Büyük bir söz verilir...
Temmuz ayının hafif esintili bir akşamıydı. Üç katlı şirin apartmanın en üst katında oturan ailenin evinden kahkahalar yükseliyordu. Bu cıvıl cıvıl kahkahalar mutlu bir aile tablosunu dışarıdan bakan birisine sanki o aileden biriymişçesine yaşatırdı. Aile üç kişilikti. Ellili yaşlarda bir karı koca ve genç kızları. Genç kız çok güzeldi. Uzun boylu ve bir manken kadar formda vücutlu, sapsarı saçlı, hafif ayrık konumlanmış ama ışıldayan göz kamaştırıcı açık mavi gözlü bir genç kızdı. Bu genç kızın adı Selma'ydı.
Genelde akşam yemeklerinde bir araya gelirdi bu aile. Babaları balkonda yemek eşliğinde rakısını yudumlar, annesi ve Selma da Türk yapımı şaraplarını içerlerdi. Selma hem annesini hem de babasını arkadaşı gibi görür, her şeyini onlarla paylaşırdı. Gelenek göreneklere aldırmadan, sınır koymaksızın dilediği şeyi ailesine anlatırdı. Aynı şekilde onların da bütün dertlerini, tasalarını dinlerdi.
Bu akşam da sofra, uzaktan denizi gören bu balkonda kurulmuştu. Sofra çok zengindi. Ana yemek dışında sadece mezeler dahi insanın iştahını kabartmaya yeterliydi.
Masadaki sohbet bir süre Türkiye gündemine dair sürdü. Ardından da yaz tatili için yapacakları iki hafta sonraki Marmaris seyahati üzerine bir süre konuştular. Sonlara doğru sohbetin akış yönü Selma'nın okuluna doğru döndü ve en sonunda da Selma'nın aşk hayatına.
Annesi Rukiye Hanım "Fikret nasıl Selma'cım?" diye sordu. Selma aralarının iyi olduğunu söyledi ve onun da yaz tatili için memleketine döneceğinden bahsetti. Anne-kızın bu bir iki dakikalık sohbetinin ardından Selma'nın babası kızına bir konferans verirmişçesine o uzun etkili ve aile adına önemli olan konuşmasına başladı.
"Selma'cım dediklerimi dikkatlice dinlemeni istiyorum. Bunları emin ol, alkolün etkisiyle söylemiyorum. Bugüne kadar biz üçümüz arkadaş gibi yaşadık. Seninle birlikte yeni tecrübelere ortak olduk. Çoğu şeyi birlikte yaşadık. Aramızdaki ilişki baba kız ilişkisinden ziyade çok yakın iki arkadaşın ilişkisi gibi. Bunu hepimiz biliyoruz. Ben seni hiçbir konuda sıkmak, baskı altına almak istemiyorum bunu bil. Ama sana ilk kez nasihatte bulunacağım. Bir erkek arkadaşın olabilir. Bu duruma saygı duyuyorum. Güzelsin, gençsin ve insanların imrenerek baktığı bir kızsın. Erkek arkadaşını da sevdim. Fikret düzgün bir çocuk ama yaşadıklarında bir sınır her zaman olmalı. Belki bu benim inancımdan dolayı sadece bana özgü bir düşünce, belki bir başkası aynı şeyi düşünmez. Anlatmaya çalıştığım şey şu ki yaşadığın ilk ilişki senin için çok özel biriyle olmalı. Senin özel hayatına karışmak istemiyorum fakat bu ilişki.. Nasıl söylesem bilemiyorum ilk cinsel deneyimin desem daha iyi olur. Bunu tam anlamıyla kendine özel hissettiğin biriyle yaşamanı istiyorum. Kötü bir deneyimle hayatının allak bullak olmasını, sonrasında da çok üzülmeni istemiyorum. İnsanlara değer ver. Hatta sana değer veren insanlara daha çok değer ver. Umuyorum hayatının çoğu zamanında biz yine senin yanında olacağız ama hayat neyi gösterir bilemeyiz. Diğer günler ya da yarın senin yanında olamayabiliriz. Bu yüzden bana bu konuda bir söz vermeni istiyorum. Hayatında doğru insanı bekleyeceğine ve kendin için özel olan insanı seçeceğine söz veriyor musun kızım?"
Bu uzun konuşmayı dikkatle dinleyen Selma biraz afallamış olsa da babasının dediklerini anladığını düşünüyordu. Önce oturduğu sandalyede kendini toparladı. Şaşkınlığını gizlemeye çalışarak mimiklerini düzene sokup gülümseyerek babasının boynuna sıkıca sarıldı. Ardından da konuşmaya başladı. "Muhakkak babacığım. Senin gibi bir babaya sahip olduğum için çok mutluyum. Sana söz veriyorum ki ilk ilişkim için özel insanı bekleyeceğim. Umarım o özel insan da bu ailemize girer ve hep birlikte mutlu oluruz." Babası bu cümleler üzerine duygulanmıştı. O da kızına sıkıca sarıldı ve içkilerini yudumlamaya devam ettiler.
O gece masada Selma'dan saklanan bir şey vardı. Selma'nın babasına "Akciğer Kanseri" teşhisi konmuştu ve bunu Selma'ya söylemeye ne annesinin cesareti vardı ne de babasının.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Günleri
Mystery / Thriller*İntikam duygusu insana asla yapmayacağı şeyler yaptırır. *Sizce kim ruh hastası? Genel itibariyle insanlara ve onların hayatlarına baktığımızda çok farklı noktalarla, çok farklı durumlarla karşılaşırız. Herkesin, her insanın inandığı bazı şeyler va...