Şımarık 13

527 20 4
                                    

Güneş...

Kamer ve o kıza baktığımda içimde bir şeyler kopmuştu sanki.Ne yaptığımı bilmeden önümdeki içki bardağını tepeme dikmiştim.

Hay içmez olaydım. Eylül başımın etini yemeye başlamıştı. Bir de Mert geldi tam oldu. İnsan bunların yanında üzülemezde. Noldu diye sormayı bırakıp bana içki konusunda çok güzel bi nutuk çekiyorlardı. Çok güzel yani...

Ne sanıyordum ki? Kamerin de beni seveceğini mi? Cidden... Off içimde sönmeyen bir ateş yakılmıştı sanki.

Yanındaki kıza baktım. Oldukça uzun boyluydu. Esmer bi kızdı. Uzun simsiyah saçları vardı . Gözleri de oldukça koyu bir renkti.Yani tam benim zıttım!

Tam gözümden yaşlar akmaya hazırlanıyordu ki birisi bileğimden tutup çekiştirmeye başladı. İlk başta kim olduğunu farketmemiştim. Kamer'di. Ne yani o kızı bırakıp bana mı gelmişti? Yok canım saçmalıyorum.

İnsanların arasından zorlukla dışarı çıktığımızda derin bi nefes aldım.  İçerideki içki kokusuna bile sarhoş olabilirdim.

" Kamer noluyo? "dedim . Niye böyle bir şey yapmıştı?

" Seni onların elinden kurtarmak istedim. "dedi umursamaz bir şekilde. Arabaya doğru yürüyüp benim olduğum yerde durduğumu gördüğünde "Hadi gelmiyor musun?" dedi.

" Sağol! Gerek yoktu sevgilini yalnız bırakmasaydın keşke..."dedim sinirli bi şekilde. Sinirlenmeye ne hakkım varsa...

Yanıma gelerek "Neye sinirlendin bu kadar?" diyerek kıkırdadı.Komik değildi!Hemde hiç!

Cevap vermeyince " O benim asistanım." dedi sonrada "Vee asistanlarımla sevgili olmam genelde." dedi.

Umursamaz görünmeye çalışarak "Neden güzel kızdı. " dedim.

" Evet güzeldi aslında.Acaba arasam mı? " dediğinde gözümden süzülen yaşa engel olamadım.

” Gel buraya!" dedi. Sesi yumuşaktı.Bana sarıldığında ne yapacağımı bilemedim. Neden bana her sarıldığında ağlıyo olmak zorundaydım?

Benden ayrılarak yüzüme baktı. Sanki içimi görebilecek gibi...

" Neden ağlıyorsun? "

" Global ısınma yüzünden. Penguenler nesli tükeniyor. "

" Ne?"

" Evet bu yüzden ağladım . Çok kötüydü. "

Gülerek bana iyice sarıldı. "Bende benim için sanmıştım. "

" Niye senin için ağlıyayım."dedim sarıldığından dolayı ağzım biraz kapanmış ve sesim boğuk çıkmıştı.

Benden ayrılıp elimi tutmuştu. ELİMİ TUTMUŞTU! Gülümseyerek yürüyordum.Birden bana döndüğünde yüzümdeki aptal sırıtışı görerek gülmeye başladı.

Arabaya binip bir yere gitmiştik. Karanlıktan hiç bir yer gözükmüyordu. Elimi tutan Kamere daha çok sokuldum.Elimi bıraktığında tam bırakma diyeceğim zaman elllerini belime sardı. Sarmaş dolaş yürüyorduk. Eğer şu anda bu kadar korkmasaydım sevinç dansı yapabilirdim.

Karanlıktan farketmemiştim ama  önümüzde çok güzel bir ev vardı. Sanırım kimse yaşamıyordu. İçeride ışık yoktu.

Eve girip ışığı açtığında ağzım yere yapışacaktı. Hiç bu kadar güzel bir ev görmemiştim.

" Beğendin mi?" dedi.

"Burası harika bi yer."dedim.Kendi etrafımda döndüğümde Kamerle göz göze gelmiştik.

"Prensesimizin elinden yemek yeriz belki. " dedi. Prenses demişti. Bi saniye... Buraya ona yemek yapmam için mi getirmişti?

" Tahmin edemiyeceğin kadar açım."dediğinde yüzünde yalvarır gibi bir ifade vardı. Ama sen böyle bakarsan ben seni yerim!

"Mutfak nerede?" dediğimde gülümseyerek yürüdü.Hayalimdeki mutfağa nasıl bu kadar benzeyebilir?

Dolabı açtığımda dolu olduğunu gördüm demekki buraya çok geliyordu. Yapabileceğim en güzel yemekleri yapıp işimi bitirdiğimde ellerimi çırptım. Arkamı döndüğünde beni izleyen Kamerle karşılaştım.

Yanıma gelerek yüzümü silmişti. Gözlerime baktığında tam çenemi kavramış ve öpmek için bana doğru yaklaşmıştı ki taşan yemeğin sesiyle yerimden sıçradım.

Mutfağı batırdığım acı bir gerçekti.Kamer sofrayı sererken bende etrafı topluyordum.Masaya oturduğumda ne kadar yorulduğumu fark ettim.

Saat oldukça geç olmuştu. Babama eve geç geleceğimi söyleyen bir mesaj atmıştım. Çalan telefonum sessizliği bozmuştu.

Telefonu açınca babamın neden eve gelmiyorsun diyen sesini duydum.

"Baba yaa. Arkadaşımla birlikteyim. Yemek yiyoruz."

" Bu saatte mi?"

"Evet biraz acıktım da?" dedim kıkırdayarak. Arkadan İnci'nin kızı rahat bırak dediğini duydum. Her şeye rağmen bu kadını seviyordum yaaa. Bana ben bile annelik yapmazdım açıkçası.

" İyi tamam.Biz yatıyoruz kapıyı çalmazsın artık." dedi. Sesi sinirliydi ama alay eden bir tonda konuşmuştu.

Yemeği yine sessizce yemiştik.Galiba Kamer'in kuralı buydu.Her yemek yediğimiz de hiç konuşmuyordu.

" Gittiğin yemek kursları işe yaramış.Her şey mükemmeldi."dediğinde çok şaşırdım.

" Kursa gittiğimi nerden biliyorsun?" dedim. İlk önce ne diyeceğini bilemedi.

" Yani bilmiyodum. Öylesine söylemiştim. Gerçekten kursa mı gittin?" dediğinde söyledikleri tatmin etmişti. Çok üstünde durmadım.

" Evet gitmiştim. Öğretecek bir annem yoktu malesef. Arkadaşım annesiyle birlikte babasına yaptığı yemeği çok övmüştü. Babama yemek yapmak istemiştim ama annem yoktu."dedim kırık bir sesle.

" Şey ben seni üzmek istemedim. Özür dilerim. "

" Yok önemli değil. "dedim ama yüzüm eminim ki bunun tam aksini gösteriyordu.

O sırada kulağımı müzik sesi doldurmuştu. Yanıma gelip "Bu dansı bana lütfeder misiniz?" diye sordu. Böyle yaparsa onu bırakmazdım.Belkide hislerim karşılıksız değildir?

" Galiba dans kursuna da gittin? " dedi.

" Evet gitmiştim. " dedim gülerek. Yüzünde bir rahatlama ifadesi oluşmuştu.

O kadar güzel dans ediyordu ki . Gözleri beni kendisine çekiyordu. Şarkının hiç bitmemesini istedim. Sanki bana inatmış gibi şarkının sonlarına yaklaşmıştık.Beni şarkının sonunda hafifçe yere eğdiğinde yüzlerimiz çok yakındı. Kalbim sanki tenimin dışında atıyo gibiydi.

Kollarını belime sararak yüzüme daha çok yaklaştı. Dudaklarını benimkilerin üzerinde hissettiğimde sanki dünya benim için durmuştu.

""**"*"**"*"*""*"*"**"*"*"*"*"*

Merhaba sevgili okuyucularım. Şu anda bunu yazmak yerine salata yapıyo olmam gerekirdi ama dayanamayıp yeni bölümü yazdım.  Bundan sonra bir iki hafta bölüm gelmeyebilir.Onun için sizden Özür diliyorum. Ağlama nedeni Le Min Ho'nun ağlama nedeniyle aynı . izleyenler belki hatırlar:D.  Neyse fazla uzatmışım.Hepinizi kocaman öpüyorum.

ŞımarıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin