4

11.3K 631 52
                                    

"Rüya, hadi kalk çorba yaptım." diye ince bir ses duyduğumda gözlerimi araladım. Ece elini anlıma koyunca dikleşip oturur pozisyona geldim. Uykum vardı.

Çok...

"Oh şükür, ateşin düşmüş." diye mırıldanınca kaşlarımı çatıp saate baktım. Akşam 10 olmuştu ve ben yattığımda saat bire geliyordu. O kadar saat uyumuş muydum? Hatta daha önemlisi, o kadar saat benim başımda mı beklemişti?

"Ateş?" diye tek düze bir sesle sorduğumda tepsiyi önüme koyup ayaklarımın ucuna oturdu.

"Saat beş'e doğru ateşin çıktı, seni de uyandıramadım. Ambulansı arayacaktım ama Hayriye teyze kirayı istemek için gelince senin durumunu anlattım. O da yardımcı oldu, sirkeli su falan. Biraz önce kocası geldiği için gitti." diye durumu açıkladığında kaşığı çorbaya daldırıp içmeye başladım. Acıkmıştım ve benim jünyır Kadriye -minicik göbüşüm- ölmüştü sanırım. Neyse zaten sevmiyordum onu.

Çorba bitince tepsiyi, yanımdaki sehpaya koyup odama gitmek için ayaklandığımda bir an gözüm kararsa da fark ettirmemeye çalışarak odama yöneldim.

"Hadi geç olmuş, sende uyu artık. O kadar bakmışsın bana, yorulmuşsundur." dediğimde o da tepsiyi mutfağa bırakıp odasına yönelmişti.

"Yok, yorulmadım ama endişelendim. Yarın da iyi olmazsan doktora gideceğiz, tamam mı?" dediğinde mırıldanarak "tamam" desem de içten içe "Asla!" nidaları atıyordum. Hiçbir kuvvet beni hastaneye götüremezdi. O pis doktor zaten fırsat buldukça bana iğne yazıyordu, hayatta gitmezdim yani.

O kadar uyumama rağmen uykumun olmasına aldırmadan yatağıma girip yastığıma sarılarak yattım ve hemen uykuya daldım. Bugün de ne çok uyumuştum böyle?

Tümör《Final》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin