İnsan tek başına değil çevresindeki insanlarla olunca yaşar gerçek hayatı çevresindeki insanlar olmadan yaşamak için bir sebebi olmaz aslında
insanın canı vardır her şeyi vardır ölüm onları ayırmadıkça asla gerçekten ayrılmazlar çünkü onlar bir bütündür yürekleri kalpleri omuzları yasladıkları başları bir bütündür ...
Mustafa koskoca o adam yıkılmıştı asiyeye gitme bile deyememişti en çokta bu zoruna gitmişti murat mustafayı salladı
Murat: abi sen mustafa kalelisin hayde bu kadar çabuk pes mi edecesun
Tahir: murat abim kapa çenenu ben kaparum fena olur adamı galyana geturme sakince düşüneceğuz
Fatih: abi ben düşünülcek bişey göremiyrım asiye yengem hamile ama abimden boşanay hem de 2 gün sonra
Tahir: gerçekten mi be fatih ben hamile olduğunu bilmiydım halbuki ben hastaneye götürdüm allah allah bak şu allahun işine Tövbe Tövbe! Çok boş yapaysunuz yangazlar bilun hadi siz şirkete gidun
Murat: tamam abi
Tahir: hayde yangaz hayde abi sen de kalk kendune gel
Mustafa: TAHİR! Abim sus sakin olamayrum bak çıkun gidun işe mi gideceksunuz gemiye mi gideceksunuz gidun hiç birinizi istemiyrım ana senunda sesunu duymaycım
Saniye: m...
Mustafa: ana !! Bak anamsun demem saygımı bozdurma bağa şimdi herkes gitsun
Tahir: abi bi sakin ol da
Mustafa: tahir benum kızum gitti asiyem gitti daha doğmamuş bebeğim gitti ben sakin olurum eyvallah ama benum içimdeki karadeniz nasul sakinleşecek onu de bana Allah aşkuna sizde bi susun da ben de içimdeki karadenizle inatlaşayum
Mustafa oturduğu yerden kalktı derin bir nefes alarak üstünü düzeltti masadan arabanın anahtarını alıp ayakkabılarını giydi kapıdan çıkıp arabasına bindiğinde bahçeye bir araba girdi esmanın arabasıydı mustafa merakla esmayı bekliyordu esma arabayı park edip arabadan indi olan hiç bir şeyden haberi yoktu arabadan inip ne oldu böyle der gibi baktı
Mustafa: esma hiç buraya gelme asiye burada değul artık buradada olur mu bilmiyorum
Mustafa hayatındaki en zor cümlesini kullanmıştı sanki boğazı düğümlenmişti başını öne eğdi ensesini sıktı sonra tekrar o ağlamaktan şişmiş ama hala dolu olan o gözleriyle esmaya baktı ve
Mustafa: anluyacağun ney mustafam ney artuk yok yok artuk benum sevduğum da yok esma
Dedikten sonra arabasına bindi ve oradan uzaklaştı
********************************
Asiye bir eliyle balımın elini kavramış diğer eliyleden bavullarını tutuyordu gözlerinden hala yaş akıyordu ama hıçkıra hıçkıra ağlamamal için kendini o kadar kasmıştı ki dişlerini hissetmiyordu kendini toparladı ve karşısında duran babasına bakıp
Asiye: babam ben geldum sana geldum
Osman hoca: hoşgeldun benum bitanecuk kizum hayde geç içeru
Osman hoca bir şeyler olduğunu anlamıştı kızının huyunu biliyordu o yüzden hiç ses çıkarmadan asiyenin elindeki bavulları alıp kapıyı kapadı
Balımla asiye karşı karşıya oturmuş birbirlerinin gözlerine bakıyorlardı asiye gözlerinde tuttuğu bir damla yaşı serbest bıraktığın balım hemen asiyenin ellerini öptü ardından yanağını sonra o küçük ve narin elleriyle asiyenin gözyaşını sildi ve kulağına
Balım: benim güzel annecim hani ağlamıyacaktık
Asiye balımın ellerini öptü ve burnuna bir öpücük kondurdu sonra kendi gözyaşlarını sildi derin bir nefes alıp verdi
Asiye: evet benum balımım ağlamıyacuk bize ağlamak yakuşmaz ben asiye ga... ben asiyeyum sen de asiyenun kızısun tamam mu
Asiye kaleli diyememişti çünkü ...
Osman hoca içeriye girdiğinde anne ve kızın o hallerini görünce kapıdan onları izledi sonra asiyeyle balımın konuşması bitince yanlarına girdi
Osman hoca: ah be asiyem ne ara büyüdün de ana olup kızunla dertleşiysun
Asiye: ah babam benum keşke büyümeseydum küçükken her şey daha masumdu daha temizdu daha berraktu karadenuz bu kadar hırçun değuldi
Osman hoca asiyenin saçını okşadı ve alnına bir öpücük kondurdu sonra balımın elini tuttu
Osman hoca: haydi benuö güzel torunum biz senunle medreseye gidelum annen de biraz dinlensun
Asiye: yok babam ben dinlenmeycım götürme balumu
Osman hoca: sen yalnuz kal kızum biz dede torun biraz vakit geçirelum haydi geluruz birazdan
Asiye başıyla onayladıktan sonra osman hoca balımı evden alıp çıkıyordu kapıyı açtığında karşısında esma vardı
Osman hoca: hoşgeldun benum kızum bugün kızlarumun hepsu birden geliy hayurdur
Esma: amca asiye abla buraya mı geldi
Osman hoca: sorma esma perişan olmuş
Esma: mustafa eniştemde perişan noldi da bunlara
Osman hoca: sormadum çok kötüydü ama ilk gelduğunde bile bu kadar kötü değuldu
Esma: sen merak etme amca ben konuşurum şimdi asiye ablamla siz nereye gidiyorsunuz
Osman hoca: dede torun medreseye gidiyrız biz birazdan geluruz emi kızum haydi geç içeru sen
Esma: tamam amca
Esma içeri girdi ayakkabılarını çıkarıp odaya yöneldi odaya girdiğinde asiye elini karnına koymuş camdan dışarı bakıyordu esma kapı kenarından asiyeye baktı tam asiyeye selam vericekken asiye karnını tutup acıyla inledi esmanın geldiğini fark etmemişti
Asiye: tamam annecum bak üzülmeyrum sen de benu üzme
Esma gördükleri ve duydukları karşısında şok olmuştu
Esma: asiye abla yoksa sen
Asiye ağlayan gözlerini sesin geldiği yere çevirdi karşısında esma duruyordu öğrenmişti
Asiye: hayur esma
Esma: asiye abla yalan söyleme
Asiye: esma sus sus esma sus
Asiye hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı esma asiyenin yanına çöküp sımsıkı sarıldı
Esma: tamam şşş sakin ol ....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Karadeniz Sevdası
FanficKaradeniz'in hırçın kızı asiye canından çok sevdiği kanını canını Mustafasını affedememiş geçici olarak osman hocanın evine yerleşmişti balım okula oradan gelip gidiyordu mustafa her gece asiyenin kapısına gelip yalvarıyordu ama asiye kapıya bile çı...