℘on sekiz

7.9K 444 103
                                    

Su tenimden akarken başımı geriye doğru attım, yüzüme dokunan saçlarımı ellerimin arasına takarak arkaya doğru ittim. Vücudumdan akan suyun her şeyi götürmesini istedim. Yanlışlarım. Çok fazlalardı.

Ben bir günahtım ve bundan vazgeçmek için hiçbir şey yapmıyordum. Kendimi durduramıyordum. İçimde bir yerlerde her şey olağan geliyordu ama insanlar... Nefret dolu bakışlar. Sayısız yumruk. Normal bir insansam ve eğer onlar gibiysem neden bunları bana yapmışlardı?

Peki ya Baran? O ne yapıyordu? Yıllarını geçirdiği arkadaşını dövmüştü. Beni bir kere öpmüş ve bir daha öpmek istemişti. Niyesini bilmiyordum. Niye paramparça olacak kadar etkilenip kendimi banyoya attığımı da.

Baran'ın sesini duymamla olduğum yerde sıçradım. "Ne zaman çıkacaksın? Tuvaletim geldi."

Yuttuğum suyu öksürdüm. Sanırım uzun süredir duştaydım ama daha saçımı bile yıkamamıştım. "Biraz daha tut."

"Zaten yirmi dakikadır tutuyorum." Biraz duraksadığını hissettim. "İçeri gelebilir miyim?"

"Kapı kilitli, sanırım altına yapa-" dediğim anda kapının açıldığını duydum. Kilitlememiş olma ihtimalim kaçtı? Sanırım evde tek yaşadığımdan kilitlere ihtiyaç duymayışım, kapıyı kitlemeyi unutturmuştu.

İçerdeydi.

Duşun kapıları bulanıktı ve geniş olduğu için dışarıdan gözükmek zordu, yine de siyah duvara doğru çekildim. "Çiş sesini duyuyorum."

"Ben de siluetini görüyorum. Ödeştik."

Sesi boğuktu.

Sesi inanılmaz seksiydi.

Yutkundum. "Çabuk hallet."

Fazladan su sesi geldi, ellerini yıkıyor olmalıydı. "Bulut. Soyunma odalarında herkesin çıplak gezdiğini hatırlıyorsun, değil mi? Bu bir sorun değil. Abartma."

"Kalkan benimki değildi." diye homurdandım, birkaç saat öncesini hatırlatarak.

"O istisnaydı. Kanıtlayabilirim."

"Hayır. Kanıtlama ayağına beni götüreceksin bu gidişle."

Güldüğünü duydum. Yavaştı, sesinin tüm temime yayılıp tüylerimi diken diken etmesini konuk koltuğunda izledim. Ardından filme dahil oldum, dişlerimi sıkarak gözlerimi yumdum.

"O gün etkilendiğin kişi olduğumu biliyorum. Sarışın çocuk değildi ya da garson kız." Bulanık camların ardından bedeninin yaklaştığını gördüm. "Bence sen benden korkuyorsun."

"Rahat ver bana da yıkanayım. Nuri Alço'nun döllerinden gelen biri kesildin başıma."

Sesim mi titremişti?

"Sesin mi titredi?"

"Sudan öyle gelmiştir." dediğimde sesim kısık çıkmıştı. Elinin cama değdiğini gördüm, tek bir hareketiyle aralayabilirdi.

Siktir, aralamasını deli gibi istiyordum.

"Yanına gelirsem ne olur, Bulut?"

Sesi, flört ediyor gibiydi. Alev alevdi. Aslında ondan ziyade telefon seksi yapıyor gibiydi.

Üstünde ne var sorusuna pijama diye cevap verenler gibi masum bir ses tonu takındım. "Hiçbir şey."

"Peki. Zaten üzerimdeki kokunun geçtiğini düşünmüyorum, bir daha yıkansam iyi olacak." dediğinde dünyam durdu. Yemin ederim. Tenim yanmaya başladı.

Tişörtünü çıkardığını gördüm, eşofmanını indirdi.

Ciddiydi. Geliyordu.

Yüzümü duvara doğru dönerek şampuanı elime sıktım ve saçlarımı köpürtmeye başladım. Son derece olağandı. Olağan. Olağan. Aynı spor çıkışı duşlarda olanlar gibi. Hiçbir sorun yokmuş gibi davranmam lazımdı. Duş genişti ve iki başlıklıydı, diğer yanda da onun için vardı. Yanıma gelmezdi, yanıma gelmemeliydi.

iki şehrin ayrılığı ⚣ • textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin