1.BÖLÜM

24.5K 862 507
                                    

Multimedya: Selda bağcan- Ağlama Anne
(Dinlemenizi tavsiye ederim)



İyi okumalar

GEÇMİŞ

Sızım sızım sızlayan kollarıyla alnındaki terleri, karnındaki hafif sancıya aldırmadan, derin bir nefes alarak sildi.
Elindeki bezi tekrar rengi koyulaşmış su ile dolu kovaya batırıp, cılız elleriyle sularını sıkıp yerleri silmeye devam etti.

Hasret, karnındaki bebeğinin hareketlerini hissedebiliyordu, bu o kadar güzel bir duyguydu ki...

Onun için her şeyi yapardı, o hele bir doğsun. Sayılı günler kaldı artık gelmesine.
Çok yorulmuştu ama Güçlü olmalıydı. Şu hayatında tek sahip olduğu şey,
bebeği varken nasıl güçlü olmaz ki?

Onun varlığını Kenan öğrense ne mutlu olurdu.

KENAN...
Hayatını cehenneme çevirirken, aynı zamanda en güzel şeyi hediye eden adam.

Bütün bu olanlar ona olan sevdasından değil miydi?

Ona olan sevdası onu yakıp kül etmişken Kenan'ın armağanıyla küllerinden doğdu. Bebeği olmasa duramazdı ki burada.

Jale hanımın emirlerinden bıktı usandı artık.
Dokuz aylık hamile bir kadına, tahmin bile edilemiyecek kadar ağır işler yaptırılması reva mıydı?

Kendi için değil sadece bebeği için korkuyordu.
Ya ona birşey olursa?

Böyle yaparak intikam alıyordu Jale hanım. Ama bebeği doğduktan hemen sonra gidecekti buradan. Böylece her iki tarafta kurtulmuş olacaktı. Daha önceden bir çok kez gitmeyi denedi ama Kenan onu tuttuğu gibi tekrar bu eve getirdi.

Kenan yurt dışına çıktıktan sonra hamile olduğunu öğrenmişti. Bebeği gitmesi için büyük engeldi. Hamile haliyle kim onu işe alır?
Birikmiş parası da yoktu. Buradan giderse o da, bebeği de sefil olurdu bu koca İstanbulda. Bu yüzden Kenan gelmeden doğumunu yapıp, gitmeyi temenni etmekten başka çaresi yoktu. O zamana kadarda aylığını da alırdı. En azından biraz idare ederdi onu. Bebeği için de her şeyi halletmişti, zaten eşyasını özenerek kendi elleriyle hazırlmıştı.
Kendi ördüğü elbiseleri giyecekti yavrusu.

Düşüncelere o kadar dalmıştı ki, Jale hanımın topuklu ayakkabılarının, granit zemine çarpması eşiliğinde geldiğini bile görmemişti.

Saç diplerinde hissettiği acıyla kısa bir çığlık peydah oldu, sessizlikten kırılan misafir odasında.
Koruma iç güdüsüyle ellerini hızla karnına sardı.
Saçını avuçları arasında hiç acımadan çekiştiren kişiye kafasını kaldırıp baktığında onun Jale hanım olduğunu gördü.

Mavi gözleri nefretle kararmıştı. Hele o donuk bakışları yok muydu? Bu yüzden oldum olası korkardı ondan.

Sakin ama tehlike barındıran sesiyle konuştuğunda, Hasret'in kalbinin ritmi korkuyla artmıştı.

"Kenan bugün geliyor"

Bal rengi gözleri hissettiği korkuyla hemen dolarken titreyen sesiyle konuştu,

"Şimdi ne olacak?"

Saçını serbest bırakıp, onu ittirirken zorlukla dengede durmayı başardı.

YARALI MELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin