Mustafa sırayla herkesle hasret gidermeye başladı balım mustafanın kucağından inmiyordu başını boynuna koymuş öylece sarılıyordu mustafa balım kucağındayken ilk önce saniyeyle sonra tahir ve yamgazlarla en sonda nefesle görüştü asiyeye sarılmadı ama balımı kucağından indirip asiyeye yüz mimikleriyle yukarı odaya çıkmasını işaret etti asiyenin mustafanın sözünü dinlemesi mustafayı şaşırttı ilk demesiyle yerine getirmesini beklememişti
Asiye: ben geliyrım siz sofrayı kurun başlayun
Diyip odaya çıktı şimdi yanmıştı mustafanın gelmesine içten içe sevinse de aynı zaman da üzülmüştü söylemesi gerekiyordu o sırada mustafa içeri girdi birbirlerinin gözlerinin içine ikisi öylece bakıyordu sanki birbirlerinin gözlerine bakmayı özlemişlerdi asiye yatakta oturuyordu mustafada yavaşça ceketini çıkarıp dolaba astı daha sonra asiyenin yanına oturdu
Asiye: sen hani geçekecektun davayu da erteletmişsun
Mustafa: evet öyleydi ama sen benu özlemişsundur diye erken geleyum dedum noldi hatun benu özlemsdun mu?
Asiye: bir bağa hatun falan dema iki ben senu hiç özlemedum
Mustafa: tamam asiye özlemeduysan ben geru gideyum
Asiye: gidersan git ama mahkeme işuni hallette git oldi mi
Mustafa:olmadi asiye
Asiye sabır çektikten sonra tüm cesaretini topladı ve
Asiye: mustafa şimdi sağa bişu diyeceğum ama sakun sevunme bağurup evu de ayağa kaldurma
Mustafa:ne diyecesun asiye boşanmaktan vazgeçtun galiba
Asiye: şey...
Asiye tam sözünü tamamlayacakken balım içeri girdi ve mustafayla asiyenin kucağına zıpladı asiyenin karnına gelmişti ve acıyla bir aa çekti ve
- kizum yavaş da yavaş
Balım: anne babannem sizi aşağıya bekliyor yemek yiyecekmişsiniz oynaşmuyacakmışsınız
Mustafa bıyık altından gülmsye başladı
Asiye: o nasu konişuk öyle kizum tövbe tövbe bravo babannene da yani hayde aşağıya inelum
Mustafa:asiye sen diyeceğuni de balum sen aşağu in biz geliyrız
Asiye:mustafa yok söylerum kaçmaysın ya
Asiyenin işine gelmişti hemen balımla aşağıya indi arkalarından da mustafa herkes yemeğini yedikten sonra tahir yangazlar ve mustafa bahçeye oturmaya çıktılar asiyeyle nefeste sofrayı toplarken idrisle nuran geldi birde idrisin elinde bir kemençe vardı herkesle selamlaştıktan sonra nuran nefesle asiyenin yanına gelmişti onlarlada selamlaştıktan sonra asiye herkese kahveye yapmaya başladı nefesle nuranda asiyenin yanında fincanları hazırlıyorlardı tam kahveyi cezveye koydu karıştırrmaya başladı bahçeden kemençe sesi gelmeye başladı
Asiye:( heyecanlı bir şekilde) kemençeyi mustafa çalıyor dedi ve hemen bahçeye koştu boş gördüğü bir yere oturdu gerçekten de mustafa çalıyordu kemençeyi asiyenin gözlerine baka baka türkünün sözlerine girdiKarşiye çifte çamlar oy sakizi yere damlar
Oy oy oy oy
Sevup alamayanin oy yüreğuni buz bağlar
Oy oy oy oy
Evun altı arpalu oy evun ne kalabaluk
Oy oy oy oy
Yarum sende varmidur oy benum gibi sevdaluk
Oy oy oy oy
Karşiye çifte çamlar oy sakizi yere damlar
Oy oy oy oy
Sevup alamiyanun oy yüreğuni buz bağlar
Oy oy oy oy
Sevup alamiyanun oy yüreğuni buz bağlar
Oy oy oy oy
Evun alti arpalu oy evun ne kalabaluk
Oy oy oy oy
Yarum sen de varmidur oy benum gibi sevdaluk
Yarum sende varmidur oy senu gibi sevdaluk oy oy
Asiyenin gözleri çok dolmuştu bile
Nefes: mustafa abi sen burada yokken asiye abla bir türki söyledi ikiniz birlikte söylermişsiniz hep onu da söyler misiniz?
Mustafa olumlu manâda kafasını sallayıp türküyü çalmaya başladı
Bilseydum halimize de yok mi derdum güzele
(Tam o sırada asiye de türküye girdi ama gözünden bir iki damla yaş akmıştı)
Asiye: bilseydum halimizu de yok mi derdum güzele
Mustafa: derdun nerden gelduğuni anlamazmıl sevmeyen
Asiye:derdun nerden geldiğini de anlamazmış sevmeyen
Asiye&mustafa: bilseydum karanluğu da
Söndürmezdum sobamu
Bilseydum karanluğu da söndürmezdum sobamu
Ateş yanar üfleyunce bilmem neden mum söner
Ateş yanar üfleyunce bilmem neden mum söner ...
Nefes: ne kadar da güzel söylediniz ya öyle
Asiye gözyaşlarını tutamayacağını anlayınca hızla eve gitti ama gördüğü manzarayla bağırmıştı mustafanın kemençe sesini duyunca kahveyi ateşte bırakmışlardı ve kahve taşmış taşmış yanmış kötü bir duman kokusu ve etraf duman kokuyordu asiyenin sesine mustafa hemen koştu asiye o aceleyle ocaktaki sıcak cezveyi çıplak elle elleyince canı çok yanmıştı ve cezveyi vere düşürdü mustafa asiyenin elini hemen soğuk suya tuttu
Asiye:ufff ya yaktum
Mustafa:boşvee şimdu cezveyi kahveyu elun nasul kizum manyakmisun hangi akulla çıplak elle alaysun yanmuş cezveyu ya
Asiye: mustafa sus riv riv etme canum yanay zaten ya
Nefes: mustafa abi su toplamadan krem sürün yukarı bizim odada krem var en azından yanığını alır ben de şuraları toplayayım
Tahir:dur kızım sen de yanıcaksın şimdi yardum edeyum
Asiye buzu eline koyup mustafanın krem alıp gelmesini bekliyordu
Mustafa:bu mu bacım
Nefes: evet abi o ama sürdükten sonra değdirme hiçbir yere leke bırakıyor asiye abla
Asiye:tamam kuzum sağ ol
Tahir: nefes yoksa benum tişörtlerum ve gömleklerum o yüzden mi saru saru lekeler var
Nefes: şey ya
Tahir:ney ya
Asiye: yengem anlayacağun senun tişörtlerle gömleklerun katili çikti
Mustafa yavaşça kremi sürmeye başladı
Asiye:aa mustafa dokunma
Mustafa: he asiye çünki benum güçlerum var dokinmadan gözlerumla süriyrum
Asiye:iyi ama yavaş sür da acıy
Mustafa yavaş bir şekilde üfleye üfleye kremi sürdü nefesle tahirde mutfağı topladıktan sonra idrisle nuranı evden uğurladılar
Tahir: abi biz yatayruz hayde iyi geceler
Mustafa:tamam koçum yatun asiye benda yatmay gidiyrum sen da gelursun
Asiye olumlu bir şekilde kafasını salladı mustafa yukarı çıktığında asiye yanan elini üfliyordu saniye geldi yanına oturdu
Saniye: asiye söylemedun dimi
Asiye: söyleyemedum
Saniye: yarun söyledun söyledun asiye yoksa ben söylerum
Asiye: ana boğaldum da tamam deduk
Asiye gözleri dolmuş bir şekilde odaya çıktı mustafa uyumuştu yavaşça dolabı açtı dolabın köşesinde bulunan geceliklerini aldı ve giyindi makyaj aynasının önüne durup sandalyesine oturdu ve çok az olan makyajını sildi ve yatağın kenarına yattı mustafa asiyenin yanına yattığını farkedince ellerini asiyenin beline doladı kokusunu içine çekti asiye biraz yana kaydı mustafanın ellerini belinden çekti mustafa bu hareketin üzerine elini asiyenin karnına koydu
Asiye içinden ;
Ah be mustafa şuan ellerinin olduğu yerde bebeğin var ve ben sana söyleyemiyorum en kötüsü de nasıl söylüyeceğim onu bile bilmiyorum
Asiye sıkıca gözlerini kapadı ve uyuyakaldı
Sabahın ilk ışıklarıyla mustafa uyanmış asiyeyi izliyordu elide karnındaydı asiye uayndığında mustafanın gözleriyle karşı karşıya kaldı elini de karnında hissedince birden hüngür hüngir ağlamaya başladı mustafa ne olduğunu anlayamamıştı asiye yatakta oturup ağlamaya devam ediyordu mustafa asiyeye sarıldı ve
Mustafa:şııı tamam asiyem noldu
Asiye:ben daha fazla saklayamacım mustada ben hamileyum hamileyum! ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Karadeniz Sevdası
FanfictionKaradeniz'in hırçın kızı asiye canından çok sevdiği kanını canını Mustafasını affedememiş geçici olarak osman hocanın evine yerleşmişti balım okula oradan gelip gidiyordu mustafa her gece asiyenin kapısına gelip yalvarıyordu ama asiye kapıya bile çı...