7|same emotion.

942 73 24
                                    


Annabel Lee.

"Varlığını odamda hissetmek çok garip geliyor."

Az önce elime aldığım fotoğraf çerçevesinden bakışlarımı çekerek odasının penceresinden dışarıya bakan Harry'e baktım.

İçinde bulunduğumuz durum gerçekten fazlasıyla garipti.

On iki yıl önce ona bir hoşçakal bile diyememişken şimdi tüm varlığıyla karşımdaydı. Verdiği nefesin sesini duyabiliyor,gözlerinin baktığı şeyleri görebiliyor ve en önemlisi kalp atışlarını hissedebiliyordum.

Elimdeki çerçeveyi yerine bırakarak yanındaki yerimi aldım ve onun gibi pencereden dışarıya bakmaya başladım. Görebildiğim tek şey odama ait pencereydi.

"Hatırlıyor musun? Annelerimiz saat geç olduğunda bizi eve sokarlardı ve bizde pencereden konuşmaya devam ederdik."

Söylediği şeyi hatırlayamamıştım.

"Hatta bir keresinde bir kaç tane tahta parçasıyla gelmiştim yanına. Pencelerimizin arasına bir köprü yapacaktım ve annemler bizi eve çağırsa bile yan yana olabilecektik."

Bakışlarım onu bulduğunda yüzündeki acı gülümsemeyi görmüştüm.

"Özür dilerim."

Ağzımdan istemsizce dökülen kelimeler karşısında bakışları beni bulmuştu.

Leeds'e giderken tek üzülen kişinin ben olduğumu düşünürken,Harry'nin hala acı çekiyor gibi bir hali vardı. Buna rağmen benimle konuşmak istediğini söylemiş ve beni evine davet etmişti.

"Ne için? Hatırlamadın mı yoksa?"

Hatırlamadım diyemezdim.

"H-hayır. Hatırladım da şey-sadece..." Nefeslerimi düzene sokarak devam ettim. "sana veda edemeden gittiğim için özür dilerim."

Yüzünde oluşan sahte gülümsemeyle konuştu.

"Sorun veda etmemen değildi Anna. Sorun Leeds'in aramızdaki bağları koparmasıydı."

Leeds'e taşındıktan sonraki bir ay boyunca anneme Harry ile konuşmak için her gün yalvarmıştım. Annem beni kırmayıp bıkmadan Anne'yi aramıştı fakat Anne'nin telefonunu her arayışımızda telesekretere bağlanmıştı.

"Leeds'e taşındığımda sana ulaşmak için hiç bir şey yapmadığımı mı ima ediyorsun yoksa?"

Arkasını dönüp pencerenin önünden ayrıldığında ne yapacağını öğrenmek adına onu izlemeye başladım. Yaptığı tek şey sırtını bana dönerek yatağa oturmak olmuştu.

"Harry sana yemin ederim Leeds'e taşındığım ilk günden itibaren annemin telefonundan Anne'yi hep aradım fakat sürekli telesekretere bağlanıyordu."

Sadece ufak bir mırıltı döküldü ağzından.

"Oynarken annemin hattını kırmıştım."

Sağ ayağını poposunun altına alarak bana döndü. Bundan cesaret alarak tam karşısına yatağın boş olan kısmına oturdum.

"Özür dilerim."

Bu sefer özür dileyenin o olduğunu görünce istemsizce gülümsedim. Sanki on iki yılı birbirimizden özür dilemek için bu anı beklemiştik.

"Seni tanıyamadığım için özür dilerim." 

Söylediği cümle sonrası kollarını bana sardığında bende sarılmasına karşılık verdim.

No Love.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin