Lavaboda ellerimi yıkayıp havlu peçeteyle kurularken aynadaki yansımam gözüme takıldı. Başımda turuncu bir şapka vardı ve bu benim kel kafamı saklıyordu. Aslına bakarsak, kafam hafiflemişti. Saçlarımın ağırlığını hissetmiyordum ve ben üşengeç bir insan olarak saç tarama zahmetine de girm-
Kimi kandırıyorum ki, saçlarımı seviyordum ben. Kafamın üzerindeki ağırlık gitmişti ama daha ağır bir yük vardı üzerimde. Yaz gelince kafamı çeşmenin altına sokup saçlarımı ıslatarak, evin içinde ıslak ıslak dolaşmayı özleyecektim.
Taradıktan sonra yumuşacık olan saçlarımı..
Veya banyodan sonra saçlarımı kurutunca sıcacık olan saçlarımın bıraktığı hissi.
Rüzgar'ın saçlarımı okşayışını..
Onun saçlarıma bıraktığı öpücükleri...
Onun saçımı ördüğü günleri...
Aynadaki yüzümün ifadesi mutsuz bir tavır alınca derin bir nefes alarak gülümsedim.
Süperdim ben, çok iyi hissediyordum. Saçmış, kıçımın kenarı... Ben kel iken daha güzelim bi'kere.
Lavabodan çıkıp odama girince koltukta oturarak dergi karıştıran Rüzgar'a baktım şaşkınlıkla.
Saçları...
Yoktu!
Keldi yani!
Benim gibi keldi!
Kafasında saç yoktu!
Lan!
Benim lavabodan çıkığımı ve şaşkın şaşkın oma baktığımı görünce gülümseyerek yanına gelip ellerini belime sardı Rüzgar. Ben ise şaşkınlığın dibine vurmuştum resmen.
LAN!
ADAMIN SAÇLARI YOKTU!
"Bakıyorum iyice edepsizleşmişsin sen." diyen Rüzgar'ın dediğini şaşkınlıktan mıdır nedir, anlayamadım.
"Ha?"
"Beni görünce ağzının suyu aktı diyorum. Dibin düştü tabi yakışıklı çocuğu görünce. Valla senin yerinde olsaydım benimde dibim düşerdi. Dibim demişken, Kazan Dibi mi yesek? Acıktım ben."
Ağzımı açtım. Sonra diyecek birşey bulamayıp geri kapattım. Ne diycektim ki?
Dur bi'dakika.
Rüzgar ne diyordu asıl onu söyleyin siz bana.
Fazla ayakta durmaktan bacaklarım uyuşunca tam dizlerimin üzerine düşecekken Rüzgar beni tutup kucağına aldı ve yatağa taşıdı. Kendisi de yanıma uzanınca ona doğru dönüp kel kafasına baktım.
Valla kel olmak bile yakışıyordu adama. Hatta bu kel hali, ona ayrı bir karizma katmış gibiydi. Çok fazla kız görmemiştir umarım. Serum askısıyla dalarım yemin ediyorum.
"Neden kestin ki saçlarını?" dedim tek elimle onun kel kafasını okşarken. Ne garipti bu böyle? Önceden dokunsam yumuşacık saçlarını okşardım. Şimdi ise yoktu, gitmişti.
Yıllardır belli bir yerde duran bir eşyanın yerini değiştirince insan bunu bir garipserdi ya, aynen öyle bir histi bu.
"Baktım sana kel olmak çok yakıştı, bende kel olayım dedim. Nasıl, yakışmış mı?"
"Yakışmış." dedim ve başımı onun göğsüne koyup kafasını okşayan elimi beline sardım. "Seni çok seviyorum."
O da bana sıkıca sarılıp üzerimizi örttü.
Uyku onunlayken güzeldi hep.
Uyku, onunlayken güzel olacaktı hep...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tümör《Final》
Historia Cortaİçim acıyor biliyor musun? Sen öyle uyuyorsun ya uzaktan uzaktan, varlığımdan habersiz... İçim acıyor.. Hani demiştim ya sana, ölürsem kalp yetmezliğinden ölürüm diye. Neden biliyor musun? Çünkü sen yanımda olmayınca, sensizlikten ölüyorum ben. Kal...