15. BÖLÜM

11.6K 563 123
                                    




hilalmiya  adlı bir Ziyagil'e ithafen❤️


İyi Okumalar

Nazenin geniş koltuğa sinmiş keyifle sohbet eden aileyi izliyordu. Onların birbirlerine sıkı sıkıya bağlılıkları ve saygıları içini ısıtırken bir yandan da kalbi burkuluyordu. Karşısında gördüğü ne güzel bir aileydi. Tıpkı hayalindeki gibi. Keşke böyle bir aileye sahip olabilseydi.
Hayatı keşkelerle doluydu ve bugün bir keşke daha eklenmişti. Acaba bir gün iyiki diyecek miydi?
Hayat bir gün onunda yüzüne gülecek miydi?
Olurdu belki...

Yüzünde istemsizce bir gülümseme oluşurken gözlerini kapattı.
Umutluydu...

Bir gün onunda güzel hayatı ve bir ailesi olacaktı. İnanıyordu.
Onu sevecek kibar bir erkek girecekti hayatına ve onunla evlenecekti. Sonra küçücük, tatlı çocukları olacaktı. Sevgisini hiç bir zaman esirgemeden onlara gösterecekti ve eşi de her zaman arkasında duracaktı. Babası gibi öfkeli olmayacaktı. Her zaman sevecek, iyi davranacaktı ona.
Evet, evet!
Öyle olacağına inanıyordu. Yelkenleri suya indirmek yoktu artık onun için.

"Pişt! Uyudun mu?"

Tutkunun sesiyle irkilerek düşüncelerinde sıyrılırken gözlerini açtı.
Tutku ona gülerek bakıyordu.
Nazenin ilk önce afallayarak baksada kendini toparladı. Kafasını iki sallayıp,
"Yok, sadece daldım biraz."
Dedi.

"Tatlım uykun geldiyse uyu istersen."
Diye araya girdi Leyla teyzesi.
Onun bu sesine yansıttığı şefkatiyle tebessüm etti.
"Yok Leyla teyze uykum gelmedi sadece dalmıştım."
Diye karşılık verdi.

Birden herkesin bakışı ona dönünce utandı. Rahatsızca yerinde kımıldandı.

Tutku kulağına eğilip mucip sesiyle konuştu,
"Kimi düşünüyorsun da böyle uzun uzun dalıyorsun bakalım?"

Nazenin duyduklarıyla gözlerini devirip ona sinirle baktı.
Ne ima etmeye çalışıyordu yine bu kız?
"Sen niye benimle uğraşıyorsun Tutku? Bak valla elimde kalacaksın bir gün.
Hem Behzat'ı da düşünmüyorum ben bir kere!"
Dedi burnunu dikleştirerek. Tabiki kulağına söylemişti. O kadar insanın içinde böyle konuşacak kadar cesareti yoktu.

Tutku bir kaç saniye ağzı açık ona bakıp kahkaha attı. Herkes sohpete daldığı için bu kahkahasını kimse duymamıştı.

"Kızım sana Behzat abiyi sordum mu ben?
Eh, aklında kalmış ki durduk yere adını dillendiriyorsun. Yavaş yavaş elden gidiyorsun şekerim."
Deyip göz kırptı.
Tam ağzını açıp itiraz edecekken çalan kapıyla sustu.
Tutku yine kurnazca gülümseyip,
"Ah! Behzat abim geldi kesin. İyi insan da lafın üstene gelir."
Dedi.
Daha sonra ayağa kalkıp kapıya koştu. Nazenin'i darmadağın duygularla baş başa bırakarak.

Sahi neden birden onu zikretmişti ki?
Kaşlarını çatıp zincirleri kopmak üzere olan düşünce yığını kafasında def etti.
Aklına getirmesi bile hataydı.
O ve Behzat...
Kafasına vurmak istedi.
Behzat'mış!
Nereden geldi bu samimiyet? Üstelik bir kelime bile konuşmamışken. İyice arsızlaşmıştı. Hepsi Tutku yüzünden!

Kafasını kaldırdığında gördü Behzat'ı.
Gözlerini çekmek istedi fakat sanki gizli bir güç buna engel oluyordu. Bir türlü gözlerini ayırmıyordu gözlerinden.
Sahi o neden kendisine bakıyordu?
Ne güzel bakıyordu...

Bakışları çok farklıydı. Temizdi, sevgi doluydu ve...ve güzeldi.
Engin gibi değildi, bambaşkaydı.
O an bu adamın bakışıyla ilk kez kendini değerli hissetmişti.

YARALI MELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin