Annabel Lee.
Haftasonlarını gerçekten seviyordum. Fazlasıyla gereksiz insanlarla okulda birlikte olmak yerine evde rastgele bir koltukta elimde kahve fincanıyla kitap okumak bana çok daha cazip geliyordu. Sakin bir ortam benim için fazlasıyla huzurluydu.
Elimdeki kahve fincanıyla salona gideceğim sırada bu gün havanın diğer günlere nazaran daha güneşli olduğunu fark etmemle oturma odasına gitmekten vazgeçip mutfak kapısından bahçeye çıktım. İki gün önce sonbahar nedeniyle dökülen yaprakların hepsini arındırmış,masa ve sandalyeleri düzenlemiştim. Kitap okumak için harika bir mekan yaratmıştım.
Elimdeki fincanı ve kitabı masaya koyarak sandalyedeki yerimi aldım ve bahçeye bakmaya başladım. Buraya ait çok fazla anım olmalıydı.
Harry'nin bize geldiği günün üzerinden iki gün geçmişti. O akşam birbirimize hayata bakış açımızla ilgili bir şeyler anlatmış annemin iş dönüşü aldığı kurabiyelerden yemiştik. Sonrasında iki gün boyunca ondan kaçarak yaşamıştım. Tutarsız bir insan olarak gözüksemde aslında benimde kendimce haklı sebeplerim vardı.
Dört senelik lise hayatımda kendi düşünce ve fikirlerimi kimseye açmamıştım çünkü insanlar farklı görüşlere karşı oldukça kabalardı. Harry ile karşılaştığım zaman onun kaba olmadığını düşünerek kendimi ona fazlasıyla açmıştım. Çocukluğumun ona ait olmasını kullanarak sürekli onu düşünerek vakit geçirebileceğimiz zamanlar yaratmaya çalışmıştım fakat o da diğerleri gibi benim kişiliğimi yargılamıştı. Belki sözlü olarak ifade etmemişti ama fotoğrafı sorgulaması bile benim insanlara değer vermediğimi düşünüyor olması demekti.
Daha fazla düşünmemek adına masadaki kahve fincanından bir yudum alarak kitabımı okumaya başladım.
Kaç dakika geçtiğini bilmiyorum ama okuduğumu bir türlü anlamıyordum. Sürekli aklımda Harry'nin beni tanımadığı hakkında düşünceler dolaşıyordu ve bu beni çok fazla rahatsız ediyordu.
"Hey!"
Hatta o kadar çok Harry ile ilgili düşünceler kafamda dolaşıyordu ki sesini bile duymaya başlamıştım.
"Annabel?!"
Bakışlarımı kitaptan çekerek, düşüncelerimde değil de bu sefer gerçektende karşımda duran Harry'e baktım. Bu çocuk onu düşündüğümü hissediyor muydu acaba?
"Hey."
Aynı şekilde ona seslendiğimde artık daha yakınımdaydı hatta karşımda sandalyeye çoktan oturmuştu.
"Nasılsın? İki gündür neredeyse hiç görüşemedik."
Evet senden kaçtım.
"Biraz meşguldüm. Odamı falan düzen sokmaya çalışıyordum işte."
Çok berbat bir yalancıydım. Oysaki PretyLittle Liars'ın tüm sezonlarını da bitirmiştim.
"Anladım. Bende bir şeyler yapalım mı diye sormaya gelmiştim ama meşgul gibisin."
Kafamı olumlu anlamda salladım.
"Kitap okumaya anca vakit bulabildim. Belki daha sonra olabilir."
Oturduğu yerden kalkarken konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Love.
Fanfiction"Zamanla kaybettim sevgiyi. Şimdi ise kalbim bu duygudan tamamen yoksun." Harry Styles Fan Fiction. | 20.07.2018| @besameoldlover.