9. BÖLÜM

13.3K 621 190
                                    

Şarkıyı çok tavsiye ediyorum. Dinleyerek okuyun bölümü lütfen.


Zevkli okumalar

Nazenin, sabahın erken saatinde uyanıp güzelce hazırlanmıştı. Yüzüne hafif bir makyaj yaptıktan sonra çantasını da alıp odadan çıkmıştı.

İki gün önce geçirdiği rahatsızlığa rağmen şu an oldukça dinç hissediyordu kendini.
Kapının önüne ses çıkarmadan geldi. Daha çok erken olduğu için evdekiler uyuyorlardı. Ayakkabısını giyip evden çıktı. Halasına dünden haber vermişti işe gideceğini.

Mahallenin yokuşlu sokağında yürürken yüzüne vuran güneş ışığı onu rahatsız etmiyordu. Aksine hoşuna gidiyordu. Hayatının aydınlanması gibi karanlığı aydınlatıyordu güneş. Derin bir nefes aldı.
Çok mutlu, huzurlu ve umutluydu.

Keşke hep böyle olsa. Kötülüklerden arınıp kendi geleceğini kendi çizse.
Evet, yapabilirdi belkide. Önünde bir engel yok. Sayılırdı.
Aklına gelen Engin'le yüzünü buruşturdu. O adamı düşünmek bile midesini bulandırıyordu.

O mesajdan sonra onu rahatsız etmemişti. Bu garibine gitse de sevindiriyordu onu. Belki de hevesi bitip peşini bırakmaya karar vermiştir diye düşündü. Düşündükçe de umutlanıyordu.

O, düşünceler içerisindeyken dükkanın önüne gelmişti bile. Kapıyı açıp içeri girdiğinde Seher hanım askıya çantasıyla montunu asıyordu. "Günaydın" dedi Nazenin.

Sesini duyup arkasını dönen kadın onu görünce gülümseyip,

"Günaydın canım"
"Tam zamanında geldin. Bende yeni geldim daha. Gelirken de fırından poğaça ve simit aldım. Birlikte yeriz dedim."

Kadına bakıp,
"Siz sadece kendinize alsaydınız keşke. Ben fazla aç değilim."
Dediği doğru sayılmazdı. Biraz mahçup olduğu için öyle demişti.

"Aa, olur mu öyle şey? Gel otur bakayım!"
Dedi hafif azarlarcasına. Nazenin mecburen kadının dediğini yapıp oturdu ve birlikte çay eşliğinde yemeklerini yediler. Kadın ara sıra sorular sorarken genç kız tereddüt etmeden cevaplıyordu.

"Halanın yanında kaldığına göre ailen şehir dışında galiba"

O anda Nazenin'in yediği poğaça boğazında düğümlendi sanki. Gözleri buğulanırken çenesi titredi. Hayatta en çok korktuğu soruyu sormuştu kadın.
Sahi ailesi neredeydi?
Olmayan ailesi...

Halini gören kadın değinmemesi gereken konuya değindiğini anladı. Anlayışla gülümseyip, dostane bir tavırla koluna dokundu.

"Boşver kapatalım konuyu"

Yemek bitene kadar konuşmadılar.
Daha sonra Seher hanım ona görevlerini anlatıp işe girişmişlerdi. Dikiş dikmeyi az çok biliyordu. Ama makineyle daha önce denememişti. Bunun üzerine kadın sorun etmeden bir öğretmen edasıyla öğretmişti dikmeyi. Tabi biraz zaman almıştı ama olsundu.
Bu iş Nazenin'in şimdiden çok hoşuna gitmişti. Kadının verdiklerini hevesle dikiyordu artık.
Sabahtan kalan durgunlukta üzerinden geçmişti bile.

Tül perdenin kapattığı cama bakınca güneşin batmak üzere olduğunu gördü. İş yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı.
O sırada epey müşteri de gelmişti. Seher hanımın dediğine göre mahallenin tek terzisi olduğu için müşterisi çoktu.
Bu yüzden hiç boş durmuyorlardı. Seher hanım kendi tasarladığı elbiseyle ilgilenirken kendisi gelen sökükleri dikiyordu. Eli çok çabuk alışmıştı.
Tam o sorada kapı açıldı ve içeriye Ayşe teyzesi girdi. Kucağında da Yağız vardı.

YARALI MELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin