5. Bölüm: Romantizm
Hazan tamı tamına iki gün yazmayı kesip kendini yataklara vurmuştu, bir elinde peçete diğer elinde pide depresyon da idi. Onu hatırlatıyordu kendi kendine manyak gibi. Ve hatırladıkça bir kesik atıyordu kollarına. Delik deşik olmuştu bu kollar, kanlar yerdeydi. Hayatına bir su gibi girip akıp gitmesi aniden onu allak bullak etmişti. Psikolojisi bozulmuştu, ilk defa sevmişti, sevilmişti. Neyse...
Yatağından kalkıp duşa girmeden önce yerleri temizledi. Sonra duşa girip buz gibi suyun altına bırakıverdi kendini. Duşta bile rahat yoktu, gözünün önüne geliyordu onun yüzü. Çığlık atıp duvarı yumrukladı bir süre sonra yere çöküp dizlerini kendine çekti ve ağlamaya başladı. O zamandan sonra ilk defa hıçkıra hıçkıra ağlıyordu, kendini serbest bırakmıştı resmen. O yeşil gözlerin keskinliğini, o sarılmanın içtenliğini, dokunmaların hasretini, dudaklarının tadını özlüyordu. Kalbi duracak gibi olurdu her defasında bunlar gerçekleşirken. Ölümü tatmak istedi arkasından defalarca. Öldürmek istedi kendini, olmadı. Beyaz bir ışığın gölgesiyle vurmuştu Yağız, 'yapma' diyordu ona. Ağlıyor, düşüyordu yere. Ne zaman bitecekti içindeki bu yangın bilmiyordu, onu ne zaman unutacak hale gelecekti bilmiyordu, hayranları da korkmaya başlamıştı ondan bir ses soluk çıkmayınca. Kimse evini falan bilmese de Hazan arada sosyal medyaya girer iki üç şey yazar, çıkardı. Bu kitap basıldığı zaman asıl büyük meraklar, büyük sesler çıkacaktı ortaya. Çünkü o ilk defa kendi hayatını dökmüştü kitaba, ilk aşkını ve son aşkı olan adamı. Duştan çıkıp kendine gelince üzerini giyip kahvesini yaptı, iki üç ekmek parçasını ağzına tıkıp kahvesini masaya bıraktı. Kendisi de masaya geçip laptopu açtı. Ve dokundu o parmaklar tuşlara.
'Ne ne ? Ben ne demiştim ona... O gününün gecesi dediğim sözle kendimi yiyip bitirirken o ne yapıyordur kim bilir? Kesin benimle dalga falan geçiyordur ya da geçmiyordur. Sonuçta beni seviyor, değil mi? Yatakta debelendim. Tabii bir zil sesiyle sıçradım. O gelmeliydi. O olmalıydı. Kalkıp boğazımı temizledim, parmak uçlarımla kapıya ilerledim. 'Kim o?' dediğimde 'Ben Yağız, lan yoksa yine mi havluylasın ?' dedi, kıkırdadım ve ciddileşip kapıyı açtım. Etrafı kontrol ediyordu, kapı sesini duyunca bana baktı; şık gözüküyordu. Smokin falan takmış, nereye götürecekti acaba...
''Ne işin var gece gece?''
''Allah Allah ! Bir dur kızım! Hem seni yemeğe çıkaracağım.''
''Beni buna ben 'evet' diyor muyum?''
''Diyor musun?''
Dedi masumca, reddedeceğim diye korkuyor olmalı. Ama ben de bu kedi gibi masum görünen adama hayır diyemezdim.
''Pekala, kabul olsun.''
Kolunu havaya kaldırıp geri ittirdi 'YES' diye bağırdı, ona gülüp müsaade istedim giyinmek için. Yıllar önce aldığım bir elbisem vardı, belki kitaplarım yüzünden televizyona çıkarım diye aldığım. Demek bu güne kısmetmiş. Hemen giyip baktım kendime şöyle. Siyahtı sadeydi. Saçlarımı açıp saldım çayıra. Güzel gözüküyordum desem ego mu yapmış olurdum? Kapıyı tıklattı, hızla gidip açtığımda donup kaldı. Eh, beni ilk def böyle görüyordu normaldi.
''Sen...sen çok-''
''Güzel olmuşum.''
''Kızım bir dur ya iki romantizm yapamıyoruz sana da!''
''Özür dilerim ruhum öküz biraz, romantizmi kaldırmıyor...''
Neyse koluna girdim, arabasını parkın oraya park etmiş, oraya kadar kol kola ilerledik. Arabanın oraya gelince bana kapımı açıp eğildi, gülümsedi. Gülümsedim kapıyı kapadı, sürücü koltuğuna geçti. Anahtarı kontağa takıp çevirdi, yine çevirdi ve çalıştı araba. Vitesi attırıp gazladı. Elim radyoya gitti, açıp kanal gezdim. Bir şarkı da durdum. 'NE GÜZEL GÜLDÜN' buna bayılıyordum, Yağız geldi geleli bunu dinliyordum, aşka geliyordum sanırım. Şarkıya eşlik ettim yol boyunca, beni böyle gören o güzel gülen adam da bana katıldı. Bir tepeye gelmiştik, oraya güzel bir şekilde tasarlanmış restuarant vardı. Kendi indi önce sonra gelip yine kapımı açıp inmeme yardımcı oldu. Koluna girdim ve içeri girdik. Adam görünce zaten Yağız'ı tanımıştı. Hey, bir dakika buracıkta kimse yoktu, Yağız'a baktığımda bana bakıp göz kırptı ve bizim için hazırlanan masaya geçtik. Garson gelip ne yiyeceğimi sordu, bende Yağız ne yersen yerim deyip kesip attım. O da en sevdiği yemeği söyleyip benim de seveceğimi söyledi, içkilerimiz de şaraptı. Uzun süre sessizlik vardı masada sadece birbirimize bakıp gülümsüyorduk. Yemekler gelince iştahla yemeğe başladı karşımda, bende ona eşlik ettim. Kadehini havaya kaldırınca bende kaldırdım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Öykümüz
FanfictionBir genç kadın yazar düşünün (Hazan); yaşadığı aşk öyküsünü hikayeye çeviren. Bir genç adam düşünün (Yağız) ; zengin ve yakışıklı ve hiç beklenmedik bir şekilde dünyasına, dünyadan soyutlanmış bir kadını alır.