Mustafa dışarı çıkmak için kapıyı açtığında asiye karşındaydı karşısında canından çok sevdiği kadın duruyordu ağlamaktan mecali kalmamıştı eli karnında öylece duruyordu nefes alış verişleri çok hızlıydı önünde duran mustafayı tüm gücüyle itti ve bir tokat çakıp odasına doğru gitmeye başladı
Asiye: balum hayde giy montunu gidiyrız bu evden
Mustafa:asiye hayur benu balumdan bebeğumden senden ayurma asiye
Asiye cevap vermek istesede kelimelerini hıçkırıkları yutuyordu o an oracıkta kendi canına kıymayı o kadar çok istedi
Merdivenlerden ölü gibi çıkıyordu bırak adım atmayı merdivenlerden çıkacak gücü kendinde bulamıyordu gözyaşlarından etrafı net göremez hale gelmişti bu kadın sevdiği adam için ne hale gelmişti böyle kendini bile tanıyamıyordu neredeydi asiye reis neredeydi o komik enerji dolu kadın bitmişti kabuk tutmaya başlayan yarası altından kalkamayacağı bir darbe almıltı ve durmaksızın kanıyordu merhemi de yoktu bu sefer çünkü darbeyi ondan almıştı
Karnı çok ağrıyordu bacakları titriyordu acıyla inlerek merdivenin son basamağınıda bastı yüzü çektiği acıdan dolayı büzüzmüştü hemen odaya girdi dolabı açıp en üst rafta bulunan bavulu almak için yeltendi ama karnındaki sancı buna izin vermemişti acıyla derin bir nefes alıp tekrar denedi bu sefer başarılı olmuştu hemen geceliklerini koydu ve askıda bulunan birkaç elbisesini de alup bavula atarken mustafa kapıyı hızlıca açıp aynı şekilde geri kapadı hemen kapıyı kitledi anahtarıda dolabın üstüne fırlattı mustafanın da asiyeden pek farkı yoktu onunda gözleri ağlamaktan neredeyse aynı hale gelmişti asiye mustafanın öyle yaptığını görünce kızıp mustafa vurarak bağırdı
Asiye: NEDEN MISTAFA NEDEN!!!
Mustafa: asiyem etma
Asiye: Etmeyayım ben etmeyayım kim edecek mıstafa aç şu kapıyı
Mustafa: gitmene izin veremem asiyem benu öldürmeden bu odadan çikmana izun vermem verursem ölürüm zaten öldüm ama tekrar benu de kenduni de öldürmene izun veremem
Asiye: VERDUN BİLE VERDUN SEN BENU KENDU ELLERUNLE ÖLDÜRDUN MISTAFA GALELİ ŞİMDU DE TOPRAK ATAYSİN
Mustafa: asiyem dema dema öyle şeyler şş
Deyip asiyeyi kollarıyla asiyeyi sımsıkı sardı asiye kurtulmaya çalıştıkça daha da sahipleniyordu mustafa ikiside ağlıyordu asiyeye depelenneye devam ediyordu mustafa asiyeyi sakinleştirmeye çalıyordu hem asiyeye hem de bebeğine bir şey olucak diye korkuyordu
Mustafa elini asiyenin karnına koydu diğer koluyla da asiyeyi sımsıkı tutuyordu asiye karnında mustafanın elini hissedince gözlerini kapadı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyordu derin bir nefes çekti ama nefesi ağlamaktan titriyordu sakin bir sesle
Asiye: mustafa nolir benu pirak kizumu pirak
Deyip yavaşça mustafanın kollarından ayrıldı
Mustafa: öl diyeysun öyle mu asiyem
Asiye: mıstafa ben yorildum çok yorildum hani benu canundan çok seviydın hani benu kördüğüm gibi seviydın o kördüğümü sen dahil kimse çözemezdu kenduni birak bir geceluk metresune çözdürdun be mıstafa evet senun çociğuni taşiyrum ama lanet olsun o geceye de bana da sana olan özlemime hasretuma yenuldim allah belami versun kendume kalbime akluma senun gözlerune değen gözlerume yenuldim ben sana yenuldim ama sen benum sevgimi hiç hakketmeymışsun mıstafam be senu öldürürum sanaydim eğer doğruysa ama insan canundan çok sevduğunun canini alamaysun o an kenduminkuni alirdum da senunkini alamazdum sen benum dengemi bozaysun mustafa kendumi sende kaybedeydum ama hata yapmişum benu aldatabilecel bir adamda kaybolmamam lazummiş ben çok yoruldum mustafa daha çok yormada çekul
Evet birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlar ama gözlerini ağlamaktan göremiyorlardı
Mustafa: asiye nolir gitme bırakma benu ben sağa ihanet edemem etmedum de asiyem nolir
Asiye ağlayarak ve karnını tutarak kalkarken acıdan inledi sancı daha da artmıştı mustafa asiyenin acı çektiğini anladığında hemen toparlanup
Mustafa: asiye iyimisun noldi
Asiye ağlamaya devam etti cevap vermiyordu dolabın üstünden anahtarı almaya çalışıyordu ama boyu bile yetmiyordu ve o sinirle ve gelen sancıyla bağırdı
Asiye: AÇ ŞU KAPİYİ DEDUM
Mustafa: asiyem tamam bak sakin ol bebeğe bişi olacak bak dur
Asiye: bişi olmaz senden başka şimdu çekil aç şu kapıyi aç
Mustafa anahtara uzanıp kapıyı açarken asiye sancıdan kıvranıyordu derin nefes alıp veriyordu mustafa asiyenin bu halini görünce içi parçalanıyordu ağlayarak kapıyı açtı göz göre göre izin veriyordu vermese kendini çok hırpalıyordu bebeğe ve sevdiği kadına bir şey olucaktı kapıyı açtığında bütün ev halkı asiyeyle mustafanın yatak odasının önündeydi mustafa onları hiç umursamadı bile asiye tam kapıdan çıkarken bir çığlık koptu asiye yere yığılmış kıvranıyordu sancı bu sefer daha şiddetli giriyordu mustafa asiyeyi öyle görünce hemen yanına eğildi ve telaşla ve korkuyla
Mustafa: asiye hatunum iyi misun tahir bakma öyle koş arabayı çalıştır durma koş
Asiye bu sancıyla kıvranıp daha çok ağlıyordu ne nefes alıp vererek
Asiye: bebeğum şimdi sırasu değul yapma buni bağa ahh!!
Evdeki herkes asiyeyi sakinleştirmeye çalışıyordu mustafa asiyeyi kucaklayıp bir hızla merdivenlerden indirip arabaya bindirdi asiyenin kafasını göğsüne yatırıp ellerini sımsıkı tutup sakinleştirmeye çalışıyordu ama onu kim sakinleştirecekti ?
....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Karadeniz Sevdası
Fiksi PenggemarKaradeniz'in hırçın kızı asiye canından çok sevdiği kanını canını Mustafasını affedememiş geçici olarak osman hocanın evine yerleşmişti balım okula oradan gelip gidiyordu mustafa her gece asiyenin kapısına gelip yalvarıyordu ama asiye kapıya bile çı...