Her ne olursa olsun, hayat yaşamda kalanlar için bir şekilde devam etmek zorundadır...
On yıl önce polislikten istifa eden ve şu anda şirin bir sahil kasabasında balıkçı restaurantı işleten Can Taker yıllar sonra karşısında Orhan Yavuz'u görünce şaşkınlığını gizleyemedi. "Hoşgeldin, Orhan yıllar olmuştu hayırdır?"
Orhan ilk önce mahçup bir durumda Can'ın elini sıktı, sonrasında dayanamayıp içten bir şekilde sarıldı karşısındaki sarışın adama.
"Güzel bir mekân açmışsın diye duydum."
Can halen Orhan'ı karşısında görmesinin şaşkınlığını üzerinden atamamıştı.
"Biraz geç olmadı mı mekânımı ziyaret etmek için? Beş yıl oldu ben burayı açalı.." Can cümlelerinin anlamları buna müsait olmamasına rağmen yine de cümlelerini sürekli tebessümle birlikte kuruyordu Komiser Orhan Yavuz'a.
Orhan Yavuz kurduğu her yeni cümleye daha da mahcup daha da suratı asık başlıyordu.
"Haklısın, beş yıl olmuş sen bu mekanı açalı. Çok güzel olmuş gerçekten, kesinlikle müdavimi olurdum İzmir'de yaşasaydım." Can teşekkür etti Orhan'ın restaurant hakkında söylediği iltifatlar için.
Orhan telaşlı bir şekilde "Bugün elemanların ilgilensin restaurantla ve gel sen benimle iki duble rakı iç." dedi kurduğu hızlı cümlelerle Can'ın teşekküründen hemen sonra.
Can, Orhan'ın bir şeyler sakladığını sezmişti ve karşı tarafın ağzından laf almak istercesine yaptığı bakışlarla devam ettirdi konuşmayı, güler yüzünden de hiçbir şey kaybetmeden "Tamam içeriz rakıyı sen kafana takma. On yılda anlatacak çok şey birikmiştir de sen söyle bakalım, hangi rüzgâr attı seni buraya?"
Orhan etrafına baktı ve tüm çekingenliğiyle "Sana büyük bir özür borçluyum." dedi.
Can'ın hiçbir şeyden haberi yoktu. "Ne özrü Orhan hayırdır?"
Orhan üzgün bir ses tonuyla "Katil Fikret değilmiş be Can... Katil, Selma Şahinöz'müş..."
Bu cümleler üzerine ikisi de bir süre konuşamadı. Can gözlerini alakasız bir noktaya sabitleyip boş boş bakmaya başladı. Yılları gözünün önünden geçti bu eski polisin gözleri bir noktaya takılı kalmış halde beklerken... Yaşadığı şehri değişmişti, mesleği değişmişti, hayatı değişmişti yaşananlar sonrasında. Neler değişmemişti ki o on yıl içerisinde... Kaybettikleri, kazandıkları... İnsanlar, hayatından çıkardığı insanlar, uzaklaştığı insanlar, hayatına yeni giren ve şimdi eskiyen insanlar... Çok şey düşünüyordu Can Taker duyduklarından sonra yaşadığı şaşkınlıkla birlikte. Bu sessizlik esnasında Orhan ne yapacağını bilemedi, yine de özür dilemek için geldiği adamın bu ruh hallerine bürüneceğini az buçuk tahmin edebiliyordu gelmeden önce. O da donuk gözlerle bekledi bir süre...
Düşünce seliyle dolu olan bu sessizliği dayanamayarak bozdu en sonunda Orhan.
"Senin polislik kariyerinin bitmesine sebep oldum, elimden de özür dilemek dışında bir şey gelmiyor." Derince nefes alıp vermişti Orhan yavaş kurduğu bu son cümlelerini bitirdikten sonra.
Can "Sorun değil.." demekle yetindi ilk önce. Orhan konuşmaya devam etti.
"Şu sıralar öyle kötü durumdayım ki, anlatsam inanamayacağın şeyler yaşadım. Senin dışında bir de Fikret'in, masum adamın on yılına sebep oldum be Can." Orhan günah çıkarıyor gibi konuşuyordu.
Can, on on beş saniye daha duraksayıp düşündükten sonra gözlerinden üzgünlüğü okunmasına rağmen zoraki bir gülümsemeyle Orhan'ın sırtını sıvazlayarak konuşmaya başladı. "Sorun değil cidden, polislik zaten bana göre değilmiş. İnan ben burada daha mutluyum, düzenimi kurdum tanrıya çok şükür. Gel otur da konuşuruz masada her şeyi ama önce bir kuralım masamızı Tarancı'nın dediği gibi.."
"Haydi Abbas Vakit tamam,
Olmaz diyordun işte oldu akşam,
Kur bakalım çilingir soframızı....
Dinsin artık bu kalp ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye,
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Günleri
Mystery / Thriller*İntikam duygusu insana asla yapmayacağı şeyler yaptırır. *Sizce kim ruh hastası? Genel itibariyle insanlara ve onların hayatlarına baktığımızda çok farklı noktalarla, çok farklı durumlarla karşılaşırız. Herkesin, her insanın inandığı bazı şeyler va...