17

8.4K 508 27
                                    

Aşırı sıkıcı bir edebiyat dersinde boş boş sıkılırken kısa bir an bahçeye baktım. Aşağıda bankta oturmuş ciddiyetle telefon oynayan Rüzgar'ı görünce gülesim gelmişti. Bu adam her işini ciddiyetle yapmak zorunda mıydı?

Öğretmenin uyarısı yüzünden önüme dönüp dersi dinlemeye çalıştım ama sürekli dikkatim dağılıyor, başka birşey düşünüyordum. Zaten sabahtan beri midem bulanıyordu, doğru düzgün yemek bile yiyememiştim. Rüzgar da durumun farkındaydı ve sürekli hastaneye gitmeyi öneriyordu ama  hastaneye adım dahi atmak istemiyordum.

Uzun mu uzun bir sürenin ardından zil çalınca herkes ayakladı ve bende bahçeye yöneldim ama midem daha fazla bulanınca koşarak lavaboya girip bir tuvalet kabinine kilitledim kendimi. Sabah yediğim 3-5 lokmayı da çıkarırken kasılan midem ağrımaya başladı. Lavaboya dönüp elimi yüzümü yıkarken yüzümün solduğunu fark ettim ama aldırmadım. Zaten öğle arasındaydık, eve gidince dinlenirsem kendime gelirdim.

Yavaş adımlarla okuldan çıkıp Rüzgar'ın yanına yürürken hafifçe gülümsedim ve iyi görünmeye çalıştım. Benim için endişelenmesi hoşuma gitmiyordu. O üzgün olunca benim içim gidiyordu.

Rüzgar başını kaldırıp bana bakınca gülümsedi ama ardından gülümsemesi solup kaşları çatıldı. Hızlı adımlarla yanıma gelip solgun yüzümü avuçları arasına aldı. Midemdeki o ağrı, yüzümü tutan elleriyle birlikte kayboldu sanki.

"Rengin atmış, birşey mi oldu?" dediğinde gülümsedim. Bu sefer onu iyi olduğuma ikna edemeyecektim sanırım.

"İyiyim." dediğimde bana inanmamışcasına gözlerini kıstı. "Valla iyiyim ya."

"Rüya." diye ikaz içeren bir ses tonuyla ismimi söylediğinde de içim gitti. Benim bu adama hep içim gidiyordu zaten.

"Azcık midem bulanıyor."

"Azcık?"

"Valla azcık."

"Rüya."

"Tamam azcıktan birazcık daha fazla." dediğimde yine o inanmamış bakışlarına maruz kaldım. "Tamam be ölüyom bitiyom ağrıdan, gömün beni kurtulayım. Oldu mu?" dedim siniri bozuk bir ifadeyle. Her zaman bir şekilde yakalıyordu yalanımı.

Bir anda beni kucağına alınca irkilip reflex olarak kollarımı boynuna doladım.

"Yeter artık, adam akıllı bir hastaneye gidiyoruz." dediğinde yüzümü buruşturdum.

"Yaa!"

"İtiraz etme artık, belli ki hastasın Rüya. Gözümün önünde böyle acı çekmene dayanamıyorum."

Ah be güzel seven adam.

Ne desem ki sana.

Öyle bir kelime bul ki bana,

Tüm aşkım sığsın ona

Ama yok biliyorum.

O kadar çok seviyorum ki seni.

Tavanı kadar sokağın,

Dibi kadar cehennemin.

Tümör《Final》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin