8|muffin.

901 68 17
                                    

Annabel Lee.

You could break my heart in two
Kalbimi ikiye bölebilirsin

But when it heals, it beats for you
Ama iyileştiğinde senin için çarpıyor

I know its forward but it's true
Biliyorum uzakta ama doğru

I wanna hold you when I'm not supposed to
Seni tutmak istiyorum tutmamam gerektiğinde  

Kulağımdaki kulaklığı çıkardım ve biyoloji kitabımı çantamdan çıkarmak için yerdeki çantama eğildim. Kafam dün geceden beri fazlasıyla doluydu. Tüm gece boyunca uyumamıştım ve Harry'i düşünmüştüm. Ona nasıl davranmam gerektiğini,onunla ilgili anıları,onunla ilgili hatırlayamadığım anıları.

Çok saçmaydı. Onun hatırladığı ama benim hatırlayamadığım şeyler çok saçmaydı. Kalbimden sevgiyle birlikte onunla olan güzel anıları da atmış olamazdım,olmamalıydım çünkü o benim çocukluğumdu ve bunu ona yapamazdım. Farkındaydım. Dün onu fazlasıyla incitmiştim. Anlattığı anı hatırlayamadığım için yalan söylediğim için kırılmış olmalıydı bana. Hatta sabah belkide evden çıkarken beni görmüştü ama dünden yaşananlardan sonra yanıma gelmek istememişti.

Tuttuğum nefesi bıraktım ve elimdeki kitabı sırama bırakarak arkama yaslandım.

Öğle arasından sonraki ilk dersti ve canım bir şey istemediği için sınıfta oturmayı tercih etmiştim. Sınıf boştu. Yapabileceğim tek şey düşünmekti. Sanki dün gece hiç yapmamışım gibi.

Sıranın üzerine bıraktığım kulaklığı aldım ve kulağıma taktım. Playlistten şarkı bakarken kapının açılma sesini ve daha sonra kapandığını duydum. Kimin geldiğini merak etmediğim için kafamı kaldırıp bakmadım.

Playlistimden ruh halimi anlatan bir şarkı ararken sırama konulan kese kağıdıyla dikkatim dağılmıştı.

Kafamı kaldırıp bunu sırama koyan kişiye baktım. Harry'di.

Biyoloji dersimiz ortaktı ve karşımdaki kesinlikle Harry'di.

Kulağımdaki kulaklıkları çıkardım ve telefonumla birlikte kucağıma indirdim.

"Öğlen seni kantinde göremedim. Yalnız takılmayı seviyor olabilirsin ama aç kalamazsın."

Dünden bu yana hala aynı sıcaklıkla bana bakıyordu,aynı samimiyetle konuşmuştu. Üstelik bunun farkına nasıl varabilmişti. Yani beni kantinde olmadığımın farkına.

"Şey-canım pek bir şey istemiyor o yüzden sınıftaydım."

Boynum hala ayakta duran vücuduna bakmaktan yorulmuştu. Çok uzundu ve ben ona oturduğum yerden bakabilmek için fazlasıyla çaba harcıyordum. Daha sonra sanki beni duymuş gibi öndeki sıraya oturdu.

"Yalnız bu çöreklerin sırrını başka yerden öğrenemezsin. Bizzat çalıştığım pastane dükkanından öğrendim ve bu okulda benden başka kimse bilmiyor."

Pastanede mi çalışıyordu? Hangi zamanlarda? Üstelik bu kesedeki çöreklerin sırrı da neydi?

"Bu sır neymiş bakalım?"

Yüzündeki gülümsemeyle kafasını iki yana hayır anlamında salladı.

"Yemeden öğrenemezsin."

Göz devirmek istesemde dünden sonra onu bir daha kırmaya niyetim yoktu. Bu yüzden kese kağıdını açtım ve içindeki çöreklerden bir tanesini çıkartarak ısırdım. Gerçektende güzeldi. Ağzımdaki lokmam bitince Harry'e döndüm.

No Love.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin