50. bölüm

623 41 25
                                    

   İnsan tek başına değil çevresindeki insanlarla olunca yaşar gerçek hayatı çevresindeki insanlar olmadan yaşamak için bir sebebi olmaz aslında

     insanın canı  vardır her şeyi vardır ölüm onları ayırmadıkça asla gerçekten ayrılmazlar çünkü onlar bir bütündür yürekleri kalpleri omuzları yasladıkları başları bir bütündür ...
  
         Mustafa koskoca o adam yıkılmıştı  asiyeye gitme bile deyememişti en çokta bu zoruna gitmişti murat mustafayı salladı  
     Murat: abi sen mustafa kalelisin hayde bu kadar çabuk pes mi edecesun
    Tahir: murat abim kapa çenenu ben kaparum fena olur adamı galyana geturme sakince düşüneceğuz
    Fatih: abi ben düşünülcek bişey göremiyrım asiye yengem hamile ama abimden boşanay hem de 2 gün sonra
    Tahir: gerçekten mi be fatih ben hamile olduğunu bilmiydım halbuki ben hastaneye götürdüm allah allah bak şu allahun işine Tövbe Tövbe! Çok boş yapaysunuz yangazlar bilun hadi siz şirkete gidun
     Murat: tamam abi
     Tahir: hayde yangaz hayde abi sen de kalk kendune gel
     Mustafa: TAHİR! Abim sus sakin olamayrum bak çıkun gidun  işe mi gideceksunuz gemiye mi gideceksunuz gidun hiç birinizi istemiyrım ana senunda sesunu duymaycım
    Saniye: m...
    Mustafa: ana !! Bak anamsun demem saygımı bozdurma bağa şimdi herkes gitsun
    Tahir: abi bi sakin ol da
     Mustafa: tahir benum kızum gitti asiyem gitti daha doğmamuş bebeğim gitti ben sakin olurum eyvallah ama benum içimdeki karadeniz nasul sakinleşecek onu de bana Allah aşkuna sizde bi susun da ben de içimdeki karadenizle inatlaşayum
        Mustafa oturduğu yerden kalktı derin bir nefes alarak üstünü düzeltti masadan arabanın anahtarını alıp ayakkabılarını giydi kapıdan çıkıp arabasına bindiğinde bahçeye bir araba girdi esmanın arabasıydı  mustafa merakla esmayı bekliyordu esma arabayı park edip arabadan indi olan hiç bir şeyden haberi yoktu arabadan inip ne oldu böyle der gibi baktı
     Mustafa:  esma hiç buraya gelme asiye burada değul artık buradada olur mu bilmiyorum
            Mustafa hayatındaki en zor cümlesini kullanmıştı sanki boğazı düğümlenmişti başını öne eğdi ensesini sıktı sonra tekrar o ağlamaktan şişmiş ama hala dolu olan o gözleriyle esmaya baktı ve
   Mustafa: anluyacağun ney mustafam ney artuk yok yok artuk benum sevduğum da yok esma
        Dedikten sonra arabasına bindi ve oradan uzaklaştı
********************************
      Asiye bir eliyle balımın elini kavramış diğer eliyleden bavullarını tutuyordu gözlerinden hala yaş akıyordu ama hıçkıra hıçkıra ağlamamal için kendini o kadar kasmıştı ki dişlerini hissetmiyordu kendini toparladı ve karşısında duran babasına bakıp
     Asiye: babam ben geldum sana geldum
      Osman hoca: hoşgeldun benum bitanecuk kizum hayde geç içeru
            Osman hoca bir şeyler olduğunu anlamıştı kızının huyunu biliyordu o yüzden hiç ses çıkarmadan asiyenin elindeki bavulları alıp kapıyı kapadı
      Balımla asiye karşı karşıya oturmuş birbirlerinin gözlerine bakıyorlardı asiye gözlerinde tuttuğu bir damla yaşı serbest bıraktığın balım hemen asiyenin ellerini öptü ardından yanağını sonra o küçük ve narin elleriyle asiyenin gözyaşını sildi ve kulağına
    Balım: benim güzel annecim hani ağlamıyacaktık
           Asiye balımın ellerini öptü ve burnuna bir öpücük kondurdu sonra kendi gözyaşlarını sildi derin bir nefes alıp verdi
    Asiye: evet benum balımım ağlamıyacuk bize ağlamak yakuşmaz ben asiye ga... ben asiyeyum sen de asiyenun kızısun tamam mu
        Asiye kaleli diyememişti çünkü ...
        Osman hoca içeriye girdiğinde anne ve kızın o hallerini görünce kapıdan onları izledi sonra asiyeyle balımın konuşması bitince yanlarına girdi
    Osman hoca: ah be asiyem ne ara büyüdün de ana olup kızunla dertleşiysun
    Asiye: ah babam benum keşke büyümeseydum küçükken her şey daha masumdu daha temizdu daha berraktu karadenuz bu kadar hırçun değuldi
           Osman hoca asiyenin saçını okşadı ve alnına bir öpücük kondurdu sonra balımın elini tuttu
    Osman hoca: haydi benuö güzel torunum biz senunle medreseye gidelum annen de biraz dinlensun
    Asiye: yok babam ben dinlenmeycım götürme balumu
    Osman hoca: sen yalnuz kal kızum biz dede torun biraz vakit geçirelum haydi geluruz birazdan
            Asiye başıyla onayladıktan sonra osman hoca balımı evden alıp çıkıyordu kapıyı açtığında karşısında esma vardı
   Osman hoca: hoşgeldun benum kızum bugün kızlarumun hepsu birden geliy hayurdur
   Esma: amca asiye abla buraya mı geldi
    Osman hoca: sorma esma perişan olmuş
    Esma: mustafa eniştemde perişan noldi da bunlara
     Osman hoca: sormadum çok kötüydü ama ilk gelduğunde bile bu kadar kötü değuldu
     Esma: sen merak  etme amca ben konuşurum şimdi asiye ablamla siz nereye gidiyorsunuz
    Osman hoca: dede torun medreseye gidiyrız biz birazdan geluruz emi kızum haydi geç içeru sen
     Esma: tamam amca
            Esma içeri girdi ayakkabılarını çıkarıp odaya yöneldi odaya girdiğinde asiye elini karnına koymuş camdan dışarı bakıyordu esma kapı kenarından asiyeye baktı tam asiyeye selam vericekken asiye karnını tutup acıyla inledi esmanın geldiğini fark etmemişti
    Asiye: tamam annecum bak üzülmeyrum sen de benu üzme
       Esma gördükleri ve duydukları karşısında şok olmuştu
    Esma: asiye abla yoksa sen
        Asiye ağlayan gözlerini sesin geldiği yere çevirdi karşısında esma duruyordu öğrenmişti
     Asiye: hayur esma
     Esma: asiye abla yalan söyleme
     Asiye: esma sus sus esma sus
         Asiye hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı esma asiyenin yanına çöküp sımsıkı sarıldı
     Esma:  tamam şşş sakin ol ....
   

   

         

Bir Karadeniz SevdasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin