Aramızda sır olarak kalırsa memnun olurum."

Ona dönerek uzattığı ele baktım ve bunu sevmememe rağmen yanlış anlamaması için elini sıktım.

"Bende Annabel. Merak etme sırrın benle güvende."

Önüme dönmek için yeltendiğimde yine konuşarak buna engel oldu.

"Sabah John'un dediği şeyleri kafana takma. O,bu okulun maskotu. Bunun güzel bir şey olduğunu düşünüyor ama bence sadece acınası bir hali var."

Kafamla onu onayladım. Her okulda böyle tipler vardır. Komik olduğunu düşünen, esprisine sadece yakın arkadaşlarının güldüğü gereksiz kişilerdir onlar.

"Sorun yok."

Kulaklıklarımı taktım ve müziği son ses açtım. Bu günlük bu kadar iletişime geçmek benim için yeterdi.

🌸🌸🌸

Mutli- Annabel. Bu tabiki tercih kafanızdaki kişiylede devam edebilirsiniz.

Okul ortamından bahsetmek istedim. Annabel'in insanlara olan tavrı bu şekilde. İletişimi sevmeyen içine kapanık biri gibi gözüksede söylemek istediği bir çok şey var.

Bölümler biraz böyle devam edicek sonra esas olaylar başlayacak.

Kafanıza takılan anlamadığınız bir yer varsa sorabilirsiniz.

Umarım beğenirsiniz.

No Love.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin