Baekhyun, kaza yapmış.
Jongin'in tüm hayatını karartmaya yetecek bir cümleydi bu sadece.
Kim Jongin, eşini kaybediyordu.
Kim Jongin, hayatının aşkını kaybediyordu.
Daha da önemlisi, Kim Jongin, geleceğini kaybediyordu.
Jongin arabayı yola çıkarmadan önce yeniden telefonu çalınca açma zahmetine girmeden kucağından alıp arka koltuğa fırlattı. Az öncekinin aksine arabayı öyle yavaş kullanıyordu ki arkasından gelen arabalar sürekli korna çalıp, yanından geçerken küfür etmeyi de unutmuyorlardı. Oraya ne kadar geç ulaşırsa gerçekle yüzleşmesi de o kadar geç olurdu.
Kyungsoo'yu kaybetme düşüncesine bile katlanamazken şimdi bununla karşı karşıyaydı ve ne yapması gerektiğine dair tek bir fikri bile yoktu. Baekhyun'un adamları tarafından dövülüp hastanede uzun bir süre yattıktan sonra Jongin böyle bir olayın yeniden yaşanacağını aklının ucundan bile geçirmemişti.
Onunla ve oğluyla beraber mutlu bir hayat sürmeyi planlarken başına bunların gelmesi talihsizlik değil tamamen Jongin'in aptallığıydı. En başında Baekhyun'u yok etmesi gerekiyordu. Böylelikle bugün ki gibi karşılarına çıkıp hayatlarını boka çeviremezdi.
Jongin arka koltukta ara vermeden çalmaya devam eden telefonunu bir an olsun takmayarak Bay Byun'un Jongin telefonu yüzüne kapatmadan önce söylediği hastaneye doğru gitti.
Arabayı düzenli bir şekilde park edip yavaş adımlarla önünde ki otomatik kapıdan içeriye girdi. Yanından geçip giden hastalara bakmak bile Jongin'in kalbini parçalamaya başlarken Kyungsoo'nun yanına nasıl gidebilirdi ki?
Nasıl onun yüzüne bakabilirdi?
Tanrım, kalbi nerdeyse duracaktı. Kalbi nerdeyse Kyungsoo ve bebeğini kaybetme düşüncesiyle duracak ve Jongin'in oracıkta ölmesine neden olacaktı.
Hala yavaş bir şekilde ilerlemeye devam ederek yoğun bakıma doğru yürüdü. Bay Byun'u ve karısını görmesi çok bir zamanını almamıştı.
Bayan Byun büyük pencerenin önünde sarsılarak ağlarken Bay Byun hiçbirşey yapmadan arkasında duran sandalye de donmuş bir şekilde oturuyordu. Jongin soğukkanlı olmaya çalışsa da başarılı olamayarak sessizce göz yaşı dökmeye başladı.
Büyük camın önüne geldiğinde içeride birçok cihaza bağlanmış, cansız bir şekilde yatan bir Byun Baekhyun ile karşılaşmıştı.
Baekhyun'un tamamen harap olmuş bedenine daha fazla bakmak istemeyen Jongin acıyla dolu bir nefes alıp yere çöktü. Baekhyun bu haldeyse Kyungsoo'yu düşünmek bile istemiyordu.
Byun Baekhyun'un tanınmayacak bir hale gelmişti. Bütün vücudu sargılarla sarılıydı ve makinalara bağlı yaşıyormuş gibi görünüyordu. Bu kesinlikle Byun Baekhyun tarzı birşey değildi.
Peki ya Kyungsoo, Jongin nasıl onun yanına gidecekti?
" Araba tamamen parçalanmış bir halde bulundu. Sanırım, çok fazla dayanamayacak. “
Acılı bir şekilde konuşmaya çalışan Bay Byun'u daha fazla dinlemek istemeyerek kulaklarını tıkamaya çalışan Jongin başka bir ses daha duydu.
“ Jongin-ah. “
Tanıdık ses tüm benliğini ele geçirerek Jongin'in yeniden ayaklanmasına neden oldu. Ellerini kulaklarından çekip sesin geldiği yere döndü.
“ Seni gerizekalı! Neden telefonuna cevap vermiyorsun? Seni ne kadar aradığımızı biliyor musun? Aptal! "
Jongin koridorun başından ona doğru saydırarak gelen hamile eşini gördüğün de daha fazla dayanamayarak olduğu yere çöküp bir çocuktan farksız bir şekilde seslice ağlamaya başladı. Ellerini yüzüne kapatarak hıçkıran bir Jongin beklemeyen Kyungsoo karnını tutarak daha hızlı bir şekilde eşinin yanına gitti.
Onun yanına eğilmeye çalışsa da oldukça büyümüş karnı buna izin vermemişti ne yazık ki. Hafifçe sırtını bükerek Jongin'in yüzünü ellerinden kurtarmaya çakıştı.
“ Jongin-ah, ben iyiyim. Birşey olmadı. Lütfen, sakinleş artık. "
Jongin onu hiç duymuyormuş gibi ' Tanrım 'lı kelimelerle hıçkırarak ağlamaya devam etti bir süre daha. Sakinleştiğinde aradan oldukça uzun bir zaman geçmiş Jongin ve Kyungsoo'nun ailesi hastaneye akın etmişlerdi.
“ Ne oldu? Jongin neden böyle? "
Telaşlanan annesi, Bayan Kim, Kyungsoo'nun dizleri üzerinde yatan ve boş bir şekilde tavanı izleyen oğlunun yanına çöktü.
“ Bilmiyorum, sanırım benim Byun Baekhyun ile kaza geçirdiğimi sandı. Karşısına sağlam bir şekilde çıkınca şoka girdi. Yaklaşık bir saattir böyle. “
Kyungsoo bir eliyle karnını tutarken diğer eliyle de eşinin saçlarını geriye doğru tarıyordu.
“ Anladım. Peki, Byun Baekhyun nasıl? “
Bayan Kim çöktüğü yerden kalktı.
" Doktorlar fazla dayanamayacağını söylüyor. “
Kyungsoo üzgün bir şekilde dudak büzdü. Üzülmüştü, hemde gerçekten üzülmüştü. Baekhyun'un böyle acı verici bir sonu hakettiğini düşünmüyordu çünkü.
Byun Baekhyun, iyiydi. Sadece, kötü olacağı şekilde onu asla sevmeyecek birine aşık olmuştu.
Flashback
" Do Kyungsoo, "
Baekhyun arabayı gittiği yönünde tersine çevirmek için otobanda ki diğer yola geçen kısımda keskin bir dönüş yaptıktan sonra konuştu.
" Bir kaç saat için arkadaşım olup bütün dertlerimi dinler misin? "
Kyungsoo, Baekhyun'un yüzünde ki çaresizliği belkide ilk defa görmüştü. Bu da oyununa dahil mi değil mi anlamamış ama yine de kabul etmişti.
Baekhyun çokta mükemmel olmayan hayatına dair herşeyi Kyungsoo'ya anlatıp kendini rahatlamaya çalıştı.
Jongin'in onun ilk aşkı olduğunu, öptüğü tek kişinin sadece o olduğunu, bakirliğini alanın da o olduğunu, hayatının sonuna kadar seveceği kişinin de o olduğunu söylemişti. Kyungsoo sinirlenmeden Baekhyun'un tüm anlattığı şeyi sessizce dinlemişti.
Baekhyun son sözlerinde ondan içtenlikle Özür dilemiş ve aptallık yaptığını yeni fark ettiğini itiraf ettikten sonra Kyungsoo'yu evine bırakmıştı.
Ve geri dönerken bu yaşına kadar yaptığı bütün kötülüklerin cezası olarak arabası otobanda büyük bir tırın altına girmişti.
Baekhyun, ölüyordu.
_____
Yeni hikayem The Wounded'a bakın. Yoksa yeni bölüm yüklemem vallahi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brat SchooL (✓)
FanfictionOkulun Tanıtımı ; # Müdür Lee So Man' ın ağzından # " 0kulumuza genellikle depresyon , öfke ve saldırganlık , madde ve alkol bağımlılığı şikayetiyle gelen bir çok öğrencimizle dolu . Okulumuzun arka kısmında bulunan bina ise yatakhane . Aslında yatı...