46. bölüm

711 38 10
                                    

       Asiye: mustafa ben hamileyum!
         Mustafa öyle kalmıştı asiyeye boş gözlerle bakıyordur tepki vermiyordu asiye ağlamaya devam ederken mustafa asiyeyle aynı pozisyonda kıpırdamadan duruyordu yaklaşık bir dakika öylece kaldıktan sonra yataktan fırlayıp
      -NEE!   Diye bağırdı ama odada koşturuyordu mutluluktan asiye ise hala yatakta gözleri yaşlı bir şekilde duruyordu mustafa mutluluktan bir yatağa bir yere koşuşturuyordu diğer ev halkı ise aşağıda kahvaltı yapmak için masada yerlerini almışlardı ama herkes yukardan gelen seslerle yerinden irkildi ve noluyo diye birbirlerine bakınıyorlardı
       Mustafa en son asiyenin yanına yatağına atlayıp asiyeye sarılıp öpmeye başladı gözyaşlarını silip karınına da bir öpücük kondurdup yataktan kalktığı gibi asiyeyi kucağına aldı
    Asiye: mustafa ya! Delurdun mi piraksana benu ya
    Mustafa: he delurdum hemde nasul delurdum!!  ALLAHH!!
        Diyip çok hızlı bir şekilde koşarak asiye kucağında merdivenlerden aşağı inmeye başladı hala bağırıyordu asiye mustafa bir şeyler söyleyip ağzını kapamaya çalışsa da nafile mustafayı hiç bir güç durduramazdı bir şey hariç... 
        Aşağı indiklerinde herkes anlamaz gözlerle onlara bakıyorlardı mustafa asiyenin yanağına bir öpücük kondurup
    - BABA OLUYORUM BEEE!!!
        Diye bağrınmaya başladı asiye hala mustafayı durdurmaya çalışıyordu nefes ve saniye biliyorlardı ama mustafayı o halde görünce onlarda çok sevinmişti mustafa asiyeyi kucağından yavaşça indirdiğinde nefes asiyenin yanına gidip karnını okşadı ve asiyeye sımsıkı sarıldı ve kulağına yönelip
    Nefes: ablacım sen en doğru olanı yaptın
      Dedi ve sarılmaya devam etti
        Herkes çok sevinmişti evde uzun zamandır olmayan neşe eve tekrardan uğramıştı mustafa en fatihe sarıldıktan sonra balımı kucağına aldı ve birkaç öpücük koyup gıdıkladıktan sonra asiyenin yanına gidip asiyeye sımsıkı sarıldı ve saçlarına öpücük kondurdu tabi ki asiye de çok mutlu olmuştu dünyada ki en güzel ünvana sahip olucaktı hem de ikinci kez ama son zamanda yaşadığı şeyler pekte normal şeyler değildi asiyede büyük ve derin bir yara açmıştı öylece gülüyordu herkes mutlu bir şekilde tam sofraya oturdular kapı çaldı
    Saniye: hayurdur bu saatte kim gelur ki
    Asiye: bakayum durun
    Nefes: asiye abla sen otur ben bakarım
            Nefes sandelyesinden kalıp sandelyesini tekrardan masaya irip kapıya yöneldi kapıyı açmadan önce "kim o" dedi ve cevap almadı biraz duraksadı ve sonra kapıyo açmasının gerekriğini düşündü evdeki herkes kapıda kimin olduğunu merak ediyordu nefes kapıyı açtığında karşındaki kadının kim olduğunu bilmiyordu ama çok şık giyinmiş bakımlı bir kadındı yaşı da daha çok gençti kadının arkasında siyah lüks bir araba vardı bide dışında arabaya yaslanmış üstünde siyah bir takım elbise olan bir adam vardı muhtemelen şofördü nefes kadını süzdükten sonra
    Nefes: siz kimsiniz
    Ecem: merhana ben ecem mustafa ve asiye hanım içeri de mi?
     Nefes: asiye ablayı ve mustafa abiyi nerden tanıyorsunuz
    Ecem: bir yerden tanışıyorum içeride mi değil mi
         Ecemin pişkin tavrı ve konuşması nefesi sinir etmişti nefes tam eceme cevap verecekken içeridem bir ses yükseldi
     Asiye: nefes guzum kimmuş
     Nefes: ecem diye biri sizi görmek istiyormuş
           Ecem asiyenin içeride olduğunu anlamış olmalı ki içeri yürümeye başladı mustafayla asiye ecemi karşılarında görünce şok olmuştu asiyenin beti benzi atmıştı evde mustafa ve asiyeden başka hiç kimse ecemi tanımıyordu asiye oturduğu yerden şokla kalkarken başı döndü ve sarsıldı mustafa hemen asiyeye destek verdi ama asiye mustafayı itti mustafa karşısındaki kadına baktı ilk baş asiyeyle ilgilenip daha sonra bağırarak ecemin üstüne yürümeye başladı ecemin yakasını tuttu ve
   Mustafa: senu öldürmek istiyrım biliymısın
         Evdeki herkes şaşkınlıkla olanları kavramaya çalışıyordu tahir mustafayı sakinleştirmek için ecemi elinden aldı ve duvara yasladı
    Tahir: abi noldi sakin ol
     Ecem: mustafa ben seninle şuam muhattab olmaya gelmedim biz seninle hep muhattab oluyoruz dimi?
         Ecem bu sözün üstüne bir gülücük attı
    Mustafa: asiyem yalan söylüyor inanma
           Asiye ecemi duyduğunda sanki başından aşağı kaynar sular dökülmüştü elini karnına koyup sandalyesine geri oturdu kendine hakim olamıyordu hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı tahir mustafayı omzundan tutuyordu mustafa tahiri ittirip asiyenin yanına diz çöktü asiyenin ellerini tuttu ama asiye izin vermedi ittirdi asiye ağlamaktan konuşamıyordu mustafa ellerini ittirmesi üzerine asiye sımsıkı sarılmaya başladı oda ağlıyordu büyük bir iftiranın altında kalmıştı asiye mustafayı ittirmeye başladı mustafaya gücü yetmiyordu ama son da bütün gücünü toplayıp mustafayı ittirdi ve evden hızlıca montununda almadan çıktı mustafa diz üstü öylece duruyordu ama hıçkıra hıçkıra ağlıyordu ecem de asiyenin arkasından gitti ve kolumdan tutup kendine çevirdi asiye ağlamaktan hiç bir şey yapamıyordu ecemi ittirdi ve
  - NEDEN YA NEDEN!! 
         Diye bağırdı
   Ecem :asiye hanım sakin olun sizinle konuşmam gerekiyor  
  Asiye:ne konuşacasun nasul şey ettuğuni mi anlatacasun senu yolmadan git şurdan
Ecem: asiye hanım sizinle düzgün bir şekilde konuşmak istiyorum buna izin verin  sadece on dakika  
   Asiye: on dakika oda ne anlatacaksun merak ediyrım
          Serendere oturup konuşmaya başladı konağın içerisinde sadece mustafanın hıçkırıkları duyuluyordu tahir mustafanın yanına diz çöktü ve mustafayı sarstı
   Tahir: abi kendune gel
        Mustafa cevap vermiyordu öylece ağlıyordu
    Murat : abi kim bu kadun
        Mustafa hala cevap vermiyordu
    Fatih: abi yengemin peşinden gitmeyecek misun gitsene
          Mustafa cevap vermiyordu kimseye bir süre olduğu yerde kalıp ağlamaya devam etti daha sonraysa kalktı ve lavaboya girdi aynanın karşısına geçti ve yumruğunu sıkıp daha fazla ağlamamak için yumruğunu ısırmaya başladı ve sinirini alamayıp aynaya yumruk attı ayna paramparça olmuştu elini cam kırıkları kesmişti hemen lavabodan çıktı mustafa tam evden çıkacakken  tahir mustafanın önüne geçti ve
    Tahir: abi kendune gel ve mantıklı düşünmeye çaluş şu elini sar sonra benda geliyrım sen de da hayde
    Mustafa:(dişlerini çok sıkıyprdu ve dişlerinin arasından konuştu) tahir kenara çekil
        Tahir mustafanın bu sözüne daha da çok kapıya yöneldi
    Mustafa: tahir çekil kenara dedum elumden bir kaza çikacık
   Tahir: çekilmıyrım
        Mustafa çok sinirlenmişti ve tahire bir yumruk geçirip kenara itti ve kapıyı açtı ...
  
          Maalesef ki finale çok az kaldı :(
   

Bir Karadeniz SevdasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin