10.Bölüm~

516 44 3
                                    

Artemis'e büyük bir şaşkınlıkla bakıyordum. Apollon'un sevdiği kadın mıydı? Apollon başka birini mi sevmişti yani?
"Apollon'un sevdiği kadın mı? Bu bir şaka mı?"
Odada volta atmaya başladım. Apollon bana gördüğüm tanrıçalar arasında en güzel sensin demişti. Yalan mı söylüyordu? Artemis gelip koluma dokundu.
"Muhtemelen Apollon bunu söylediğim için bana çok kızacak ama sen Koronis diyince söylemek istedim. Apollon'un çok eskiden sevdiği ölümlü bir kadındı. Onu birlikte öldürmek zorunda kaldık."
Kulaklarımı tıkamıştım ama öldürmek zorunda kaldık dediğinde açtım.
"Neden öldürdünüz?" Dedim meraklı çıkmaması için dua ettiğim ses tonuyla. Yine de engel olamamıştım. Artemis yatağa oturunca ben de oturdum. Derin bir nefes aldı.
"Çok uzun zaman önceydi. Apollon bir prensese aşık olmuştu. Kız gerçekten çok güzeldi. Apollon'u seviyor gibi görünüyordu. Ben bile sevdiğine inanmıştım. Çok mutlulardı. Apollon'un yüzünde hiç solmayan bir gülümseme vardı."
Bunu duyunca kalbim sıkıştı. Artemis devam etti.
"Her şey olması gerektiği gibiydi. Bütün tanrı ve tanrıçalar bu evliliğin kusursuz olduğuna inanıyordu. Günler geçti. Apollon kırlarda dolaşırken o zamanlar beyaz olan karga gelip Apollon'a bir haber verdi. Koronis'in onu Arkadyalı biriyle aldattığı haberini. O günden sonra karganın tüyleri kötü haberi verdiği için siyah oldu. Apollon bu ihaneti affetmedi. Koronis'i birlikte öldürdük."
Çenem titriyordu. Bana önceden evlendiğini bile söylememişti. Aklıma gelen soruyu sordum.
"Çocukları var mıydı?"
Artemis kaşlarını çattı.
"Gerçekten bilmek istiyor musun?"
Başımı salladım.
"Vardı. Bir oğlan. Sağlıkla ilgeniyordu. Sonra öldü galiba. Rosa inan bana Apollon yalnız seni..."
Sözünü kestim.
"Çıkar mısın? Yalnız kalmak istiyorum."
Bana sarılmak için hamle yaptı ama geri çekildim. Yere bakıyordum çünkü gözlerindeki hüznü görmeye dayanamazdım. Kapı kapandı. Eğer hâlâ melez olsaydım şu an ölmek isterdim. Apollon'un benden başkasını sevmiş olduğu gerçeği öldürücüydü. Aurora'ya ne derdim? Baban başka birini seviyormuş. Bu çok acı vericiydi. Derin bir nefes aldım. Artemis Apollon'a öğrendiğimi her an söyleyebilirdi. O da doğrudan odaya gelecekti. Gözlerimi kapatınca bir damla yaş yanağımdan süzüldü.

Olimpos'un yanındaki ormanda yürümeye başladım. Güneş batmaya başladığı için gökyüzü mora boyanmıştı. Doğrusu Koronis'i kıskanmıştım. Apollon ilk onu sevmişti. Ben ikinci tercihiydim. Rüzgar çıkınca pelerinimin kapüşonunu geçirdim. Ağaçlarda tek bir yaprak bile yoktu. Güller de yoktu bu ara. Zaten soğuktan zarar görürlerdi. Yapraklarda gezinen ayak sesi duyar gibi oldum. Ellerimi kaldırıp giderken Apollon'un geldiğini gördüm. Melez kampına gitmek için çok geçti. En iyisi Hera'nın yanına gitmekti. Apollon onun yanındayken yanıma gelmeye cesaret edemezdi. Azarlanacağını biliyordu çünkü. Hera masanın üzerindeki küçük aynaya bakıp saçlarını tarıyordu.
"Seni görmek için geldim," dedim ve koltuğa bıraktım kendimi. Sarı elbisemin etek uçları çamur olmuştu. Hera görmeden temizledim. Yerdeki çamur izlerini de temizledim.
"Özlemiştim seni. Geçende Aurora gelip madalyonlarla ilgili sorular sordu. Pek anlayamadım."
"Bir madalyon bulmuştuk. Persephone'nin çıktı."
Gülümsedi. Ellerini hareket ettirip boynuma gümüş bir madalyon yerleştirdi. Ayna yaratıp nasıl durduğuna baktım. Çok güzeldi.
"Teşekkür ederim. Hiç madalyonum yoktu."
Mümkünü olsa Hera'nın yanına kalmak istiyordum. Keşke Aurora evli olmasaydı ve ayrı bir odası olsaydı. Onun yanına giderdim. Derin bir nefes aldım. Bu gece onunla konuşmak istemiyordum. Hera'ya veda edip odadan çıktım. Koridorda dururken ağlıyordum. Her an gelmesini sabırsızlıkla beklediğim Apollon'u görmek istemiyordum. Aynı onun periyi öptüğünü gördüğüm anki gibi hissediyordum. Yıkılmış ve kırgın. Elbisemin koluyla gözlerimi silip merdivenlere yöneldim. Gözlerim buğulu olduğu için merdivenlerden çıkan kişiyi görmedim ve çarpıştık.
"Özür dilerim," diye geveledim. Bakışlarımı kaldırdığımda Apollon'un yüzü karşımdaydı. Kollarıyla sımsıkı sardı beni. Çırpınmaya başladım.
"Bırak beni. Seni görmek istemiyorum."
Apollon saçlarımı okşamaya başladı.
"Bir tek seni sevdim. Koronis hataydı," diye fısıldadı kulağıma doğru. Büyük bir güçle onu ittim. Ne de olsa artık tanrıçaydım.
"Koronis'i öldürmüşsünüz. Şimdi de benimle uğraşıyor. Persephone'nin sihirli madalyonunu ele geçirmiş. Beni lanetleyebilir. Aurora'ya da bir şeyler yapabilir."
Apollon nefesini huzursuzca dışarı verdi.
"Hades'le konuşacağım. Gidip madalyonu alır."
Başımı iki yana salladım.
"Hades kılını bile kıpırdatmaz bizim için. Persephone Koronis'in yerini araştırıyor. Bana neden anlatmadın?" Dediğimde gözlerime baktı.
"Bu acı verici bir hatıra. Hakkında konuşmak istemiyorum. O günden sonra kızlarla sadece takıldım. Seni üniversitenin ilk günü gördüğüm zamana kadar. Çok güzel bir genç kız olmuştun. Seni sevdiğimi fark ettim. Hera'nın kızını. Hem de Hera anneme bu kadar kötülük yapmış olmasına rağmen."
Yutkundum. Beni sevdiğini biliyordum ama yine de eskiden başka biriyle evlenmiş olduğunu öğrenmek canımı yakmıştı. Gülümsemeye çalıştım.
"Zeus'a söylesek ve Olimpos'u korumaya alsa. Koronis giremese olmaz mı?"
Apollon elini alnına koydu.
"Bilemiyorum. O ölü. Görünmez olarak ta gelebilir. Ayrıca konunun ona kadar gitmesini istemiyorum. Persephone birkaç güne bulacaktır."
Başımı salladım. Apollon yanağımı okşadı.
"Gözlerini kapat. Sana bir sürprizim var."
Dediğini yaptım. Gözlerimi açmadan yüzüme bir rüzgar vurdu. Sanki yüksek bir yerdeydik.
"Gözlerini açabilirsin," dedi Apollon yumuşak bir sesle. Gözlerimi açtığımda bir an nerede olduğumuzu anlayamadım. Sonra aşağıya kaydı bakışlarım. Beyaz büyük kanatlar,beyaz ayaklar. Pegasus'un üzerindeydik.
"Nereye gitmek istersin?" Dediğinde bir süre karar veremedim. Sonra gülümsedim.
"Avrupa olabilir."
Apollon Pegasus'un kulağına bir şeyler fısıldadı. Pegasus uçmaya başladı. Bu mükemmel bir histi.
"Pegesus,Poseidon ve Medusa'nın çocuğuydu değil mi?" Dediğimde Apollon başını salladı. Önce Olimpos'un gökyüzünden çıktık. Işık patlaması gibi bir şey oldu. Aşağıya baktığımda Golden Gate Köprüsü'nü gördüm. Amerikadaydık. Pegasus o kadar hızlı uçuyordu ki bir daha aşağıya baktığımda okyanusun üzerinde olduğumuzu gördüm. Kollarımı Apollon'un beline dolayıp kokusunu içime çektim. Dünyada hiçbir erkeğin gönül almak için yapamayacağı bir sürpriz yapmıştı. Kim Pegasus'la dolaşmaya çıkarabilirdi ki?

Yeni doğan güneşe baktım. İçimi ısıtıyordu. Pegasus inişe geçince aşağıya baktım tekrar. İngiltere'deki saat kulesinin önüne indik. Endişeyle etrafıma baktım.
"Görecekler bizi," dediğimde Apollon güldü.
"Görünmeziz."
Etrafıma hayran hayran baktım. Aklıma bir fikir gelmişti.
"Pegasus'la melez kampına gidebilir miyiz?"
Elini asker selamı gibi başına koyunca güldüm.

Melez kampının ortasına indik. Pegasus kanatlarıyla büyük bir toz bulutu oluşturmuştu. Etrafta gezinen erken uyanmış melezler hayran hayran Pegasus'a bakmaya başladılar.
"Bu Pegasus!" Dedi biri.
"Ben de Apollon."
Biri ağzı açık Apollon'a bakıyordu. Güldüm.
"Pegasus'u sevebilirsiniz."
Koşarak gelip Pegasus'un kafasını okşamaya başladılar. Kate,Austin ve Mirena'ya sinyal gönderdim. Birazdan burada olurlardı. Kate'in kalkarken yataktan düştüğüne emindim. Oyun başlayana kadar melezlerin Pegasus'la ilgilenmesine izin aldık. Apollon gidip bizzat konuştu. Hiç tanımadığı melezlerle sevecenlikle ilgilendi. Başka bir tanrı olsaydı tenezzül bile etmezdi. Pegasus'a binmeye çalışan kızlara yardım etti. Korkanlarla birlikte bindi. Kolumu masaya dayayıp onu izledim.
"Apollon'un eskiden bir karısı varmış. Onu öğrendiğimde gönlümü almak için beni Pegasus'la gezdirdi. Sonra da buraya geldik."
Kate ve Mirena bana baktılar.
"Geçmişi değiştiremezsin Rosa," dedi Mirena. Kate başını salladı.
"Önemli olan şimdi seni seviyor olması," diyen Kate elimi sıktı. Gülümseyen Apollon'a baktım. Ona baktığımı görünce gülümsemesi daha da büyüdü. Kate haklıydı. Apollon şimdi beni seviyordu. Önemli olan da buydu.

Madalyonun İntikamı{HK3}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin