Tam dedim ki 'tamam ben Oğuz'u unuttum artık Kameri seviyorum' pat diye Oğuz çıktı önüme ve benim kafamı fazlasıyla karıştırmaya yetti.Ne Kameri seviyorum diyebiliyorum ne de Oğuz döndü diye seviniyorum.Acaba ikisinide mi sevmiyorum?
Sağa sola dönmekten yorulmuştum artık ama şu aptal uykunun gelip beni bulacağı yoktu galiba.Gelsede şu karışık düşüncelerimden kurtarsa keşke.Keşke gelsede bende daha fazla yorulmasam.Üzülmesem.Karışmasam.
Olmayacaktı böyle . Kalkıp ışığı açtım ve gece lambasını söndürdüm.Etrafıma bakırken masamın üzerinde duran kağıt gözüme ilişti. Bu bana gelen kargonun üzerindeki kağıttı.Adres bilgilerine baktım. Bir de başımda kim olduğunu bilmediğim ama sürekli bana yardım eden esrarengiz adam vardı.
Boğaç'ın odasına doğru yürüdüm. Kuzum uykusunda melekler gibi uyuyordu.Yanına uzanıp sıkıca sarıldım. Eskiden babamın yanına giderdim uyuyamayınca şimdi ise Boğaç'ın yanına geliyordum.Hiç bi kan bağımız bulunmadığı halde kendi öz kardeşimmiş gibi seviyodum bu yaramazı.
Sabah herkes neşeli şekilde kahvaltı yaparken ben uykusuzluğun ve kafamdaki düşünceler nedeniyle oldukça mutsuz bir haldeydim.
Akışına bırakmaya karar verdim. Oğuz terk etti beni unut dedim sonra.Belkide biraz zamana ihtiyacım var . Birazcık olsun tüm bu olanlardan kendimi soyutlamalıyım galiba.
Elime dünkü bulduğum kağıdı alıp evden çıktım.Yolda giderken vitrinin yansımasından üstüme baktım felaket gibiydim. Saçım darmadağınıktı, pembe pantolonumun üstüne turuncu bi kazak giymiştim.Yüzümü buruşturarak yürümeye devam ettim.
Siparişin verildiği yere geldiğimde elimdeki kağıdı göstererek kimin yolladığını öğrenmek istediğimi söyledim ama önümdeki yaşlı bunak ısrarla kim olduğunu söyleyemiyeceğini belirtti.Hatta daha çok diretince beni kapının önüne koydu.Resmen kolumdan tuttu, kapıya koydu.
Oraya çömelip oturdum.O sırada dükkandaki getir götür islerini yapan küçük bi çocuk olduğunu farkettim.Daha yeni adamın yanında duruyordu. Güzeeeeel!
Çocuğa biraz para vererek daha yeni sorduğum adamın kim olup olmadığını tekrar sordum.Konuşmayınca biraz daha para verdim.
Garipti.Her ne kadar doğru olmasada para açıyordu tüm kapıları.Tamam hepsini değil ama bir çoğunu açtığına şahidim.
Çocuk 'tam emin değilim ama uzun boylu, kumral, kirli sakallı, otuz yaşlarına yakın,yakışıklı bi adamın çok gizli olduğunu söyleyerek bi paket gönderdi'dedi. İyide şuradan bi kaç kişiyi tutsan bu tanıma uyardı. Hatta Kamer bile bu tarife tam uyuyordu.Yok canım. Sanmam yaa.Kamer ne alaka? Neyse.
Sıfıra sıfır elde var sıfır. Yine hiç bir şey bulamadan evin yolunu tuttum.
Mutfaktan kocaman bir bardak vişne suyu alıp odama çıkmıştım ki peşimden odaya Boğaç girdi.
Beyfendinin canı sıkıldığı için oynamadığımız oyun kalmamıştı ama yinede canının sıkıntısı geçmemişti.
Resim albümünü çıkarıp bu sefer ona bakmaya başladık.Bi fotoğrafta Kameri görünce şaşkınlıkla resmi elime aldım. Geçen sene çektiğim resimlerdendi.Arka masamda oturuyordu.Üstünde deri bi ceket vardı.
Resimlere bakmaya devam ederken bir kaç tane daha rastladım. Sonra bir kaç tane daha.Sonra yine bir kaç tane . Yıllardır bir çok ortamda birlikte bulunmuştuk ama hiç birbirimizi görmemiş miydik?
Elinde topladığım fotoğraflara tekrar göz gezdirdim.Toplam 13. Tanışmasaydık belki hiç farketmiycektim belki.
^º.º^º.º^º.º^º.º^º.º
Bir hafta geçmişti. Evden dışarı adımımı atmamıştım.Çünkü bir yanım hâlâ sanki Oğuz'a bir şans tanı diyordu.Onunla geçirdiğimiz günler çok güzeldi. Çok mutluydum. Ona bu hayatta sevdiğim tek son erkek demiştim. Ama terketmişti beni.Hemde ona beni bırakma diye yalvarırken.
Sonra Kamer çıkmıştı ortaya ve her şey değişmişti bir anda. Sevmeye küsmüş kalbimi tekrar aşkla doldurmuştu. Öylesine, vakit geçirmek için edindiğim sevgililerim geride kalmıştı. Ona olan sevgimin boyutunu şimdilik bilmesem bile kalbimde yer edinmişti.
Bugün dışarı çıkma günüydü artık. Daha fazla evde oturup, dizi izleyip, kitap okuyabilirdim ama gitmem gereken bir okulum vardı.
Geçen dönemin neredeyse tüm derslerinden kalmıştım. Ortalamamın tuttuğu bir iki dersten gelebilmiştim aslında.
Okula girdiğimde birkaç bakışı üzerimde hissettim.Bir kaç kişi yanıma gelerek neden geçen dönemin ortasında okula gelmeyi bıraktığımı sorarak şimdiden beni okuldan soğutmuştu zaten.En sonunda Eylül yanıma gelerek beni dedikodu ekibinin elinden kurtarmıştı.
"Kurtarma konusunda bir numarasın."dedim kahkaha atarak.
Onunla ilk tanıştığımızda beni intihar etmekten kurtarmıştı.Salak gibi Oğuzun arkasından intihar etmeye kalkmıştım.Dur ya!.. Ben onun yüzünden ölebilirdim. Şimdi neden onu affetmeye başlamıştım ki? Onu affetmeyecektim.
Yürürken ne ara dersliğe geldiğimizi farketmemiştim. Ahh... Ne vardı sanki o aptal kızların aptal sözlerine sinirlenip bir hata yapmasaydım.Şimdiye sadece bir kaç tane önemsiz ders kalmış olacaktı. Sınıfa garip giyimli profesörlerden birisi girdiğinde artık berbat bi okul sayfasının tekrar açıldığını anlayarak oturduğum sıraya dahada yaslanarak sıkıcı derse kendimi hazırladım.
"*"* " * " * " * " * " * " * " * " * " * "
Merhabalar...Çokta gecikmemeye çalıştım.Umarım fazla bekletmemişimdir.Bu arada 1,2k okunma olmuştu . Teşekkür ederim okuduğunuz için. Yorum ve Oylarınızı bekliyorum.
Yeni hikayem Ayva mevsimine bakarsanız çok mutlu olurum:D :D
Her türlü berbat geçecek olan yeni okul döneminizde başarılar...medyada Oğuz var.