5.Bölüm~

621 49 4
                                    

Minik bir kar tanesinin çiçeğin üzerine düşmesini seyrettim. Olimpos'un yanındaki ormanda yerde oturuyordum. Kucağımda Aurora'nın başı vardı. Bilmediğim bir şarkı mırıldanıyordu. Sarı saçlarının bir tutamını yüzünden arkaya doğru çektim.
"Kış iyice bastırdı. Gidip ihtiyacı olanlara yardım etmeliyiz."
Başını çevirip bana gülümsedi.
"Sen çok iyi bir annesin."
İçtenlikle gülümsedim. Birlikte biraz şarkı söyledik. Sonra Aurora gitti. Ayağa kalkıp eteklerime bulaşan karları temizledim. Eskiden olsa bu havada dışarıda on dakikadan fazla kalamazdım. Montla üstelik. Şimdiyse incecik bir elbiseyle bile hiç üşümüyordum. Elimi ileri doğru uzatıp minik bir kar tanesinin elime konmasına izin verdim. Manzara büyüleyiciydi. Karla kaplı ağaçlar bir kartpostal görüntüsü oluşturuyordu. Olimpos tarafına doğru yürümeye başladım. Her adımda dönüp etrafıma bakıyordum. Soğuk havayı içime çektim. Hafif bir rüzgar çıktı. Saçlarım karışınca başımı geriye attım. Bir adım atmıştım ki durdum. Saçlarımda elektriklenme olmuş gibiydi. Telaşla etrafıma baktım. Yine o titreşim oluyordu. Yutkundum. Korkmamam gerekiyordu.
"Kim var orada? Neden beni izliyorsun?"
Sesim ormanda yankılandı. Titreşim gittikçe yaklaşıyordu. Parmaklarımı oynatmaya başladım.
"Ben bir tanrıçayım. Kiminle uğraştığına dikkat et. Seni öldürürüm!" Diye bağırdığımda belli belirsiz bir kahkaha sesi doldu kulaklarıma. Bir an hayal ettiğimi sandım ama saçlarım yine uçuşmaya başladı. Rüzgar da esmiyordu üstelik. Kaşlarımı çattım.
"Kimsin sen? Korkuyorsun değil mi karşıma çıkmaya? Sen bir korkaksın!"
Sesim istediğimden daha cesur çıkmıştı. Saçlarımım uçuşması durdu. Titreşim tam arkdaydı. Oraya bir sihir gönderdim. Sağımdaydı. Oraya da bir sihir gönderdim. Benimle oyun oynuyordu resmen. Ayağımı yere vurdum.
"Gidiyorum artık! Sen de uzaktan beni izleye devam et."
Adımlarımı hızlandırdığımda sağımda güçlü bir titreşim hissettim. Aniden durdum. Minik bir esinti kulağımı örten saçımı havalandırdı.
"Koronis," diye fısıldadı biri. Başka şeyler de söyler diye bekledim ama titreşim gitmişti. Ne olur ne olmaz diye Olimpos'a ışınlanarak gittim. Odam karanlıktı. Yatağa açık olan perdenin karşısına oturdum. Kar yağmaya devam ediyordu. Koronis... Kimdi ki bu? Beni korkutan şey bir titan ismine benziyor olmasıydı.

Uzun süre odamda kaldım. Aurora gibi farkında olmadan ben de mi bir titanı uyandırmıştım? Zeus bana neler yapardı bu durumda kimbilir. Yanlış hiçbir şey de yapmamıştım. Nefesimi sıkıntıyla dışarı verdim. Koronis'in kim olduğunu bilse bilse kesin Athena bilirdi. Kapının yanında durdum. Kim olduğunu öğrenmeden Athena'ya soramazdım.
"Tabi ya," diye mırıldandım. Athena'nın kitabına bakabilirdim. Beni tanrıça olmak için sınav yapacakları zaman o kitabı çalışmam için vermişti. Şimdi de isteyebilirdim. Odadan çıkıp kapıyı arkamdan kapattım. Sakin görünmem gerekiyordu. Poseidon'a merhaba diyip Athena'nın odasının kapısını tıklattım. Ses gelmedi. Arkama dönünce Athena ile karşılaştık.
"Ben de sana bakıyordum," dedim düz bir sesle. Gülümseyip kapıyı açtı. Koltuklardan birine oturdu.
"Otursana Rosa."
En yakın yere oturdum. Nereden başlayacağımı bilmiyordum. Ellerimi iki yanıma koyup Athena'ya baktım.
"Aurora ve Leonidas çok mutlu. Onlar adına çok sevinçliyim."
Bu neydi böyle? Bula bula bu sözleri mi bulmuştum? Athena kaşlarını havaya kaldırdı.
"Ben de öyle. Bunları söylemek için gelmediğin belli. Konu nedir?"
Yutkundum.
"Biraz mitoloji okumak istiyorum da. Açıkçası internetten de okuyabilirsin diyeceksin diye çekiniyordum."
Gülmeye başladı.
"Öyle bir şey der miyim? İnternette yazan her şey doğru olmuyor. Tabi ki okuyabilirsin. İstediğin zaman ya da ihtiyacım olursa geri getirirsin."
Rahatlamıştım. Derin bir nefes aldım. Athena kalkıp raftan kitabı aldı. Bana uzatırken gülümsüyordu. Aceleyle teşekkür edip odama geri döndüm. Normalde olsa kimse gelmesin diye kapıyı kilitlerdim ama gelen ışınlanarak geleceği için bu saçma olurdu. Kapıya arkam dönük şekilde sandalyeye oturdum. Kitabı masanın üzerine koyup derin bir nefes aldım. Gözlerim aynadaki yansımama takıldı. Gözlerimde büyük bir korku vardı. Gözlerimi kapatıp kendimi sakin olmaya zorladım ama bu imkansızdı. Kitabı açıp içindekilere bakmaya başladım.

1)Ünlü Melezler
2)Herkül'ün Görevleri
3)Tartarus ve Elysium
4)Persephone'nin Kaçırılışı
5)Kronos Devri ve Sonrası
6)Medusa
7)Hera'nın Lanetleri

Diğer sayfaya geçtiğimde arkamda bir ayak sesi duydum. Zamanlama çok kötüydü. Yüzüme bir gülümseme yerleştirmeye çalışıp arkama döndüm. Artemis gördüğüm en güzel haliyle bana bakıyordu. Pantolon giymediği nadir günlerden biriydi. Elbisesinin eteklerinde kar taneleri vardı. Yaka kısmı mavinin koyu bir tonuydu. Bele kadar rengi açılarak devam ediyordu. Belle etek bölümü arası buz mavisiydi. Etek uçları beyaza yakın bir renkti. Saçlarının üst kısmında minik bir topuz vardı. Alt kısımları özenle dalgalandırılmıştı.
"Birileri bugün Afrodit'e gitmiş sanırım," dediğimde gülümsedi.
"Dediklerini düşündüm ve arada bakımlı giyinmeye karar verdim. Apollon uzun zaman sonra aşkı buldu. Belki benim de kararım değişir."
Kalkıp ellerini tuttum.
"Buna çok sevinirim. Daha önce birini sevdin mi hiç?" Dediğimde gülümsemesi soldu. Yavaş adımlarla ilerleyip kendini yatağa bıraktı.
"Sevmiştim. Apollon'un gözü onu hiç tutmadı. Birlikte olmamıza izin vermedi."
Yanına oturdum.
"Üzüldüm. Tipik gıcık abilik yapmış. Hem eskiden aşka inanmadığını söylüyordu."
Artemis bana bir şey söylemek ister gibi baktı. Sonra bakışlarını kaçırdı. Kalkıp kitabın yanına gitti.
"Athena'nın kitabı."
Başımla onayladım.
"Biraz mitoloji okumak istiyorum da." Koluna girdim. "Hadi bahçeye çıkalım. Herkes bu güzel elbiseni görmeli."

Kar biriken koltukları temizleyip yanyana oturduk. Artemis'e bakarken ona Koronis kim dememek için kendimi zor tutuyordum. Sanki hemen Zeus gelip yine bizi titanı uyandırmakla suçlayacaktı. Havadan sudan konuştuk. Yeni çıkan aya bakıp derin bir nefes aldım.
"Rosa? Çok tedirginsin. Kötü bir şey mi oldu?" Dedi endişeli bir sesle. Artemis benim en yakınlarımdandı. Konuşmak için ağzımı açmıştım ki Apollon ve Aurora'nın geldiğini gördüm. Aurora gelip kolunu omzuma attı.
"Seni çok özledim," dedi sıcak bir sesle. Gülümsedim.
"Ben de seni."
Hep birlikte içeri girdiğimizde aklım Athena'dan aldığım kitaba gitti. Görürlerse yalan söylemek zorunda kalırdım ve asla inanmazlardı. Gözlerimi kapatıp kitabı rafa koyduğumu hayal ettim. Bu kadar uzaktan yapabilir miydim bilmiyordum ama olması için dua ediyordum. Yine de önden gidip masaya baktım. Kitap orada değildi.
"Zeus yine konsey düzenleyecek mi?" Dedim şaka tonu katmaya çalıştığım sesimle. Apollon gülümsedi.
"Duymadım. Boşver Zeus'u."
Konuyu değiştirmeye karar verdim.
"Mitoloji kitabında her konu yazar mı?"
Kafası karışmış gibi bana baktı. Saçımı kulağımın arkasına itti.
"Sen iyi misin Rosa?"
Gözlerim dolmuştu. Apollon yanağıma dokundu. Dokunuşu yumuşak bir çiçeğin dokunuşu gibiydi.
"Kötü hissediyorum. Sanki yine haksız yere suçlanacağız. Bize bir şey olacağını hissediyorum."
Dudağının kenarı yukarı kıvrıldı.
"Bir daha bize bir şey olmasına izin vermem."
Sarıldığımızda bunun gerçek olmasını bütün kalbimle diliyordum. Gözüm kitabın olduğu rafa kaydı. En kısa zamanda o kitabı açıp Koronis'in kim olduğunu öğrenmeliydim. Öğrenmeden içim rahat etmeyecekti. Kötü biri olsa bile tedbirimi almalıydım. Bu kez Zeus istediğini elde edemeyecekti. İzin vermeyecektim. Basit bir melezken tanrıça olmuştum. Bunu da başabilirdim değil mi? Evet,kesinlikle bunu da başarabilirdim.

Madalyonun İntikamı{HK3}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin