5. BÖLÜM

16.7K 673 200
                                    

Multimedya: üç kötü karakter aynı karede 😄 kenan, Jale ve Seren

Keyifli okumlar

Yüzüne konan öpücüklerle huylanarak gözlerini açtı. Bulanık gördüğü için bir kaç kez gözlerini kırptı. Sonunda gözlerine netlik kazandırdığında karşısında halasını gördü.
Gözüne gelen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp şefkatli sesiyle,

"Yüzünü yıka da sofraya gel, akşam yemeğine seni bekliyoruz"
Deyip bakışlarını açık pencereye çevirdi. Hava karanlığa bürünmüştü. Ne çabuk geçmişti zaman. Uyurken hiç hissetmemişti. Bir kaç saniye konuşmadan eliyle yüzünü sıvazladı. Bedeninin üzerinde tır geçmiş gibi hissediyordu. Bu saatlerde uyumak ona kesinlikle iyi gelmiyordu.

Sonunda halasını daha fazla bekletmemek için kafasını kaldırıp,
"Birazdan geliyorum hala"
Dedi.
Halası kafasını sallayıp odadan çıktığında o da yataktan kalktı.
Dağılan giysisini düzeltip odadan çıktı. İçerden çocukların sesleri geliyordu. Sık sık halasını ziyarete geldiği için neyin ne tarafta olduğunu biliyordu.

Sessizce lavaboya girdiğinde yüzünü yıkayıp saçlarını topladı. Havluyla yüzünü kurulayıp çıktı. Oturma odasına girdiğinde halası, eniştesi, çocukları Ömer ve Biricik masadalardı. Henüz onu farketmemişlerdi. Çocuklar kendi aralarında tatlı tatlı atışırken anne babaları onları kahkahalarla izliyorlardı.

Nazenin'in içi bir kez daha ezildi. Ne olurdu ki onunda böyle bir ailesi olsa?
O görkemli yalıda değil de, küçük sıcacık bir evde büyüseydi keşke. Para, mal, mülk umrunda değildi. Bunların hiç birisi saf sevginin yerini tutamıyordu.
Bir an kendini fazlalıkmış gibi hissetti. Yanakları utançla kızardı. Kim bilir onun hakkında ne düşüneceklerdi.
Hemen buradan kaçıp gitmek istedi. Hiç kimsenin bilmeyeceği, görmeyeceği yere sığınmayı diledi.

"Nazenin, niye bekliyorsun orada"
Halasının sesiyle kendine geldiğinde ayakları hala harekete geçmemişti.
"Gelsene hadi"
Dedi eniştesi naif sesiyle.
Sonunda çekinerek masaya oturduğunda halası tabağına yemekleri servis etmeye başladı.

O sırada Biricik bıcır bıcır sesiyle,
"Hoşgeldin Nazenin abla. Gelmene çok sevindim, ne zamandır uğramıyordun"
Dedi.
Sıcacık sesi içini ısıtırken kendini tutmayıp yanağına öpücük kondurdu.
"Hoşbulduk güzelim"
dedi tebessümle.
Onu görünce bu günkü morali birazda olsun yerine geldi. Şimdiden pozitif enerjisini ona yaymaya başlamıştı.
Ömer'de yarım gülüşüyle,
"Hoşgeldin Nazenin"
Dediğinde Biricik sinirle konuştu,
"Abla de!"
Hemen annesine dönüp ikiz kardeşini şikayet etti.
"Bak görüyor musun anne? Kendisinden kaç yaş büyük kıza nasıl hitap ediyo..."
Bilmiş bir edayla konuşurken Ömer sözünü kesti.
"Sana ne kızım kime nasıl hitap edeceğimden? Hem aramızda sadece sekiz yaş var" dediğinde Nazenin kendini tutamayarak bu tatlı hallerine güldü.

"Susun bakayım! Yemeğinizi yiyin hadi"
Halasının azarıyla ikisi de sessizliğe bürünüp yemeklerine döndüler. O da önündeki mis gibi kokan çorbadan bir kaşık aldı.
Tadı enfesti...
Halası kesinlikle mükemmel yemekler yapıyordu.
"Eline sağlık halacığım, çok güzel olmuş yemekler."
Dediğinde o da sıcacık gülümsemesiyle,
"Afiyet olsun tatlım"
Dedi.
Sonunda herkes doyup masadan kalktıklarında, Nazenin bulaşıkları toplayıp mutfağa taşıdı.
Halasının ikazlarına aldırmadan bulaşıkları yıkadı. O sırada halası masayı silip, çayı demledi.

Nazenin, kaygılıydı. Bir anda gelip yerleşmişti evlerine. Ya ondan rahatsızlarsa?
Belki de eniştesi istemiyordur onu ama halası için katlanıyordur. Bu düşüncelerle yüzü düştü bir anda. Bunu farkeden halası,
"Ne oldu? Neden yüzün düştü, Nazenin?"
Diye sordu kaygıyla.
Nasıl başlasa bilemiyordu. Başka zaman herşeyini anlattığı halasına şimdi içindekileri söylemeye çekiniyordu.

YARALI MELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin