4|neighbour.

1K 68 9
                                    


Annabel Lee.

Ev görüş alanıma girdiğinde rahatlamıştım. Annem hala işte olduğu için okuldan eve tek başıma dönmek ve kardeşimi de okulundan almak zorunda kalmıştım. Sıkıntısız bir şekilde eve gelebildiğim için de kendimi şanslı hissediyordum.

Beş yaşındayken bu şehirden ayrıldığım için daha önce burda bulunmamış biri gibi yabancıydım buraya.

Bahçe kapısının kilidi açtım ve demir kapıyı ittirdim. Isabella'nın geçmesi için kenara çekildim ve o bahçeye doğru ilerlediğinde bende içeri girdim.

Taşlı yolda ilerlerken bakışlarım yan taraftaki evi buldu. Garip bir şekilde ilgimi çekiyordu. Eskiden Edward ve ailesinin evi olduğu için ilgimin bundan kaynaklandığını düşünüyordum.

Perdeler hala açıktı ve büyük pencere mutfağı tamamıyla gözler önüne seriyordu. Biraz daha dikkatli baktığımda mutfakta birilerinin olduğunu anlamam uzun sürmedi.

Bir kadın ve benim yaşlarımda bir erkekti bunlar.

Bakışlarım hala yan taraftaki evde olduğu için adımlarım yavaşlamıştı ve Isabella kapıda beklemekten sıkıldığını dile getiren cümleler kuruyordu. Isabella'yı es geçerek bu sefer gözlerimi kısarak daha net görmek umuduyla içerideki insanları incelemeye başladım. Kadının yüzü pencereye dönük, çocuk ise sırtını pencereye vermiş bir şekilde sandalyede oturuyordu. Şu an resmen röntgencilik yapıyordum ve bir an önce önüne dönmem gerektiğini hissetmiştim.

Kapının önündeki merdivenlere geldiğimde bakışlarımı yan taraftaki evden çektim. İnsanların evini gözetlemem doğru bir şey değildi bunun farkındaydım ama onlarda perdelerini sonuna kadar açmamalıydılar.

Çantamdan anahtarımı çıkartırken kulağıma gelen ses dikkatimi yine yan taraftaki evde toplamıştı.

Az önce mutfakta oğluyla-ben öyle tahmin ediyorum.- sohbet eden kadın penceresine tıklatıp ona bakmamızı sağlamıştı ve oğlu ortalıkta görünmüyordu. Yüzündeki samimi gülümsemeyle bize bakmaya devam ederken bende yüzüme bir gülümseme yerleştirdim ve sağ elimi kaldırarak selam verdim. Bunu daha fazla uzatmamak için çantamdan anahtarımı çıkardım,kapıyı açtım ve eve girdim.

İnsanlarla hiç bir zaman iletişimi olmayan bir insan değildim tabiki. Bir çok kez dertlerini dinlediğim onlara fikir verdiğim insanlar olmuştu fakat iletişimim bundan ibaretti. Ben insanların dertlerini dinleyip onlara fikir verirken onlar beni dinlememişti. Ben onlara sıkıntılarımı anlatmak istediğim zamanlarda onlar sadece 'üzülme.' 'halledebilirsin.' dedikleri için zamanla iletişimimi koparmıştım. Bu beni çıkarcı bir insan gibi göstersede asıl çıkar gözeten sadece mutsuz olduklarında yanıma gelen insanlardı. Mutlu olduklarında yanıma gelmedikleri için benimle mutluluklarını paylaşmadıkları için bu duygudan da yoksun kalmıştım zamanla.

"Abla! Ben biraz acıktım. Sende acıktıysan bir şeyler yiyelim mi?"

Merdivenlerden çıkarken Isabella arkamdan seslenmişti. Söylediği şeyle yemek yeme düşüncesi aklıma gelmişti. Öğlen arası sadece süt içtiğimi göz önünde bulundurursak midem şu an -muhtemelen-sırtıma yapışmış durumdaydı.

"Üzerimi değiştirip geleceğim. Birlikte bir şeyler hazırlarız."

Merdivenlerden çıkmaya devam ederken arkamdan sadece tamam dediğini duymuştum.

No Love.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin