29

6.7K 412 16
                                    

"Tamam, yavaşça otur şimdi." diyen Rüzgar'a gözlerimi devirdim. Bir haftanın sonunda o hastaneden çıkmıştım ama şimdi de Rüzgar üzerime titriyordu bildiğin. İyiydim, kendi başıma yürüyüp kendi başıma hareket edebilirdim ama o illaki kendi bildiğini yapacaktı.

"İyiyim ben." dediğimde bana bakmadan mutfağa yöneldi.

"Tabi iyi olacaksın. Kötü olursan çarparım ağzına." diyerek mutfağa girdi. Tamam sabahtan beri ona iyi olduğumu söyleyerek onu hayattan bezdirmiş olabilirim ama bende insanım. Yani bu kadar ilgi fazla.

Ece birşey söylemeden yanıma genişçe oturup gözlerini kapatınca bir süre ona baksam da önüme döndüm. Hastanede benim için çok fazla ağlamıştı, ve ben buna dayanamıyordum.

Suçlu olan ben değildim bir kere, beynimdeki tümördü. Ölmek istemiyordum ama ihtimallerim aksi yöndeydi. Yaşama ihtimalim, ölme ihtimalime göre daha düşüktü.

Yine de Rüzgar'a baktıkça, bence mucizeler olabilirdi dünyada. Yani o zaten tam anlamıyla mucizeydi, bir mucize de benim sağlığım için gelse çok güzel olurdu ve benim hayallerimin gerçekleşme olasılığı br hayli yükselirdi. Bir sedye üzerinde ölmek yerine, evimizin oturma odasında, yaşlılıktan buruş buruş olmuş ellerimiz birbirine kenetliyken vermek isterdim son nefesimi. Bizim için verilen hayatı son damlasına kadar tüketip onunla mutlu olarak, gerçekten yaşamış biri olarak ölmek isterdim.

"Neden ona söylemedin?" dediğini duyunca başımı Ece'ye çevirdim. Gözleri hala kapalıydı ve uyuyormuş gibi görünüyordu.

Başımı istemsizce diğer tarafa çevirdiğimde yanımda oturan başka bir siluet çarptı gözüme. Korkuyla irkildim. Bu bendim?

Kaşlarını çatarak bakıyordu karşımdaki ben. Beynimdeki tümörün bir oyunu olduğunu bilmeseydim gerçek sanabilirdim. Bu gerçekten de.. Ürkütücü ve ilgi çekiciydi.

"Sen?" dedim istemsizce.

"Beni tanıyorsun aslında." dedi arkasına yaslanarak. Umursamamaya çalışarak önüme döndüm ve arkama yaslandım. Gözlerim televizyonun siyah ekranında gezindi.

O gerçek değil, o gerçek değil, o gerçek değil...

"En az senin kadar gerçeğim Rüya." diyerek ayağa kalktı ve tam karşımdaki sehpanın üzerine oturarak bana dikti mavi gözlerini. "Ve seni herkesten daha iyi anlıyorum."

"Gerçek değilsin." dedim fısıltıyla, kimsenin duymaması için. Delirdiğimi düşünmelerini istemiyordum.

Sonunda delirdiğimi görmelerini istemiyordum.

"Ece'ye hasta olduğunu söylemedin, çünkü onun da sana acıdığını görmek istemiyorsun. Rüzgar biliyordu ve öğrendiği günden itibaren her gün gözlerinin önünde acı çekiyor. Sen ölmüyorsun Rüya. Sen sevdiklerini öldürüyorsun."

"Hayır, doğru değil bu." dedim aynı kısık sesle. Boğazıma bir yumru oturdu, gözlerim doldu gerçeklerin acı taraflarıyla buluşunca. Acıyla tekledi kalbim.

"Gerçek olduğunu sende biliyorsun."

"Biliyorum." dedim başımı yere eğerek. "Biliyorum."

Tümör《Final》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin