20

8.6K 557 38
                                    

Uzay..

O sonsuz boşluk.

"Sonsuz" kelimesi her zaman beni ürkütmüştür nedensizce. Ama uzay, ürkütmekten çok daha güzel bir duygu veriyor insana. Sessiz, sakin, minik titrek ışıklara sahip ama yalnız. Ne kadar bakarsan bak, tek bir canlı yok. Belki de biz göremiyoruz ama yalnızlığı hissedebileceğin en güzel yerdir uzay.

Yine de seni o yalnızlıktan çıkarabilecek bir kişi hep vardır. Bazıları daha tanışmamıştır, bazıları yanında olmasına rağmen görmüyordur ve bazıları da benim gibi sıkı sıkı sarılıyordur ona.

O benim kalbimin eşi veya diğer yarısı olmadı hiçbir zaman. Çünkü o zaten benim kalbimdi. Her bir atışı, onun gözlerindeki aşka yeni bir ışık doğuruyordu. Minik ışık kümelerim de yalnızlığı olmayan bir uzaya sürüklüyordu beni. İçime çektiğim nefes, kalbimin atmasını sağlayan enerji, düşündürücü bir şekilde uzaya benzettiğim kehribar gözleri, ve en önemlisi de yalnızlık barındırmayan bir uzay gibi.

Rüzgar...

Elimdeki kese kağıdının içindeki üzüm tanelerini tek tek ağzıma atarken ayaklarımı sürekli ileri geri sallıyordum. Her bir hareketimde, saat daha hızlı ilerliyecek ve Rüzgar daha çabuk gelecekti sanki. İki adım ötemdeki odada olsa da, yüzünü görememek fena halde canımı sıkıyordu.

Rüzgar şu an içeride doktorla konuşuyordu ve bende koridordaki koltuklardan birine oturmuş üzüm keyfi yapıyordum,k buna ne kadar keyif diyebilirsek işte. Rüzgar'sız üzüm bile tatsız geliyordu.

Aslında hastanenin bahçesinde çerez de satıyorlardı ama Rüzgar sağlıklı beslenmem gerektiğini söyleyip üzüm almıştı.

Rüzgar beni özel hastaneye getirmişti ve kesin pahalıya patlayacaktı. Tamam, Rüzgar'ın manevi durumu fazlaca iyiydi ama benim için bu kadar para harcamasına da içim el vermiyordu.

Evimin direği bana bir kese üzüm alsa yeterdi ki.

Onu geçtim, hastaneye gelmiştim iyi kötü ama okula gidememiştim. Bu gidişle devamsızlıktan kalacaktım ya, hadi hayırlısı.

Yanıma küçük tatlı bir kız çocuğu oturunca ona baktım. Çok güzel kumral saçları ve ela gözleri vardı. Üzerinde de turuncu bir tulum ve altında da beyaz tişörtü vardı. Minik spor ayakkabılarını görünce yanaklarını mıncırasım geldi.

Elimdeki kese kağıdını ona doğru uzatınca başını bana çevirdi. Ağzım dolu olunca bakışlarımla "Al." dedikten sonra gülümseyip birkaç üzüm aldı ve kibarca yedi. Yiyiş tarzı bile çok tatlıydı.

"Baak, ben ne yapıyorum." dediğimde küçük kız bana dönünce elimdeki üzümü havaya attım ve ağızımla yakaladım. Yetenekliydim yahu, harcanıyordum mimarlıkla, matematikle.

Küçük kız da benim gibi yapmaya çalışıp yapamayınca ona göstermeye başladım. Şöyle atıcaksın, şöyle tutucaksın gibi. Tabi girdiğimiz hâlimiz daha komikti.

Ben kendime şöyle bir bakıp gülmeye başlayınca çocuk da bana güldü ama burnundaki üzüm çekirdeği daha komik görünmesini sağlıyordu.

Gülmekten yanaklarım ağrımaya başlayınca gözüm doktorun kapısına kaymıştı. Rüzgar kapıya yaslanmış, burukça gülümseyerek bana bakıyordu ama öyle bir ifade vardı ki gözlerinde, canımı acıtmıştı.

Acılı, yorgun, hüzünlü, bitik..

Kalkıp yanına giderken o da kapıdan ayrılmış ve yanıma gelmişti. Sıkıca sarılıp alnını omzuma dayadığında kaşlarımı çattım. Ne olmuştu ki? Neye üzülmüştü kalbini sevdiğim?

Bende ona sıkıca sarıldığımda Rüzgar dizlerinin üzerine çökünce telaşla yüzüne bakmak istedim ama sıkı sarıldığı için göremedim.

"Rüzgar, iyi misin?" dediğimde daha sıkı sarılıp başını çevirerek bu sefer de alnını boynuma dayayınca kollarımı boynuna sarıp saçlarıyla oynadım. Ne olmuştu ki birden bire?

"Gitme." diye fısıldadığını duydum önce, ardından da omzuma düşen gözyaşlarını hissettim.

İçim gitti...

Benim için kilometreleri aşan adam, sevme şekline aşık olduğum adam, sadece gözleri değil bakışlarının bile rengi olan adam...

Acımasın canın,

İçim gidiyor...

Bölüm sonu...

Merhaba benim minik 3 kişilik güzel kadrom :)

İçimizin gittiği bir bölüm oldu, içim gitti.

Sadece küçük bir bilgilendirme yapacağım, çok tutmayacağım sizi merak etmeyin.

Malum okullar açılacak, ki bende üniversite sınavı için hazırlanmam lazım. Okullar açılınca yeni bölüm gelmeyecek, kusura bakmayın. Bir nevi sezon finaline gireceğiz yani.

Yoğun bir dönem, bol testli bir yıl olacak görünüşe göre. Size de sınavlarda başarı dilerim. Hepinizi çok seviyorum, şimdilik değil ama bir hafta kadar sonra hepiniz hoşçakalın^^

Tümör《Final》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin