Asiye kapıdaki bırakılan notu korkuyla alır nerden bilebilecektiki bu notların artık ona düzenli olarak geleceğini ...
Asiye endişeyle mektubu açtı
-Bak senden bugun mustafayı alıyorum.
Yazıyordu asiye o kadından olduğunu anlamıştı sinirden gözleri yaşarmıştı notu paramparça edip bir hırsla yere fırlattı o sırada esma asiyenin yanına geldi
Esma: asiye abla noldu kimmiş?
Asiye: hiç çocuklar herhalde çalup kaçmişler kapıyi neysa ben gidup hazurlanayum
İçindeki sessizlikle odaya gidip hazırlanmaya başladı
Kaleli konağında garip bir sükunet vardı mustafa bütün gece ağlamaktan kan çanağına dönmüş , uykusuzluktan da mosmor olmuş gözleri ovuşturarak aşağı indi herkes masada yerini almıştı kimse hiçbir şey yemiyordu mustafanın kalbi artık göğüs kafesine sığmıyordu yerinden kalktı
Mustafa: size afiyet olsun ben gidiyrim
Tahir: hayurdur ihtiyar
Mustafa: haturlaturum tahir benum bugun 10 seneluk evluluğum bitiy ya onun mahkemesi var
Tahir: tamam bizde geliyrız herhalde nefes senun alacağun birşey var mi
Nefes: yok tahirim
Saniye kısık bir sesle
Saniye: geldiği günden beri başumuza geturmeduği bela gelmedi şimdi onun geturduğu bela yüzünden mustafamun yuvasi yıkılay kimin umrunda
Tahir: ne dedun ana ! Yüksek sesle söylede biz de duyalum
Saniye: söyliyeyum tahir siz kendi mutluluğunuzi asiye ve mustafanun yıkılan ailesunun üzerine kuraysunuz ama kimin umrunda dimi nefes hanum rahat olsun aman o ağlamasun o mutli olsun asiye karnundaki bebekle mustafaya dava açmuş kimun umrunda
Tahir: ana nefesun ne suçi var her şeye dönüp dolaşup nefesi suçlaysun
Mustafa: siz her zaman ki gibi kavganuzu edun sen de alur karunu gidersin her zaman ki gibi tahir bırakursun yine bizi şimdi kimin yüzünden olduysa oldu kimin yuzunden olaysada oliy yeter ben artuk yorildum YORİLDUM!
Mustafa hızlıca evden çıkıp arabaya bindi adliyeye doğru gidiyordu arkasından da yangazlar tahir ve nefes geliyordu saniyenin ve mustafanın dedikleri nefese çok koymuştu kendi kafasında onların haklı olduklarını savunuyordu herkes adliyeye varmıştı mustafanın avukatı da gelmişti o ne kadar istemese de avukat tahir tutmuştu ama boşanmamaları için elinden geleni yapacaktı
Adliyeye asiye esma ve osman hoca da gelmişti kalelilerin hepsi oradaydı duyuru yapılmıstı herkee mahkeme salonunda yerini almıştı avukatlar neden bosanilmak istedigini beyan etmis asiye ve mustafa soylemesi gerekenleri soylemisti mustafa tabikide bosanmak istemediğini söylemis karısını çok sevdiğini söylemisti jarar hakimdeydi artık uzman raporunu ve iki avukatında savunmalarını inveleyip karar verecekti salon ölüm sessizliğine bürünmüstü asiye kendi iç sesiyle mücadele ediyordu aklını yiyordu bazı sorular ne olacaktı şimdi bidaha ney mustafam ney diyemeyecek miydi artık ben asiye kaleliyim diye böbürlenemiyecek miydi hamileliğini mustafasız mı geçirecekti yatak odasına giremecek miydi bidaha canından çok sevdiği mustafasının sımsıcak şevkatli merhametli göğsüne sığamayacak mıydı bidaha neler olmuştu şu 1 sene içinde ama hiç bu kadsr ciddi olunmamıştı artık asiye bu sorulara cevap ararken kaybolduğu yerden hakimin karar sesiyle çıktı ayağa kalktı elini karnına götürdü şuan bir kan pıhtısi kadar küçükte olsa yavrucuğundan destek almak istedi diğer bir elininde kalbine götürdü mustafa diye atan kalbine götürdü
Hakim: yaz kızım iki bireyinde görüsleri dinlendi avukatlarında sunmuş olduğu gerekçeler ve uzman incelemesine göre boşanmanın gerçekleşmesine balım kalelinin velayetinin asiye hopalıya verilmesine hafta sonları ise mustafa kaleliye verilmesine karar verilmiştir.
Asiye hopalı deyince hakim asiyenin ciğerini yerinden koparmışlardı sanki bütün vücudunu hiç bir kasını hissetmiyordu sanki yaşama kaynağını kaybetmişti sanki hani mustafasız yaşayamazdı şimdi nasıl öğrenecekti onsuz yaşamayı peki asiye hopalı olmayı nasıl öğrenecekti o kaleli olmaktan gurur duyardı ama şimdi o bir kaleli değildi insan kendine yabancı gelir mi hiç ama gelmişti artık asiye için kaleli konağının duvarları görünemez duvarlarıydı ...
Mustafanında asiyeden farkı yoktu tahirin yardımıyla kalktı ayağa bu halde araba süremezdi tahir alıp mustafayı gemiye götürmüstü aslında mustafa istemisti boyle olmasini nefeste asiyenin koluna girip destek oluyordu yoksa yığılıp kalacaktı asiyeyi eve götürmüşlerdi evin önüne geldiklerin de yine o kadın vardi arabanın içinde bir kadınla bir adam vardi ama siyah camdan belli olmuyordu yüzleri kadın asiyenin yanına geldi osman hoca esma ve nefes kadını tanımıyorlar ve olayı çözmeye çalışıyorlardı kadın asiyeye sarıldı asiye tepkisizdi kadına karşı sanki karşısında kimse yok gibi davranıyordu taki kadın kulağına eğilip " bak bugun elinden mustafayı aldım dikkat et de bebeğini de almayayım" asiye sinir küpüne dönmüştü bunu duyunca eliyle karnını okşadı derin bir nefes aldi nefesin kolundan ayrıldı elindeki çantayı esmaya verdi gözyaşları sinirden akıyordu bu sefer ani bir hareketle kadının saçına yapıştı herkee şok olmuştu böyle bir hamle beklemiyirdu kimse asiyeden ardından kadina vurmaya basladi kadin elinden kurtulmaya calisiyordu yanindakilerde kadini asiyenin elinden almaya calisiyordu asiye hem bagiriyor hemde kadina saldiriyordu kadinin şöförü kadini kurtardi kadin arabaya binip uzaklasırken asiye sinir krizi geçiriyordu neredeyse nefes esma ve osman hoca sakinlestirmeye calissa da asiye bağirmaya devam ediyordu osman hoca asiyeye sarilip sakinlestirmeye calisti sakinlesince iceri gecip asiyeyi yatagina yatirdi osman hocanin bacaginda ağlayarak uykuya dalmıştı ama uykun da iki de bir sıçrayıp duruyordu ...
................................................................
Eyşan: vedat bunu yapmakta kararlı mısın?
Vedat: hem de hiç olmadığım kadar biliyo musun eyşan bebeğini gözlerinin önünde kaybederken ne yapacağını çok merak ediyorum bana yaptıklarının yanina ikisininde bırakmıcam! Sayar kuralı 8 intikamını almadan ölme!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Karadeniz Sevdası
FanficKaradeniz'in hırçın kızı asiye canından çok sevdiği kanını canını Mustafasını affedememiş geçici olarak osman hocanın evine yerleşmişti balım okula oradan gelip gidiyordu mustafa her gece asiyenin kapısına gelip yalvarıyordu ama asiye kapıya bile çı...