9) 2007 - Ankara (BÖLÜM III) Sessiz veda ve gerçeklere ulaşmanın zor bir yolu

56.9K 544 0
                                    

Sessiz veda ve gerçeklere ulaşmanın zor bir yolu...

Gökhan okula gittiğinde sınıfta sadece Cem ve Furkan vardı. Gözleri Açelya'yı aradı. İlk önce tedirgin oldu. Ama sınıfta üçünden başka kimse yoktu zaten. Açelya normalde de bu kadar erken gelmezdi okula. Dersin başlamasına daha yarım saat vardı ve bu zaman dilimi kütüphaneye gitmek için yeterliydi. Üçü birlikte dışarı çıktılar. Yolda Gökhan, Cem'e gazete bilgilerinin fotokopilerinin ellerinde olup olmadığını sordu. Cem'den evet yanıtını alınca iş bölümü yapmaya karar verdiler. Gökhan ve Furkan kütüphane arşivine gidip gazeteye yakın tarihte basılmış diğer gazeteleri almaya çalışacaklardı. Cem de İnternet Cafe'ye gidip Fikret'in ailesi hakkında bilgi arayacaktı.


Gökhan, Cem yanlarından uzaklaşınca dayanamadı ve Furkan'a sordu.


"Abi Açelya nasıl? Yaralandığım günden beri bir kez olsun konuşamadık. Bir kez olsun onu göremedim."


Furkan önce yere anlamlı bir şekilde baktı. Furkan'ın yüzüne bir anda keder düşmüştü. Ardından söze başladı.


"Gökhan, senden sonra onu biz de bir daha göremedik. Olay gününden bir sonraki gün okul, öğrencilerin şoku atlatmaları için tatil edilmişti. Ertesi gün okula geldiğimizde Açelya yoktu. Fazla endişelenmedik. Hemen arkasındaki günlerde de okula gelmeyince iyice meraklandık ve Pınar'a sorduk. Pınar da okulda böyle bir olay olduğu için Açelya'nın babasının, kızının can güvenliğinin olmadığı kanısına vardığını ve Açelya'yı kendi yaşadığı şehirde İstanbul'da özel bir liseye aldırdığını söyledi."


Gökhan duyduklarından sonra adeta yıkıldı. Kendi başına gelen saçmalıklar yüzünden âşık olduğu kız okullarından ayrılmıştı. Her gün sırf onu görmek için hevesle okula gelen çocuğun kalbinin bir kenarı çatlamıştı artık. Hayatında ilk kez karşı cinsten biri için böyle yoğun duygular beslemişti ve bu duygular artık daha fazla beslenemeyerek körelmeye yüz tutacaktı. Ama Furkan, Gökhan'ın durumdan bu kadar çok etkilendiğini anlayamadı. Bir sürelik yürümenin ardından kütüphanenin önüne gelmişlerdi. Kapının önüne vardıklarında kütüphane kapısının kilitli olduğunu gördüler. İçeride ise loş bir ışık vardı. Furkan, Gökhan'a danışmadan kapıya doğru gitti ve kapıyı sertçe üç kez tıklattı. İlk önce kütüphaneden ses gelmedi. Biraz beklediler. Arkasından, sertçe gelen cam kırılması sesiyle ikisi de irkildi. Bu sesle birlikte kütüphanenin içinden gelen ışık da gitmişti. Sonrasında hızlıca sesin yakın olduğu diğer kapıya koştu çocuklar. Baktıklarında bu kapının açık olduğunu gördüler. İçeri ilk önce Furkan girdi ve Gökhan'a da gelmesini söyledi. İçerideki karanlıkta ikisi de etraflarını göremiyorlardı ve çok güçlükle yürüyorlardı. Bu zifiriye yakın karanlıkta sadece çok uzaklardan kütüphane müdürünün kayıt işlemlerini yürüttüğü masadan ışık geliyordu. Masa çok uzakta olduğu için orda kimin olduğunu tam olarak anlayamamışlardı. Biraz daha o yöne yaklaşıp masayı incelediklerinde masa başında bugün bir kadının oturduğunu fark ettiler. Gökhan ilk ayrımda yönünü sağ tarafa çevirip, arşive doğru yürümeye başladı. Her an her şeye hazırlıklı olmalıydı. Çok dikkatliydi. Elindeki telefonu sımsıkı tutuyordu ve ışığını açıp açmamakta kararsızdı. Gökhan karanlıkta arşive doğru ilerlerken Furkan da ışığın yayıldığı masaya doğru yol alıyordu. Furkan masaya iyice yaklaştığında kadın konuştu:


"Kim var orda?"


Bizimki ses vermedi.


"Furkan, okul nasıl gidiyor?"


Furkan şaşırmıştı. O kadar uzun mesafeden Furkan'ı nasıl seçebilmişti kadın. Masaya yaklaştıkça kadının yüzü de belirginleşiyordu. Furkan tedirgin bir sesle "Aslı Abla?" diye seslendi.

İntikam GünleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin