5) 2007 - Ankara (BÖLÜM I) - Sadece bir gazete...

57K 435 2
                                    

2007 - Ankara - Kısa Bilgi


Günlerden salıydı... Fikret hapishaneden, genel af neticesindeki yeni yürürlüğe giren kanunlar ve indirimler sayesinde çıkmıştı fakat on yıl önce hemen hemen her habere konu olan Fikret'in hapishaneden çıktığını kimse bilmiyordu.







2007 - Ankara (BÖLÜM I)


Sadece bir gazete...


"Bazen nedensizce içgüdülerimizle hareket ederiz. Zaten bu nedensizliktir içgüdü..."

Salı günü dışarıda günlük güneşlik çok güzel bir hava vardı. Bu hava insanlara yaz günlerini hatırlatıyordu. Zor geçen bir kışın ardından bu havalar herkes tarafından özlenmişti. Ağaçların yeşeren dalları insanın içine mutluluk aşılıyordu. Doğanın büyülü güzelliği uzun bir aradan sonra yüzünü yine göstermişti.


Ankara Reha İhsan Türk Lisesi'nin önüyse çok kalabalıktı. Baharın gelişini müjdeleyen yemyeşil ağaçların arasından geçen öğrenciler etrafa neşe saçıyordu. Ancak yine de güneşin yakıcı sıcaklığı çoğu insanı terletiyordu. Okul oldukça büyüktü, dört katlı iki binadan oluşuyordu ve bol ağaçlı bir ormanın tam ortasına inşa edilmişti. Çıkış kapısıyla başlayan ağaçlı yol okul bahçesinin bitimine kadar sürüyordu. Yer ise tamamen topraktı. Bu yolu on yıl önceki okul müdürü çocukların doğadan kopmamaları için özellikle yaptırmıştı. Okulun böyle güzel bir yerde olması herkesin çok hoşuna gidiyordu. Boğucu binalarla dolu şehrin kenarında yeşilliklerle dolu bir cennetti adeta burası.


Bütün öğrenciler okuldan çıkarken yolda hızla yürüyordu ama iki tane çocuk duvarın önünde sıkılgan bir biçimde duruyorlardı. Çocukların biri bir lise öğrencisinden oldukça uzun ve sıskaydı. Simsiyah saçları öyle uzun ve kıvırcıktı ki bembeyaz ve hayli çilli olan teninin üstünde bir ışık gibi parlayan mavi gözlerini kapatıyordu. Bu çocuğun adı Gökhan' dı. Yanında bekleyen tombul yüzlü esmer çocuk ise Cem'di. Cem, Gökhan'a göre biraz kısaydı. Saçları uzun ve darmadağınıktı. Gününün yarısını saçını düzeltmeye çalışmakla geçirirdi. Vücudu ise ergin bir birey kadar gelişmiş görünüyordu.


Gökhan ve Cem sınıf arkadaşlarını bekliyorlardı. Dört beş kişi burada toplanıp verilen ödevleri nerede yapacaklarını konuşacaklardı fakat bahçeye çıktıklarında etrafta sınıflarından kimse yoktu. Sınıftan ilk çıkan onlardı. Biraz bekledikten sonra yanlarına Açelya ve Pınar geldi. Açelya uzun boyu, kızıl bel hizasındaki saçlarıyla dikkat çekiyordu. Bebeksi bir yüzü vardı. Yüzündeki çiller güzelliğine gölge düşürmüyordu. Pınar ise kısa boylu, sapsarı saçları omuzlarında bir kızdı. Yalnız Pınar dersler dışındaki hiçbir konuda ön planda bulunmak istemezdi. Bu yüzden hiç kimse onun pembe çerçeveli gözlüklerinin arkasındaki dünyasından haberdar değildi. Onların arkasından da yanlarına Furkan geldi. Furkan zeki bir çocuktu ama derslerine önem vermezdi. Okulda bütün vaktini öğretmenlerinin söylediklerinin yanlış olduğunu ispatlamaya çalışmakla geçirirdi. Bu yüzden hiçbir öğretmenle arası iyi değildi. Aynı zamanda ise okulun basket takımında yer alan bir çocuktu. Furkan ağacın önüne gelir gelmez lafa girdi "Haydi herkes geldiğine göre yola çıkabiliriz."


Gökhan biraz kızgındı "Furkan Bey hele şükür gelebildiler. Bekleye bekleye ağaç olduk, artık meyve verecektik."


Açelya alaycı bir tavırla sohbete ortak oldu "Aman ne komik! Pınar, bir ara hatırlat da birlikte gülelim"


Açelya'nın söyledikleri üzerine grup kahkahaya boğuldu. Gökhan ise kıpkırmızı olmuştu. Ortalık sessizleşince Pınar "Yine Yıldız Halk Kütüphanesi'ne mi gideceğiz?" diye sordu.

İntikam GünleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin