12) 1997 - Ankara Delirircesine hüzün...

56.9K 424 0
                                    

Delirircesine hüzün...

Orhan mektubu katlayıp masanın üstüne bıraktı. Tam bir duygu seli yaşarken Amir Kemal'in sesi duyuldu


"Orhan, görüşmeme gibi bir hakkın var. Fikret Tamer'in kız kardeşi seninle konuşmak istiyor. Kız çok bitkin görünüyor. Dün gece çığlık atmaktan mahallesini uyutmamış."


"Amirim o zaman tımarhaneye kapatsınlar. Ben psikolog muyum?"


"Orhan ben sana kız deli mi dedim?"


"Amirim Can benim yüzümden istifa ederken, benim başımda bin bir türlü dert varken bir caninin kız kardeşiyle konuşmamı nasıl bekleyebilirsiniz benden?" Orhan içindeki sıkıntıyı bir çırpıda dışarı püskürdü.


"Orhan, sen bilirsin. Gidip kızla ben konuşayım bari."


Amir Kemal sinirli bir şekilde merdivenlerden indi. Binanın kapısının önünde göz kapakları şişmiş ve morarmış ruh gibi bir kız bekliyordu. Kız, Amir Kemal'in dışarı çıktığını görür görmez konuşmaya başladı.


"Amir Bey konuşmayacak mı benimle?"


"Kızım, sana böyle bir hakkı olduğunu söylemiştim. Hem neden sadece onla konuşmak istiyorsun?"


Genç kız aniden resmiyeti bırakmıştı "Amca çünkü gazeteleri okudum. Abimi o yakalatmış."


"Bak evladım, o bir polis ve görevi suçluları yakalamak; yanlış olan bir şey yapmadı."


"Hayır yaptı. Abim suçlu değil. Hatta bu seri katilden en çok korkan oydu. Birer ay arayla birçok yakınını kaybetti tabi ben de... Bizi en derinden yaralayan annemizdi. Evet, annemle çok kavga ederlerdi. Ama bir evlat annesine kıyabilir mi? Komşumuz da öldürülünce zaten abim demişti. "Kendimden çok sana zarar gelmesinden korkuyorum. Katil yakalanana kadar sokakta dikkatli ol. Hava karardığında dışarı çıkma"


Evet, bana aynen böyle tembihlemişti."


Amir Kemal "Demek yakalamasak seni de öldürecekti." diye iç geçirdi. Fikret Tamer'in kız kardeşi sözlerine devam etti.


"Abimin suçsuz olduğunu ben biliyorum. Ama yeter artık! Daha annemin acısını unutmadan abimi de götürdüler benden. Şimdi hasta babacığımla yapayalnız kaldık. Dayanamıyorum, çıldıracağım!!!!"


Genç kız bağırıp bağırıp sonrasında koşarak uzaklaştı. Amir Kemal kızın durumuna bir hayli acıdı.


Polis merkezinden umduğunu bulamayan kız iki kez intihar girişiminde bulundu. İkisinde de midesi yıkanarak kurtuldu. Amir Kemal üçüncü bir intihara teşebbüs olmaması için genç kızı akıl hastanesine gönderdi. Genç kız kaldığı ilk haftada iki hasta bakıcıya iğneyle saldırdı. Psikolojisi iyice bozulmuştu ve etrafındakilere zarar veriyordu. Ama diğer haftalarda kullandığı ilaçların da etkisiyle sakinleşti ve doktorlar üzerinde uysal bir izlenim bıraktı.


Altı ay psikolojik tedavi gördükten sonra sağlığı yerine gelen(!) kız taburcu oldu. Özel bir hastanede tedavi görmesi nedeniyle çok masraf ortaya çıkmıştı. Bütün masrafları genç kızı hastaneye yerleştiren Amir Kemal karşıladı. Amir Kemal masrafları karşıladı karşılamasına ama yine de kızın tedavisinin daha bitmediğini düşünüyordu. Ona göre bir deli halkın arasına salıverilmişti. Amir Kemal genç kızın bir süre daha tedavi görmesi gerektiğini doktorlara bildirdi. Ancak yanıt genç kızın akıl sağlığının yerinde olduğu ve taburcu edildiğiydi.


Genç kız hastaneden taburcu edildiğinden itibaren iki haftada bir abisinin yanına ziyarete giderek onu yalnız bırakmadı. Her gidişinde abisini hapishaneden kurtaracağını söylüyordu. Abisi hapse girerken Aslı'ya yüklü miktarda para bırakmıştı. Fakat Aslı bu parayı tamamen babasının tedavisine harcamıştı. Aslı geçen bir ay sonunda işlerin daha da kötüleşeceğini tahmin edip iş aramaya başladı. Çoğu yerden red yanıtı almasına rağmen yılmadı ve sonunda Yıldız Halk Kütüphanesi'nde işe başladı. Cüzi bir miktar maaş almasına rağmen bu para babası ve kendisine yetiyordu. Arada bir sinir krizleri geçiriyordu. Bu durumlarda kütüphane müdürü onu anlayışla karşılıyordu ve geçirdiği krizlerde Müdür Bey ona sakinleştirici iğne yapıyordu. Çünkü Müdür Şevket Bey, Amir Kemal'in yakın arkadaşıydı ve Aslı Tamer'in işe girmesinde Amir Kemal'in rolü büyüktü.




İntikam GünleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin