Multimedya: Nazenin
Keyifli okumalar
Nazenin, sabah erken saatlerde kalkıp terziye gitmek için hazırlandı. Daha sonra uyuyan Biricik ve Ömer'i uyandırıp okul için hazırladı. Halası da mutfakta kahvaltı hazırlıyordu.
"Off sabah sabah kalkmaktan nefret ediyorum!"
Diyerek sızlanan Ömer'i, Biricik kafasını sallayarak onayladı. Belki de ilk kez bir şey için ona katılıyordu.
"Haklısın. Şu okul denen illeti kim buldu ki?!"
Diyerek hayıflandı.Bu hallerine istemsizce güldü. Öyle tatlı görünüyorlardı ki.
"Mızmızlanma bakayım! Hadi gel saçını öreyim."
Biricik'in açtığı saçlarını ıslatıp nazikçe taradı. Daha sonra bozulmaması için sıkıca örüp tokaladı.
Küçük kız aynanın karşısına geçip beğeniyle kendini izledi.
"Çok güzel olmuş! Teşekkür ederim abla"
Dediğinde Nazenin yanağını öptü.
"Rica ederim, Biricik hanım"
Biricik hemen odadan çıktığında kendisi de saçını ikiye ayırıp taradı. Daha sonra sıkı bir at kuyruğu yaptı.Hep beraber yapılan güzel bir kahvaltının ardından Ahmet eniştesi işe gitmişti.
"Hadi çocuklar! Servisiniz aşağıda bekliyor" diyen halası bir yandan da sofrayı topluyordu.
Hızlıca ayakkabılarını giyen çocukları Nazenin uğurladı. Daha sonra yemek bulaşıklarını makinaya dizip odaya geçti. İnce hırkasını giyip çantasını omzuna astı.
Bugün o terziye gidecekti. İşe alınmayı umuyordu. Aksi takdirde boş boş evde oturmanın verdiği sıkıntıyla patlayacaktı. Ayrıca kimseye daha fazla yük olmak istemiyordu. Halası bu konuya ne kadar sıcak bakmasa da çalışmalıydı artık.
Halası ortalıkta görünmüyordu.
"Hala!"
Diye seslendi ama ses alamadı. Bunun üzerine ilk önce onun odasına girdi."Tamam abla, ben sana sana haber veririm"
"Hadi görüşürüz."Telefonu kapatan kadının Nazenin'i görünceki surat ifadesi işkillendiriciydi.
"Kiminle konuşuyordun?"
Bir kaç saniye cevap vermeden ona baktı. Bakışları garipti ve genç kız emindi ki bu bakışların altında bilmediği şeyler vardı."Hiç, Ayşe ablayla konuşuyordum."
"Ne diyor?"
"Hiç öylesine bize gelin, kahve içelim diyor."
Biraz duraksadıktan sonra "Gelmek ister misin benimle?"diye sordu.
"Ben gelmeyeyim,işim var."
"Ne işi?"diye sordu Esma hanım.
Yalnız başına fazla dışarı çıkmasını istemiyordu.
Yeğenine musallat olan adamın ona zarar vermesinden korkuyordu."Dedim ya sana dün. iş ilanı asan terziye gideceğim."dedi heyecanla. içi kıpır kıpırdı.
İşe kabul edilmeyi çok istiyordu. Halasının aksine.
Ona bakılırsa iş konusunda onun kadar istekli değildi ama olsun.
O da bir gün hak verecektir ona."Hiç vazgeçmeyeceksin değil mi? Küçükken de böyleydin sen. Uysal ama inatçı bir çocuk."
Nazenin onun bu sitemini gülerek dinliyordu. Halasının yanağını sıkıp, öptükten sonra "kızma bakayım sen. Yanağın yine kızardı. Neyse ben gidiyorum. Erken dönerim."dedikten sonra ayakkabılarını giyip evden çıktı. Halası ise arkasından tebessümle bakıyordu ona. Allah'tan tek dileği kızı kadar sevdiği bahtsız yeğeninin hep böyle mutlu olmasıydı. Hiç kimsenin onu üzmesini istemiyordu. Zira onu kimse üzecek olursa ilk kendisini bulurdu karşısında.***********
Biraz yürüdükten sonra terzi dükkanının karşısına gelen Nazenin'in kalbi pır pır atıyordu. Bir kaç saniye duraksadıktan sonra kapıyı açıp içeri girdi. Kulağına gelen makine sesiyle gözleri dikiş diken kadını buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARALI MELEK
RomanceSonu gelmez aşağılamalar, dayaklar, babası bildiği adamın bitmek tükenmek bilmeyen kiniyle büyüdü. Onun ne haddineydi ki? Şımartılmak, mutlu olmak Yasak meyveydi o Yasak aşkın meyvesiydi Nazenin Öz babasının evinde hizmetçiydi Tıpkı annesi gibi Esma...