Göz kapaklarım aydınlığı tamamen hissettiğinde bilincim açıldı. Kolumda hissettiğim dokunuş aşağı inip yukarı çıkıyordu, nazikti ve yumuşaktı. Vücudumun sağ kısmı yatağı hissediyordu ama sırtım başka bir bedene yaslıydı.
Kolumu kaldırarak gözlerimi ovuşturdum, doğruldum ve gerindim. Ardından da başımı Baran'dan yana çevirdim, işte tam o an kalbim tüm gece beklemiş gibi hızlı temposuna geri döndü.
Baran'ın ifadesine bakılırsa uyanalı çok olmuştu.
Kendimi hiç bu kadar karman çorman hissettmedim. Nasıl bir günaydın demeliydim ya da konuşmamayı mı seçmeliydim?
O an gözlerim Baran'ın arkasında, komidinin üzerinde duran saate kaydı. "İki saat önce ders vardı."
Omuz silkerek belime sarıldı ve beni geri çekti. "Bir gün de gitmeyiver, inek çocuk."
Kendime, bunun ne kadar harika olduğunu söylemek istemedim. Kalbim dönüyordu.
Onu ittirerek yataktan kalktım, kendimi banyoya attım. Hem yeni uyandığım için üzerimde mayışıklık, hem de Baran'la uyuduğum için vücudumda kasılmalar vardı.
Toparlanmam uzun sürdü. Kahvaltı hazırlamak için mutfağa girdiğimde bunu Baran'ın çoktan hallettiğini fark ettim.
"Bugün eve gideceğim." dedi, iki tabağı masaya bırakırken. Sandalyeye oturdu, ben de onu taklit ettim. "Buraya yakın bir otel var, orada kalacağım. En azından evde olaylar durulana kadar. Belki de senin yaptığını yapar, ayrı bir eve çıkarım. O kadını daha fazla çekmek istemediğimi fark ettim."
"Ne saçmalıyorsun?" Bardaktaki suyu tek dikişte bitirdikten sonra sandviçten bir ısırık aldım. "Otelde falan kalmayacaksın."
Baran, çatık kaşlar ve masum bir ifadeyle bana baktığında ellerimle gözlerimi kapamak istedim. Hareketleri aklımı çok fena çeliyordu, kendimi ergenlik dönemindeki hararetli Bulut gibi hissetmeme sebep oluyordu.
"Burada kalmaya devam et." Bakışlarında ince bir sevinç belirdi, yoğunluk ve anlam kazanan birçok duygu geçti. "Öyle bakma."
Gözlerini aşağı indirdirdiğinde bir şey söylemeyeceğini sandım fakat o birden bana doğru atılarak sarıldı.
Çenem, sol omzundaydı ve uyuşturan kokusu burnumdaydı. Tenine dokunmak için adeta yerinde duramayan elim en sonunda sırtına yavaşça dokundu ve onu pışpışlarmış gibi vurdu. Bu hareket, zihnimle Samet'in çarpışma noktasında oluşan saçmalıktı.
"Üstüme yat demedik, geç yerine artık."
Çünkü eğer geçmezse, of, ihtimaller çok fazlaydı.
Sandalyesine döndükten sonra yerinde duramayan bir çocuk gibi kıpırdanmaya devam etti. "Teşekkür ederim."
Sesinin kibarlığı kalbimi zıplattı.
Yemeği neredeyse ağzıma tıktım, hızla hazırlandım. Baran'ı, ayrı arabalarla okula gitmemiz konusunda ikna ettim.
Yola çıktığımızda arka arkaya ilerlerken onu hazırlıksız yakalayıp geride bıraktım. Onunla birlikte görülmemeliydik.
-
Baran Kaya: Seni gerçekten anlamıyorum. Yaptığın ne? Neden yanımda durmuyorsun bir türlü?
Bulut Çelik: Arkandan gavat demesinler diye uğraşıyorum
Buradaki herkes beni ve seni senelerdir tanıyor, Baran
Sen benimle dalga geçenlerin arasındaydın, şimdi yanımda görünürsen neler olur
Baran Kaya: Bırak da orasını ben düşüneyim. Sevgilim olman sadece sözde kalmasın. Seni öpmek istiyorum, bunu da kimin göreceğini umursamıyorum. Bilmiyorum izin verir misin ama elini tutmak da istiyorum.