"Sen açtırmadın mı bu filmi? Yüzünden düşen niye bin parça?"
Daldığım yerden gözlerimi alarak anneme doğru döndüm. Örtünün altına girmiş, yatağının diğer ucuna kıvrılmıştı. Ben ise diğer yanda, sırtımı yatağın başlığına dayamış ve kollarımı göğsümde kavuşturmuştum.
İşten geldiğinden beri onunlaydım. Kendini yalnız hissettiğini biliyordum. Eminim ki benim gibi bir oğlu olması da ona yardımcı olmuyordu.
"Uykum geldi."
"Seni kaç senedir tanıdığımı biliyorsun, değil mi?" diye sordu, örtüyü kaldırıp bağdaş kurarak. "Doğduğundan beri. Yalan söylediğini anlayabiliyorum."
Dudaklarımı büktüm. "Bu adil değil."
"Babanın yanına gitmek mi istiyorsun?" dedi birden. Gözleri ağlayacakmış gibi bakıyordu. Çok fazla duygusaldı, kırılgandı ve onu burada bıraktığım için pişman olmama sebep oluyordu. Fakat yorulmuştum. Gerçekten. Kapatıcılarını çalmaktan, kayboldu ayağına onu kandırmaktan. Biliyordum ki dayak yediğimi öğrenirse perişan olurdu. O, kötü laflar yüzünden gittiğimi sanıyordu.
"Yorgunum sadece."
"Arkadaşınla mı küstünüz?" Kaşlarım kalktı. "Baran'la yani?"
"Haa." diye bir ses çıktı dudaklarımdan. "Yok."
"Bulut." Elimi tuttu. "Baran'ı daha önce hiç duymadım. Bana senelerdir arkadaş olduğunuzu söylemesine rağmen. Benden neden gizledin? Sevgili miydiniz?"
Aldığım nefes ciğerlerimde bir patlama yarattığında öksürmeye başladım. Sakinleşmem kısa sürdü, sorusunu cevapladım: "Hayır. O benim gibi biri değil. Sadece arkadaş... Arkadaşım."
"Bu saatte arkadaşınla eğlenmek varken neden uyumak üzere olan annenin yanındasın o zaman?"
Elimi geri çekerek iki elimin de işaret parmaklarıyla 'işte bu' hareketini yaptım. Yavaşça yataktan ayrıldım, geri geri yürüdüm kapıya doğru. "Ben de tam şimdi gidiyordum."
Çıkmadan hemen önce güldüğünü ve televizyonu kapadığımı duydum.
Pekala, zaten Baran'ın olayını çözmeden İstanbul'dan ayrılmak istemiyordum.
Kulübe ulaştığımda arabadan inmeden Baran'a mesaj attım.
Bulut Çelik: Neredesin [01.09]
Cevap beklerken müzik açtım.
Bulut Çelik: Neyse amk ayağım var çok şükür bir yolunu bulurum ben [01.20]
Müziği kapatarak aşağı indim. Bu gece inanılmaz bir şekilde soğuk olduğundan tişörtümün üzerine ceket de giymiştim. Eskisi gibi yakalarını kaldırıp geceye gizlenmek iyi hissettirmişti.
Direkt kapıdaki adamlardan birine doğru ilerleyerek Baran Kaya'nın arkadaşı olduğumu söyledim. İlk önce izin vermeyeceklerdi sonrasında ise geçen beni içeri alan adam sayesinde kapıyı açmışlardı fakat gireceğim sırada kolunu önüme koydu.
"Giriyor muyum girmiyor muyum?" diye homurdandım.
"Arkadaşın içeride değil, haberin olsun." Kaşlarımı kaldırdım fakat umursamazca omuz silkerek bir adım atmaya kalkıştım. "Uğur ve üç kişiyle birlikte sokak arasına girdiklerini gördüm."