5|school closet.

943 75 18
                                    


Annabel Lee.

Gözlerinizi yeni bir güne açtığınızda genel olarak o gün ne yapacağınız hakkında bir şeyler oluşur kafanızda. Önce şuraya giderim daha sonra bununla buluşurum diye planlar yaparsınız. Fakat ben bu gün gözlerimi  sadece uyanık olmak için açmıştım.

Okul zamanları klasik döngü beni her geçen gün tüketiyordu. Bu gün okulum ikinci günüydü fakat yinede gelecek günlerinde aynı şekilde devam edecek olması beni huzursuz etmeye yetiyordu.

"Annabel,uyan yoksa geç kalacaksın!"

Kulağıma dolan annemin sesiyle birlikte dağınık bir şekilde yattığım yataktan kalktım. Bu gün okula yürüyerek gideceğim için dünün aksine daha erken bir saatte uyanmıştım fakat yinede yataktan kalma zamanım dün ki saatle eş değer olmuştu.

Odamdan çıkıp koridorun sonundaki tuvalete girdim ve yaklaşık yarım litre işedikten sonra elimi yüzümü yıkayarak odama geri döndüm.

Dolabımın karşısına geçip giyecek bir şeyler bakarken annem hala uyanıp uyanmadığıma dair bir şeyler söylüyordu.

"Uyandım anne, giyiniyorum!"

Sesimin alt kattaki anneme ulaşmasını umarak bağırdım ve kıyafet seçmek için dolabıma geri döndüm. Mom tip pantolonumu askıdan çekip raf kısmından siyah bir tişört alarak dolabın karşısından ayrıldım. Rahat olmayı gerçekten seviyordum. Bana göre moda yakışanı değil, rahat olanı giymekti.

Kısa bir süre içinde hazırlanarak çantamı aldık ve odamdan çıktım. Annem ve Isabella'nın mutfakta olduklarını tahmin ederek mutfağa girdim.

"Sonunda kalkabildin, Annabel. Bu gün kardeşini ben bırakacağım yoksa geç kalacaksın."

Annemi kafamı sallayarak onaylayıp evden çıkmak için mutfak kapısına yöneldim.

"Öğlen yemeğini almadan nereye gidiyorsun, Küçük Hanım?"

Gözlerimi devirerek arkamı döndüm ve annemin elindeki içi yemek dolu kese kağıdını aldım.

"İçinde avokadolu tost ve dün yan komşumuzun getirdiği kekten bir dilim var. Her ne kadar bana söylemeyi unutsanda ben keki koymayı unutmadım."

Ah tabi ya.

Annem Leeds'e taşınmadan önce bir bankada genel müdürlük yapıyordu ama Leeds'e taşınınca ve kardeşim doğduğunda çalışmayı bırakmak zorunda kalmıştı. Banka çalışanları annemin Edinburgh'a geri döndüğünü bir şekilde öğrenmiş annemi iş için çağırmışlardı. Dün de ilk iş günü ve hoşgeldin kutlaması nedeniyle annem eve geç gelmişti. Bu yüzden anneme yeni komşularımızdan bahsetmeyi unutmuştum.

"Üzgünüm. Sen geldiğinde saat çok geçti ve tamamen aklımdan çıkmış."

Isabella'nın çantasına öğle yemeğini yerleştirirken konuştu annem.

"Nasıl biriydi? Gerçi yaptığı hareket son derece nazik biri olduğunu gösteriyor ama yine de merak ettim."

Adını sormayı unuttuğum için kesinlikle annem tarafından büyük bir alaya maruz kalacaktım.

"Genç bir kadındı. Aslında yaşı var gibiydi ama yinede genç gösteriyordu. Siyah düz saçları ve yeşil gözleri vardı. Zayıf biriydi diyebilirim. Söylediğine göre iki tane de çocuğu varmış. Buna rağmen gerçekten de fit görünüyordu,anne. Sıcakkanlı ve güleç bir mizacı vardı."

Annemin şaşkın ifadesi ben konuşmamı bitirince yerini kahkahaya bırakmıştı.

"Beni şaşırtıyorsun, Annabel. İlk defa birini bana bu kadar ayrıntılı anlattın."

No Love.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin