Odama girdiğimde kapıyı sessizce kapattım, bir yandan da sakinleşmek için derin bir nefes aldım. Elim, kapıdan ayrılmıyordu çünkü her an pişman olup Baran'ın yanına dönebilirmişim gibiydi.
Gitsem, ona ne diyebilirdim ki?
O, onu ilk gördüğümde düşündüğüm adam gibiydi. Sert ifadesinde şefkat saklıydı, zihni bambaşka ve özgür çalışıyordu. Her gün daha bir çekici oluyordu; ruhum mıknatısının diğer kutbu gibi onunkine yanaşıyordu.
Gözlerimi kırgınlıkla kapatıp başımı kapıya yasladım.
Sesini, kapının hemen ardında duyduğumda titreyerek irkildim. İsmimi, sanki parça parça etmekten korkuyormuş gibi narince söyledi: "Bulut?"
Geriye doğru birkaç adım attım. "Evet?"
"Az önceyi unutabiliriz."
Kırgınlığımın yaklaşık yüz katı, onun sesine yansımıştı. Göğsümü sıkıştırdı, üzüntünün tir tir titremesine sebep oldu. Bir yandan da öyle heyecanlı, capcanlıydım ki iki duygu birbirini nasıl harmanlayacağını bilmiyordu.
Kapıyı açtım. Eli ensesinde, yere bakıyordu. Ben ise, o çekine çekine gözlerini üzerime yöneltirken, kollarımı göğsümde birleştirerek kapı pervazına yasladım. "Aslında kıçımın üzerine düşmemi unutsak iyi olur."
İlk önce kaşlarını çattı, hatırlamaya çalıştı. "Ha... Hee..."
Mırıltılarını telaffuz ederken dudaklarının şekline odaklandım. Kalın, erkeksi sesi o kadar güzel kayıyordu ki aralarından, hayran olmamak elde değildi. Sesinin, dudakları üzerimdeyken titreyişini hatırlıyordum da... Hay sikeyim böyle işi, tek bir düşünceyle bile sertleşmemi sağlıyordu. Büyü gibi bir şeydi bu.
[buradan sonrası smut içerir]
Baran'ın kolumu sarsmasıyla kendime geldim. Gözlerimi dudakalarından alarak yukarı çevirdim, gözlerinde eğlendiğine dair işaretler ve kısılmalar vardı ama gizlemeye çalışıyordu. "Dinlemiyorsun beni."
Alt dudağımı istemsizce 'heyt yavrum, şu karşıdaki varlığın ateşine bak be' dercesine ısırarak başımı iki yana salladım. "Başka bir şey düşünüyordum."
Bana doğru bir adım atarak kolunu kaldırdı ve başımın biraz üstüne, kapı girişine yasladı. "Ne gibi?"
Birden soruverdim: "Sesinin aşırı seksi olduğunu daha önce duymuş muydun?"
Gözlerini kapandı, söylediğim ona fazla gelmiş gibi hazmetmeye çalıştı. Belki de elinden kaymak üzere olan dizginleri kavramaya çabalıyordu. Ardından gözlerini hızla açtı, kurallara siktiri çeken ifadeye sahipti. "Peki ya sen suyun teninde nasıl durduğunu hiç fark ettin mi?"
Gözlerim bedenini arsızca taradı. "Senden duymak isterim."
"Seni banyoda gördüğümde, eğer aşağı baksaydın ne düşündüğümü en başından anlardın." Dudaklarını yanağıma, oradan da dudağımın kenarına sürttü. "Ama gözlerini hep yüzümde tuttun. Kaç kere ölüp dirildiğimi fark etmedin."
Gözlerimi kapatarak yakınlığını daha derinden hissettim.
"Dün. Terlediğinde, tenin parladığında, dünyadaki en muazzam görüntüye şahit oldum." Eli sırtıma dokundu, oradan aşağı kaydı ve beni sertçe tuttu. "Seni bir daha görmek istiyorum."
Hafifçe güldüm, dudağım tek bir yöne hareketlendi ve bakışlarımın yaramaz düşüncelerimi ağırlamasına izin verdim. Geriye adım atarak Baran'ı çektim, ters döndürerek yatağa ittim.