Aurora kıkırdadı. Afrodit bir kez daha öfkeyle içini çekti.
"Bir daha kıpırdarsan bırakır giderim," dedi alıngan ses tonuyla. Aurora gülmeyi kesti.
"Gıdıklanıyorum Afrodit. Daha pudraya alışamadım."
Onlara yaklaşırken topuklu ayakkabılarım parlak zeminde yankı yaptı. Elimi Aurora'nın omzuna koydum.
"Sen zaten çok güzelsin. Makyaja gerek yok," dediğimde gözlerini devirdi.
"Yapma anne. Yaşlı teyzeler gibi konuştun. Sanki sen hiç makyaj yapmıyorsun. Hem kendimi böyle daha iyi hissediyorum."
Gülümsedim.
"Sen bilirsin."
Eski yerime geçip onları izlemeye devam ettim. Aklım dün geceki titreşim olayına takılmıştı. Birinin varlığını hissetmiştim. Güçlü bir titreşimdi ama kim olduğunu tahmin edemiyordum. Hera'ya sorsam işin peşini bırakmazdı. Belki de Artemis'e sormalıydım.
"Anne? Duymuyor musun? Nasıl olmuşum?"
Düşüncelerimden sıyrılıp Aurora'ya baktım. Muhteşem görünüyordu.
"Çok güzel olmuşsun tatlım," dedim gülümseyerek. Yanıma gelip yanağıma minik bir öpücük kondurdu.
"Leonidas'la gezeceğiz bugün. İstediğin yere gidebilmek ne güzel. Ülkeleri gezeceğiz."
"İnsanlara ışınlandığınızı sakın belli etmeyin. Tenha yerleri seçin."
Dudakları yukarı kıvrıldı.
"Hiç merak etme."Afrodit'in odasından çıktığımda düşünceliydim. Nedenini bilmediğim bir şekilde korkuyordum. Yere bakarak yürürken birinin etek ucunu görünce başımı kaldırdım. Hera yüzünde gülümsemeyle bana bakıyordu. Mor bir elbise giymişti. Gümüş rengi işlemeleri vardı. Başına taktığı taç güneş ışığı vurdukça morlu grili parlıyordu. Bakışlarımı takip edip gülümsedi.
"Çok beğendiysen sana da aynısından yapabilirim."
"İkiz gibi aynı renk giymekten hoşlanmam," dediğimde koluma girdi ve beni merdivenlere doğru yönlendirdi.
"Farklı renk yaparız. Düşünceli görünüyorsun. Apollon bir şey mi yaptı? Eğer yaptıysa..."
"Problem yok anne."
Bana baktığında gözlerinde çakan parıltıları gördüm. Onu biraz tanıyorsam dediklerime inanmamıştı.Ambrosiamdan bir yudum alıp perilerin söylediği şarkıya odaklandım. Parmağımı şıklatmamla üzerime gül yaprakları dökülmeye başladı. Yanımıza Demeter de gelmişti. Uzaktan ok atan Ares ve Artemis'in sesleri duyuluyordu. Onları bir ara izlemek istiyordum. Aslında yarışma tarzı bir şey olsa fena olmazdı. Bütün tanrı ve tanrıçalar katılsa. Sonra aklıma Hera'nın kaybettiğindeki yüz ifadesi geldi. Hemen bu düşünceden vazgeçtim. Eskiden yapılan yarışmaların çoğu felaketle sonuçlanmıştı. Mesela Athena,dokuma tanrıçası Arakne'yi yarışma uğruna örümceğe çevirmişti. Kafamdan bu düşünceyi uzaklaştırıp Hera ve Demeter'in konuşmalarına odaklandım.
"Persephone nasıl?" Dedi Hera. Gerçekten merak ettiğini sanmıyordum. Konuşmak için konu olsun diye sormuştu. Demeter içini çekti.
"Keşke benim kızım da burada yanımda olsaydı. Onu o kadar çok özlüyorum ki. Yeraltında yaşamaya nasıl katlanıyor hiç anlamıyorum."
Persephone için üzülüyordum. Hades beni kaçırdığında yeraltının ne kadar sıkıcı bir yer olduğunu görmüştüm. Aynı durumda ben olsam yaşayabilir miydim emin değildim.
"Hades'e katlanmak zordur," dedim duygudan yoksun sesimle. Demeter başını salladı.
"Persephone bunu başarabiliyor," dediğinde Hera gözlerini devirdi. Demeter,bana baktığı için bunu görmemişti. Konuyu değiştirmeye karar verdim.
"Birini görünmez olarak izliyorsak varlığımızı ne kadar sürede hissedebilir? Tanrı veya tanrıça yani?"
Hera boğazını temizledi.
"Bir dakikadan kısa sürer. Yaydığı enerjiyle onu hissederiz. Üstelik kim olduğu zihnimizde belirir."
Benim zihnimde kimse belirmemişti. Bu oldukça tuhaftı. Tanrı ve tanrıça haricinde başka biri odama girebilir miydi? Hera bana soru sorar gibi bakınca güldüm.
"Aurora'yı görünmez olarak izlemeyi düşünmüştüm de vazgeçtim. Artemis ve Ares'i izlemeye gidiyorum," diyerek oradan ayrıldım. Hera'nın sorularına katlanamazdım.Açıklık alanda Artemis ve Ares ok atıyorlardı. Sandalyelerden birine oturup onlara el salladım. Onlar da bana el salladılar. Ares'in attığı ok on ikiden vurunca Artemis'e havalı bir bakış attı. Artemis başını dikleştirerek okunu attı. Ares'inkinin bitişiğine düşmüştü. Hedefi birlikte vurmuşlardı. Alkışlayınca Artemis bana dönüp reverans yaptı. Ares te gülümseyip kapıya doğru ilerledi. Artemis yanımdaki sandalyeye çöktü.
"Benimle konuşmak ister gibi bir halin var," dediğinde nefesimi huzursuzca geri verdim. Evet,vardı. Beni kimin izlediğini deli gibi merak ediyordum. Belki de kötü biriydi.
"Titanların hepsi Tartarus'ta mı? Oraya giren biri Olimpos'a gelebilir mi?"
Sesim titrek çıkmıştı. Artemis bana sorgulayan gözlerle baktı. Pürüzsüz alnından ter süzülüyordu.
"Tam bilmiyorum ama Kronos'un ordusunun çoğu Tartatus'ta olmalı. Hades'in izni olmadan çıkamazlar. Onlar oraya ait. Ruhlar buraya gelemez."
Derin bir nefes aldım.
"Birinin beni izlediğini hissettim ama zihnimde belirmedi," dedim sıkıntıyla.
"Sana öyle gelmiştir. Mutlaka belirirdi zihninde. Kafana takma. Ölümsüzsün sen. İzlese ne olacak ki?"
Biraz güvenim yerine gelmişti.
"Haklısın," diyip gülümsedim. Bana öyle gelmişti herhalde. Bu konuyu kapatsam iyi olacaktı.Orada burada gezinirken neredeyse karanlık olmuştu. Bizimkiler darılacaktı yine bana ama yarın oyundan önce gider gönüllerini alırdım. Güllere bakıp kapıya yöneldim. Tam o anda kapıdan Hades ve Persephone çıkıyordu.
"Ne olurdu sanki burada biraz kalsam?" Diye öfkeyle bağırdı Persephone. Hades sinirle siyah pelerinini savurdu.
"Anlaşmamız böyle. Yaz gündönümüne daha var. Aklına her estiğinde çekip gidemezsin!"
Persephone tırnaklarını avuçlarına geçirdi.
"Kimim ben? Bir ruh mu? Tanrıçayım ben! Haklarım olmalı!"
Yanlarından geçerken görünmemeye çalıştım ama imkansızdı. Başımla selam verip içeri geçtim. Kavga sesi merdivenlere kadar geldi. Hızlı adımlarla yukarı çıktım. Aurora bizim odada piyanonun başındaydı. Pembe elbisesinin etekleri yerde uzanıyordu. Bana bakıp gülümsedi.
"Düşünceli görünüyordun. Yatağa uzan da çaldığım şarkıyla güzel anılarını hatırla."
Dediğini yaptım. Gülümseyerek yatağa uzandım. Gözlerimi kapattım usulca. Piyano sesi kulaklarıma dolduğunda sakinleşmeye başlamıştım bile. Anılara yolculuk yapmaya başladım.İlkokulun ilk günüydü. Okulun bahçesindeki sırada hüzünlü gözlerle etrafıma bakıyordum. Herkesin annesi gelmişti. Çocuklar annelerinin ellerini tutuyorlardı. Keşke benim de annem olsaydı diye düşündüm. Bir kerecik böyle okula gelse. Eve gidince beni kapıda karşılasa. Kurabiyelerinden yedirse. Anı akşamüzerine atladı. Çantamı yerde sürükleyerek eve girdim. Burnuma sanki kurabiye kokusu dolmuştu. Hayal kuruyorum herhalde diyerek mutfağa gittim. Babam yüzü una bulanmış halde gülüyordu.
"Sana kurabiye yaptım," dediğinde ağlayarak ona sarıldım.Başka bir anıya geçtim. Lisede oynayacağımız oyunun provasından sonra kostümlerle komik taklitler yapıyorduk. Kral kostümü giyen arkadaşım kılıcını havaya kaldırdı. Gülmeden duramıyordum.
"Muhafızlar! Çabuk atın bu haini zindana!"
Diğer arkadaşım ciddi bir tavırla geldi ama konuşamadan gülme krizine girdi. Gidip önünde diz çöktüm.
"Lütfen kralım affedin onu."
Kral gülenlere doğru kılıcını savurdu.
"Benden izinsiz gülemezsiniz. Yoksa hepinizi zindana attırırım. Sen! Git atımı getir!"
Gülenler yüzünden kralı oynayan da gülmeye başladı. Arkadaşlarımdan ayrılacağım için üzgündüm. Vedalaşırken ağladım.Müzik sesi kesildi. Biri gözümdeki yaşı sildi. Gözlerimi açtığımda görüşüm bulanıktı ama Aurora'nın yüzünü tanıdım.
"Sen mutlu ol diye anılarını hatırlattım. Kötü anılarını mı hatırladın?" Dedi hüzünlü bir sesle. Gülümsedim.
"Lisedeki arkadaşlarımdan ayrıldığım anı gördüm."
Dudağı aşağıya doğru kıvrıldı.
"İlk arkadaşlarının Kate,Austin ve Mirena olduğunu sanıyordum."
Başımı iki yana salladım.
"Daha eski arkadaşlarım da vardı."
Aurora güldü.
"Bugün kampa gitmedin. Özledin mi onları?" Dedi muzip bir sesle. Güldüm.
"Haddinden fazla. Keşke burada olsaydılar. Bazen kampta kaldığım zamanları özlüyorum. Hep birlikteydik."
Aurora içini çekti.
"Keşke benim de arkadaşlarım olsaydı. Okula bile gitmedim," dediğinde güldüm.
"Gitseydin muhtemelen ilk günlerde sıkılırdın. Okul çok yorucudur."
Gülümsedi.
"Hem ben derslerin çoğunu gidip görebiliyorum. Zamanda yolculuk gibi."
Birlikte güldük. Bu konuşma hoşuma gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madalyonun İntikamı{HK3}
Fantasy|Hera'nın Kızı'nın üçüncü kitabıdır.| İntikam arzusu ne derecede öldürücü olabilir? Rosa,son derece mutlu bir hayat yaşamaktadır. Sevdikleri yanındadır. Aurora da sevdiği adamla evlenmiştir ve o da çok mutludur. Her zamanki gibi güneşli günlerin ar...