|7|

304 32 21
                                    

7.Bölüm : Şok Misafir

'Ona şaşkınlığımı yüzüme vurdurmuş bakarken, yanıma indi. Bana sarılıp kokumu çekti.

''Beğendin mi?''

Ayrılırken vücutlarımız 'evet' diye fısıldadım.İçtenlikle gülüyordu karşımda. Demek Ece'nin konuşmaması, soğuk davranması beni bilerek bir olay varmış gibi çağırmasının sebebi buymuş. Bir sürprizmiş.

''Sen benim doğum günümün bugün olduğunu nereden biliyordun?''

Sırıttı,elini başının arkasına koyup tekrar sırıttı.

''Bizim de gizli istihbaratlarımız var.''

Tek bir kaşımı kaldırıp yüzüne baktım, buna inanacak değildim.

''Tamam tamam , kimliğine baktım.''

Hiçbir şey demedim. Kimliğime bakmasını istemezdim ama bakmış işte değiştiremezsin. Elimi tutup dudaklarına götürdü ve küçük narin bir öpücük kondurup çekti dudaklarını. Göz kırptı.'

Hazan masasından kalkıp kendine bir kahve hazırladı o sıra kapı çaldı. Bu sıra dışı bir olaydı. Ne yemek siparişi vermişti ne de Yağız gelebilirdi. Büyük bir yorgunlukla kapıya ilerledi. Kapı kulunu çevirdiğinde karşısında kamera ile duran bir genç çocuk vardı. 20'li yaşlarında olduğu belliydi. Beyaz tenli, hafif çilli, kısa saçlı şirin biriydi.

''Buyurun kimsiniz?''

Büyük bir heyecanla elini uzattı çocuk, Hazan sıkmayınca geri çekti.

''Şey.. kendimi tanıtayım. Ben Ali Çağlan, MTO (kendi uydurduğum bir şey) dergisinden geliyorum. Sizinle röportaj yapmak için. ''

Hazan'ın aklında tek soru : Evini nasıl bulmuştular?

''Nasıl buldun evimi?''

''Zor oldu ama buldum bir şekilde.''

''Üzgünüm röportaj yapamam.''

Kapıyı tam kapacak iken Hazan, durdurdu Ali eliyle.

''Bir şans tanısanız, sizi gerçekten bulmak gecemi gündüzümü aldı. Lütfen.''

''Bulmasaydın o zaman. Kusura bakmayın, sizin istediğiniz röportajı gerçekleştiremem.''

''Neden?''

''Çok soru soruyorsunuz, lütfen kimseye evimin adresini vermeden gider misiniz? Yoksa dava açarım.''

''Tamam tamam sakin olun, iki medeni insan olarak konuşuyoruz. O zaman yeni çıkaracağınız kitap ile bir ipucu verseniz.''

''Kendi öyküm.''

Deyip yüzüne kapadı Ali'nin Hazan. Gidip kahvesini alıp masasına koydu ve oturdu sandalyesine. Kahvesini eline alıp yudumladı. Ve Word a geri döndü.

'Hayatımda doğum günümü kutlayan kimse olmamıştı. Bir ailem olmamıştı. Yetimhane de büyümüştüm. 18 yaşıma gelince salmışlardı, ben kendi hayallerimin peşinden gideceğimi söyleyip istediklerini yapmamıştım hiçbir zaman. Aile hasreti çekiyor muyum diye sorarsanız; hayır. Çünkü tadını bilmediğiniz şeyin özlemini çekemezsiniz. Ben çok acılar yaşadım, kitaplarıma yansıdı. Vücudumda sayısız kesik var, intihar girişimim var. Fakat bunlar sona erdi, o gelince. O adam karanlığıma doğan güneşti. Yağız. Bu adı söylerken mutlu oluyordum. Onu çok seviyordum. Dediğim gibi şu hayattaki tek arkadaşımdı. Sevdiğim sevildiğim insandı. Aşk çok güzel bir duyguymuş bunu bana yaşattığı için çok seviyorum onu, mutluyum bu yüzden. İlk defa yine yazdım bak 'ilk' diye. O benim ilk'im. O benim herşey'im. O sevdiğim tek insan. Aşık olun sizler de ama böyle vıcık bir şekilde değil. Yürekten, gerçekten. Tip için değil yufka yüreğinin şefkatiyle yanıp tutuşmak için. Onun elini tuttuğunuz için huzurlu hissettiğiniz için aşık olun. Aşk o ergen kitaplar da yer alan sexual, dayak, bad boy içeren şeyler değil. Siz, siz olun adam gibi adama aşık olun! Ben öyle birine aşığım. Doğum günümün ardından geçen o günün yarını kapımda bitti Yağız. Onu içeri alıp dudaklarına yapıştım özlemle. Hiç beklemediğim bir hareketle beni kucakladı, kahkaha attım, yankılandı. Alınlarımızı birleştirip gözlerimizin içine baktık sevgiyle.

Bizim ÖykümüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin