21.Bölüm~

538 44 8
                                    

*Sonraki bölüm final bölümüdür.*
Gözlerimi açmaya korkuyordum. Biri gelip bana sımsıkı sarıldı. Yoksa Brandon mı kurtarmıştı beni?
"Rosa'm."
Apollon. Gözlerimi açtım. Olimpostaki odamdaydım. Geri dönmeyi başarmıştım. Apollon'a sarıldım. Geri çekildiğimizde elini boynumda gezdirdi.
"Çok canın acıdı mı?" Dedi hüzünle. Başımı iki yana salladım.
"Sizi düşündüğüm için hiç acımadı."
Beni elimden tutup odadan dışarı çıkardı.
"Rosa döndü!"
Çıldırmış gibi bağırıyordu.
"Apollon,rahatsız olacaklar," dememe aldırmıyordu. Aurora,annem ve Artemis odalarından fırladılar. Aurora koşarak bana sarıldı.
"Dönemeyeceksin sandım anne. Korkunçtu."
Saçlarını okşadım.
"Hepsi geçti. Döndüm bak."
Anneme ve Artemis'e de sarıldım. Afrodit ve Demeter de geldiler. Madalyonu boynumdan çıkarıp Demeter'e verdim.
"Koronis'i bu madalyon sayesinde bulabiliriz. Persephone ile birlikte ararsınız."
Başımı salladım. Diğerleri odalarına çekilince Aurora ve Apollon'la birlikte odamıza gittik. Yatakta aralarına uzandım. Apollon sanki kaybolacakmışım gibi sürekli elimi tutuyordu. Elini sıktım.
"Neredeydin anne?" Dedi Aurora meraklı bir sesle. Gülümsedim.
"Hayali bir krallıktaydım. Tanıdık yüzler de vardı. Mesela sen kardeşimdin. Hera annem,babam da babam. Hades kraldı. Apollon prens. Bir de küçük prenses vardı. Britany. Onunla çok iyi anlaştık. Gittiğim için çok üzüldü. Onun mürebbiyesiydim."
Aurora içini çekti.
"En azından bizi görmüşsün. Yine de sıkıcı görünüyor. Ölmek nasıl bir duyguydu?"
"Nefes almak için çırpındım. Sadece bir kez nefes alabilmek için vücudum müthiş bir gayretle çırpınıyordu. Boğazımda tonlarca ağırlık var gibiydi."
Apollon elimi öptü.
"Bir daha böyle bir şeye maruz kalmayacaksın."
Gülümsedim.
"Biliyorum."

Saat biraz daha ilerleyince kampa gitmeye karar verdim. Bizimkileri çok özlemiştim. Kampın ortasında belirdiğimde beni görenler koşup yanıma geldiler. Demek herkes duymuştu. Kate,Austin ve Mirena aralarında konuşarak geliyorlardı. El salladığımda koşmaya başladılar. Kate bana sarıldı.
"Döneceğini biliyordum. Bir an bile yok olduğuna inanmamıştım."
Gülümsedim.
"Sizi izledim. Biliyorum."
Ayrıldığımızda diğerlerine de sarıldım. Mirena bana baktı.
"Neredeydin?"
Derin bir nefes aldım.
"Hayali bir krallıktaydım. Sarayda küçük prensesin mürebbiyeliğini yapıyordum. Sizler de vardınız,tanrı ve tanrıçalar da. Apollon prensti mesela. Aurora kardeşim. Aurora'ya gerçeği söyledim. O da Hera'ya söylemiş. Hera oradan kurtulmak için iki yol var dedi. Ya sevdiklerimi öldürecektim ya da kendimi öldürtecektim. Hades görünümündeki kralı öldürmeye çalışmaya karar verdim. Kesin öldüreceklerdi beni. Sonra beni astılar ve buraya döndüm."
Mirena eliyla ağzını kapattı.
"Öldün yani."
Başımı salladım. Kate elimi tuttu.
"Bırak bu konuyu şimdi. Çoğu oyunu ben kazandım. Bunun için madalya aldım."
Elini sıktım.
"Çok sevindim."

Bir süre oyunu izledim. Sonra Aurora zihnime konuşmaya başladı.
"Anne gelir misin? Sana bir şey söyleyeceğim."
Ne söyleyecekti ki? Merak etmiştim. Bizimkilere veda notu bırakıp Olimpos'a döndüm. Aurora beni nerede bekliyordu acaba? Merdivenleri çıkmaya başladım. Yukarı döndüğümde Ares'le karşılaştık.
"En sevdiğim kardeşim de buradaymış. Kaybolduğunu duyunca çok üzüldüm."
Gülümsedim.
"Dönmeyi başardım."
Ares bana sarıldı ve gitti. Aurora'nın odasının kapısının önünde durdum. Kapıyı tıklattım.
"Aurora içerde misin?"
"Evet."
İçeri girip kapıyı arkamdan kapattım. Aurora' nın yüzünde nedenini bilmediğim bir mutluluk vardı.
"Noldu?" Dedim merakla. Elimi tutup karnına koydu. Kaşlarımı çattım. Bu da ne demekti?
"Hamileyim," dedi coşkuyla. Şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. Güldü.
"Çok sevindim. Harika bir haber bu."
Bana sarıldı.
"Evet anne. Yakında ben de anne olacağım."
Aurora çok kısa sürede doğmuştu. Onun çocuğu da kısa sürede doğacaktı. Birden büyüyecekti. Büyükanne olacaktım. Bunun için daha çok gençtim. Aurora içeri giren anneme de söyledi. Kimi görsek söyledik. Athena'ya baktım.
"Sanırım büyükanne olacağız."
Güldü.
"Evet. Benim için normal de sen çok gençsin."
Ölümsüz olmanın kötü yanı da buydu herhalde.

Odamda otururken Persephone'den zihnime konuşma geldi.
"Rosa,Koronis Elysion'daymış. Gel de yakalayalım."
Yutkundum.
"Geliyorum."
Elysion'ın kapısında beni bekleyen Persephone'nin yanına gittim. Boynunda madalyon vardı.
"Bitirelim şu işi," dediğinde başımı dikleştirdim. Koronis'in kaldığı evin önüne geldik. Persephone kapıyı açtı. Koronis bizi gördüğünde telaşla ayağa kalktı.
"Geri döndüm. Beni sevdiklerimden ayırdığın için cezanı çekeceksin."
"Ben sadece intikam almak istemiştim," dedi çaresiz bir şekilde. Güldüm.
"Ben sana bir şey yapmadım ki. Suçum yoktu. Kendi hırsların için beni kurban ettin."
Persephone muhafızları çağırdı. Koronis' in kollarına girdiler. Onu Hades'e götüreceklerdi. Bu anı kaçırmak istemiyordum. Ben de peşlerinden gittim. Büyük siyah salona girdik. Çok geçmeden Hades geldi.
"Suçu nedir?" Dedi Koronis'e bakarak. Muhafız konuşmaya başladı.
"Tanrıça Rosa'yı hayali bir krallığa kapattı. Ayrıca tanrıça Persephone'nin kaybettiği madalyonu kendi için kullandı."
Hades çenesini sıvazladı. Ne karar vereceğini çok merak ediyordum.
"Bu durumda kaldığı Elysion'dan Tartarus'a geçirilmesine karar verdim."
Koronis muhafızlardan kurtulmak için çırpındı.
"Hayır!"
Bana dönüp nefretle baktı. Aldırmadım. Muhafızlar onu Tartarus'a götürdüler.

Olimpos'a geri döndüğümde rahatlamıştım. Artık Koronis bize kötülük yapamayacaktı. Hak ettiği cezayı almıştı. Apollon içeri girince ona baktım.
"Koronis Tartarus'a atıldı."
Yanıma gelip kokumu içine çekti.
"Sevindim."
Muzipçe gülümsedim.
"Ayrıca Aurora hamile."
Apollon benden ayrıldı.
"Gerçekten mi?"
Başımı salladım. O da benim gibi çok şaşırmıştı. Birlikte kız mı erkek mi olduğunu tahmin etmeye çalıştık. Bence erkek olacaktı. Apollon gidince yatakta uzandım. Aynada Britany'nin yüzü belirdi. Kalkıp sandalyeye oturdum.
"Rosa?" Dedi tereddütle. Gülümsedim.
"Nasılsın Britany?"
Bana hayretle baktı.
"Sen ölmedin mi?"
Başımı iki yana salladım.
"Oradan çıkmam için ölmem gerekti. Şimdi evime döndüm. Ayrıca anneanne olacağım."
Güldü.
"Bu yaşta mı? Daha çok gençsin."
"Durum biraz karışık. Annen ve baban seninle ilgileniyorlar mı?" Dediğimde başını salladı.
"Annem her gün bana masal okuyor. Babam yemeklerde yemem için ısrar etmiyor. Senin son sözlerin çok etkili oldu."
Gülümsedim.
"Çok sevindim. Artık üzülme. Brandon nasıl?"
Yüzü asıldı.
"Senin ölümün onu çok üzdü. Çok az konuşup çok az yemek yiyor. Annemle babam onun için çok üzülüyorlar."
Belki de bu duruma el atmalıydım. Seveceği bir kız gönderebilirdim mesela. Evet,bunu yapmalıydım. Parmaklarımı oynatıp onun için iyi bir kız gönderdim. Artık o da mutlu olacaktı. Britany ile vedalaştım. Benimle konuşmak onu mutlu etmişti. İyi ki sırrımı ona söylemiştim. Onu görmek bana da iyi geliyordu. Annem içeri girince gülümsedim.
"Sen de büyükanne olacaksın."
Gözlerimi devirdim.
"Bu konuyu açma anne."
Güldü.
"O kadar da kötü değil. Güzel bir duygu. Aurora da anneliği tadacak."
Gülümsedim.
"Onun adına seviniyorum."
Yatağa oturdu.
"Zeus kurtuluş çareni söylediğinde çok sevindim."
"Ona teşekkür etmem gerek sanırım. Bir ara ederim. Hayali krallıkta babam ve sen evliydiniz. Çok güzeldi."
Gülümsedi.
"Seni mutlu ettiyse ne güzel."
Gittiğinde kitap okudum. Pencereden dışarıyı izledim. Gül yaprakları döktürdüm. En sonunda iyice canım sıkıldı ve ormanda dolaşmaya çıktım. Ayışığında oturmak çok güzeldi. Ormandaki hayvanların sesini dinleyip büyükanne olmanın nasıl bir his olacağını düşündüm.

Madalyonun İntikamı{HK3}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin