6. BÖLÜM

16.2K 674 179
                                    


Multimedya: bilin bakalım kim😄
Esma

İyi okumalar


"Çok korkuyorum hala. Ya size zarar verirse"
Hıçkırıklarının verdiği kadarıyla konuşurken saçlarında onun elini hissetti. Usulca okşayıp anlına bir öpücük kondurdu.

"Konuşma öyle. Sakin ol ve ne yapacağımızı düşünelim" dedi.
Sesi tuhaf bir şekilde ılımlıydı. Bu durumda nasıl bu kadar sakin kalabiliyordu?
Yay gibi kaşları çatılıp kavisli bir hal aldı. Öfkelenmişti!

"Şu durumda sakin olup bir çıkış yolu düşünmemiz gerek. Panik yapıp herşeyi elimize yüzümüze bulaştırmayı mı istiyorsun, Nazenin?" Haklıydı. Her zaman ki gibi yine haklıydı. Dirseklerini dizlerine yaslayıp, elleriyle yüzünü kapattı. Ne yapacağını bilmiyordu. Bu sefer ters köşeye sıkıştırılmıştı. Çıkmazda gibiydi. Hassas noktasından vurup onu kendine mecbur bırakacaktı.

"Haklısın ama sakin olamıyorum. Bu adam beni saplantı haline getirmiş. Biliyor musun? Öz babam da beni ona satmış! Bir ihale için hemde"

Gözyaşları tekrar akarken silme gereği bile duymadı. Bu hayatta gözyaşlarını silmekten bile yoruldu.

"Bir ihale kadar değerim yokmuş yanında"
Deyip tekrar hıçkırıklara boğuldu. Esma hanım ona sarılıp sakinleştirmeye çalıştı.

"Şş ağlama canım. Senin onların sevgisine ihtiyacın yok. Değerin olsa ne olurdu ki? Bak bana. Ailemin gözbebeğiyken sırf sevdiğim adamla evlendiğim için hayatlarından sildiler beni. Ben varım yanında. Senin değerin benim yanımda dünyalar kadar" onunda gözleri dolmuştu. Geçmişi düşünmek onu üzmüştü anlaşılan.

Nazenin ona sarılıp yanağını öptü. Daha sonra burnunu çekip,
"Biliyorum halacığım. Sende benim için çok değerlisin. Ama bu işin nasıl çözümü olabilir ki? Yani... tek çözüm benim buradan gitm-"

"Nazenin!"
Kızgın sesiyle  yerinden sıçradı.
"Sana kaç kere söylemem lazım. Sen bize yük değilsin. Tek bir sorunda gitmene izin vermem. Hem biz bunun da üstesinden geliriz evelallah." Dediğinde yerine sindi. Kısık sesiyle,
"Ne yapacağız ki" dedi.

"Sen bana bırak, ben bir yolunu bulurum."
Dedi.
Bu kadar emin konuştuğuna göre bir bildiği vardır diye düşündü. Aksi taktirde bu kadar kendinden emin olamazdı. Kabullenmişlikle kafasını salladı. Ona güveniyordu. Elbet bir yolunu bulacaktı o, biliyordu.
"Tamam, sen nasıl diyorsan öyle olsun" dedi.

"Ha şöyle! Sen içini ferah tut ve bana güven. Tek istediğim bu senden."
Yine kafasıyla onayladı onu.
Gözlerindeki hüzün hala gitmiş değildi ama. İçindeki sıkıntı onu boğacakmış gibiydi.

Odanın dışından Biricik'in onu çağırmasını duyunca hemen ayağa kalktı.
"hadi toparla kendini. Aşağı mahalledeki Ayşe abla bizi oturmaya çağırdı. Hazırlan sen, birazdan çıkarız. Senin için de iyi olur. Hep evde oturmaktan sıkılmışsındır." Deyip çıktı odadan.

Odada yalnız kalınca ağır hareketlerle ayağa kalktı. Bir yere gitmeyi hiç istemiyordu. Ne tadı kalmıştı ne de huzuru. Dün geceden sonra diken üstünde olacağı kesindi. Eli kolu bağlanmıştı. Ne yapsa kurtulamıyordu onlardan. Geçmişi peşini bırakmak bilmiyordu. 

Halasını bekletmemek için Biricik'in dolabını açtı. Kıyafetleri az olduğu için dolabında fazlalık yapmamıştı. Çıkardığı çiçekli, dizinin biraz altında biten elbisesini giydi üstüne. Saçını sıkı bir topuz yapıp aynaya baktı. Burada kaldığı kısa bir sürede kilo almıştı. Bu değişiklik yakışmıştı ona. En azından çökmüş yanakları tekrar dolmuştu.

YARALI MELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin