Baran Kaya: Ben banyodayken kapıyı kilitlediğine gerçekten inanamıyorum. [23.57]
Bir de içeri su ve atıştırmalık koymuş. Hayvan mı besliyorsun, Bulut? [23.57]
Bulut Çelik: Kırma kapımı vura vura [23.59]
Baran Kaya: İki saattir bağırıyorum, cevap vermiyorsun. Diyeceğin şey bu mu? [23.59]
Bulut Çelik: Arabada sapığa döndükten sonra ya kendi kapımı kilitleyecektim ya da seni [23.59]
Ama seni kilitlemeyi tercih ettim tabiki [00.00]
Baran Kaya: Hoş değil. Hiç hoş değil. Aç kapıyı. [00.00]
Bulut Çelik: Sabaha kadar olmaz, uykum var sus şimdi [00.01]
Baran Kaya: Ama ben sevgilimle uyumak istiyorum? [00.01]
Bulut Çelik: Güzel kart seçtin [00.02]
Yine de hayır [00.02]
Baran Kaya: Özlersin beni. [00.02]
Buluuuuuut! [00.04]
Görmezden gelme. [00.05]
Peki. Öyle olsun. [00.07]
-
Yatağı arşınlamaktan vazgeçtiğimde doğruldum, ayaklarımı yere doğru sarkıtarak üzerimden yorganı attım. Baran'ın bana isyan etmesinden bu yana iki saat geçmişti ve çıtı bile çıkmıyordu, saat de gece yarısını üç saat atlamıştı.
Dirseklerimi dizlerime yasladım ve alnımı avuç içlerime aldım, hislerimin karmaşıklığı başını fena döndürüyordu. Bir yandan sadece yanına gitmek istiyordum. Diğer yandan ise onu kovmak, yaptığının yanlış olduğunu söylemek... Benimle kalırsa ya da bu yolu seçerse canı yanardı. Ama o, buna inanmıyor ya da bunu önemsemiyordu. İnatçıydı, zarar görecekti.
Ve, en acısı, gitmesini istemiyordum.
Sessiz olmaya dikkat ederek ayağa kalktım, dolabın üzerindeki anahtarı aldım ve odama gittim. Kilitli kapıyı yavaşça açtım.
Baş ucu lambası açıktı. Baran'ın aldığı düzenli nefesler yorganı yukarı ittirip aşağı çekiyordu. Yatağın etrafında dolaştığımda yastığıma sımsıkı sarıldığını gördüm. Gözlerim tedirginlikle titredi, vücudum ise heyecanla karşılık verdi. İtiraf etmek gerekirse yattığı yere çok yakışıyordu; bu görüntüyü hep burada istiyordum.
Tek ayağımı bükerek olabildiğince ses çıkarmadan yatağa oturdum. Kaşları hafifçe çatıldı, kıpırdandı ama derin ve huzura yatkın nefesler almaya devam etti.
Aklım hep şu sorudaydı: Ne yaptığının farkında mıydı?
Fazla dışlanacaktı. Hor görülecek, dövülecek ve ona ölmesi söylenecekti. Yaşaması bir hata gibi bakılacaktı, çoğu şeyden men edilecekti.
"Senin için bunu istemiyorum." diye fısıldadım. Yüzümü ellerimle kapadım, boynumu eğdim. "Sikeyim ya..."
Birkaç dakika sonra ellerimi çenemin altına indirdim, bakışlarımı Baran'a çevirdiğinde gözlerinin açık olduğunu gördüm. İrkildim, o ise hiçbir şey söylemeden göğsünü yatakta sürüdü ve başını dizlerimin biraz üstüne koydu. Derin nefeslerine geri dönmek üzere gözlerini kapadı.
"Neyi istemiyorsun?" Sağ elimi kaldırdım. Onu ittireceğimi anladığında bileğimi tuttu, yatağa geri indirdi. Sonrasında ise bıraktı. "Buraya kadar geldiysen gitme."
Sesi, uyku mahmuruydu. Hafif boğuk, uykuya dönmemek için savaş gibi. Erkeksi ve güzeldi, unutamayacağım türdendi.
"Bulut."
Başının rahat bir pozisyon almak için kıpırdanmasını izledim, cevap vermeden önce. "Efendim?"
"Sence hata mı yaptım?"
"Sorma." Gözlerimi, bir anlık pişmanlıkla kapadım. "Bunu bana sorma."
"Soracak başka kimsem yok." Bana iyice sokuldu. "O kadın yüzünden akşamı mahvettim."
"Uyu. Düşünme. Saat olmuş 3." Sesimi alaylı tutmaya çabaladım ama istediğim kadar rahat çıkmadı. "Ani korku filmi sahnesi gibi uyandın ve aklına ilk gelen bu mu?"
Omuz silkti. "Pardon."
Yavaşça nefesimi verdim, başımı eğerek yüzüne baktım. Yan yattığı için yüzünün sol kısmını görüyordum. O da bakışlarımı fark etmiş olmalı ki gözlerini açtı.
"Benimle uyu."
Onunla uyuyabileceğimi hiç sanmıyordum. Tüm akşam bir işkence olurdu. Ama ona bir kez daha hayır diyemedim.
Başımla yerine geri gitmesini işaret ettim. Üzerimden kalktığında yorgandan kalkarak içine girdim. Her yeri kokusu sarmalamıştı, o an uyumak istediğim başka hiçbir yer düşünemedim ve buna lanet ettim.
Yanlıştı ama bu çocuk kaderimmiş gibi ne de iyi geliyordu.
İyice sol tarafa çektim kendimi, sırtımı döndüm. Fakat onun geleceğini biliyordum. Düşündüğüm gibi de yaptı; göğsü sırtıma değdi ve sol elini benimkinin üzerine koydu.
"Bu ne?" Elimi kaldırdım, üzerinde durduğu için onun eli de kalktı. "Baran, ben kız değilim."
"Biliyorum." dediğinde sesi enseme çarptı, ürpertti. Vücudum anında tepki verdi ama onu bir şekilde durdurabildim. "Yalnızca sana dokunmak istediğim için yaptım."
Kelimelerine dikkat etmesi lazımdı. Yoksa kendimi zorlamama değmeyecekti, her şey boşa gidecekti.
Bir şey demeden elimi yeniden aşağı indirdim, onunki de benimle beraber geldi.
Çenesi enseme değdi, orada öylece kaldı. "Bence hata yapmadım. Bu his çok güzelmiş."
"Başta öyle gelir." diye fısıldadım. "Ama gerçek hayata döndüğünde işler sarpa sarar."
"Önemi yok." Gülümsediğini, sesinin naif hissiyatından anladım. "Yalnız değilim."