14. BÖLÜM

11.5K 627 107
                                    





Keyifli okumalar

Özlem acı verir insana, tıpkı Nazenin'e verdiği gibi.
Ne kadar huzur içinde olsada insan hep bir sızı olarak kalır yürekte.

Bir kez daha gözleri buğulandı Nazenin'in.
O günden bu yana  bir ay geçmişti ve Nazenin hayatında hiç olmadığı kadar mutlu ve huzurluydu.
Hayatındaki boşlukları kısa bir zaman diliminde tanımadığı insanların sıcaklığı doldurmuştu.
Bazen daha önce hiç tanımadığı insanlara bu kadar çabuk ısınmasına şaşırıyordu.
Onlara karşı artık eski çekincesi kalmamıştı. Leyla teyzesi ve Sedat amcasının üçüncü kızları olmuştu adeta.

Fakat hayatına giren bu değerli insanlarla ne kadar mutlu olsa da eksikti bir tarafı.
İkinci annesi, halasını ölesiye özlüyordu.
Onu öylece bırakmanın verdiği vicdan azabıyla kıvranıyordu.
Ona gidip hasret gidermek istese de yapamazdı. Tarık'ın dediği gibi daha vakti değildi.
Her ne kadar şimdilik Engin'den kurtulsada hala peşini bırakmış değildi. Tarık ve Behzat her an peşinde olduğunu düşündükleri için Nazenin'in burnunun ucunu bile evden çıkarmasına izin vermiyorlardı.

Bu duruma Nazenin anlayış gösteriyordu. Bütün bunlar onun iyiliği içindi ve şımarıklık yaparak onun düşünen insanları zor durumda bırakmak istemiyordu.
Zaten onlara karşı yeterince mahcup hissediyordu kendini.

Aniden kapının açılmasıyla girdiği düşünce girdabından çıktı.

"Ohoo, sen hala uyuyor musun kızım"
Diyerek yanına gelen Tutku'ya aval aval bakınıyordu.

Tutku onun bu haline yalandan göz devirip,
"Saatin kaç olduğunun farkında mısın? Saat tam iki olmuş, iki!
Kalk bakalım sırtındaki yaralara bakalım."
Nazenin onun bu neşeli ve yerinde durmayan haline alışmıştı artık. Hatta hoşuna bile gidiyordu. Onu durgun ruh halini birazda olsun renklendiriyordu. Onu ve ailesini çok seviyordu. Çok şey borçluydu bu güzel aileye.

Tutkuya sırtını çevirip üzerindeki bluzu yukarı sıyırdı.

Tutku eline aldığı merhemi dikkatlice sararan morluklara sürmeye başladı.
"Yaraların tek tek iyileşiyor canım."
Dedi gülümseyerek.
O an Nazenin'in gözlerinden bir hüzün dalgası geçti.
Sesine yansıyan bu hüzünle konuştu.
"Vücudumdaki yaralar geçiyor ama ruhumdakiler de geçer mi Tutku?
Tıpkı bu yaralar gibi silinir mi hafızamdaki gazap dolu sahneler?"
Boğasına oturan yumruyla yutkunamadı.
Sağ gözünden akan yaşa diğer gözü de eşlik etti.

Tutku'nun merhem süren eli hareketsiz kaldı o an.
Duyduklarının ağırlığı altında ezilmişti adeta.
Üzüntüyle baktı kıza. Derin bir nefes alıp,
"Geçecek, her şey geçecek. Bundan sonraki günlerin hep güzel olacak."
Dedi.
Ona arkadan sarılıp omzunu öptü.

"Üzülüpte daha fazla yıpratma kendini."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
YARALI MELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin