12. Bölüm: Sen...
'Selim ben ve Yağız bir resim sergisine geldik. Selim'in sözü vardı. Üstelik onun da bizden sakladığı bir resim yayınlanacaktı. Bu nedenle o ve biz çok heyecanlıydık. İnsanlar doluşmuştu içeri, Yağız ile el ele tutuşuyordum. Bana hala kızgındı. Haklıydı o da kendince. Resimleri tek tek incelerken içimde oluşan sanat aşkı büyümüştü. Bende çizip söylemek istedim bir şeyler. Acaba buna Yağız müsaade eder miydi? Selim'in çizdiği resmin oraya gitmiştik. Bize aktarmak için çok heyecanlıydı. Resmine baktığımızda Yağız ile bakışmıştık. Bizi anlatan bir resimdi bu. Selim kollarını açıp kaşlarını kaldırdı, bizden bir şey dememizi bekliyordu. Direkt ben söze atıldım.
''İnanılmaz! Çok güzel olmuş, teşekkür ederiz.''
Kollarını kapatıp yüzüne sinsi bir gülüş ekledi.
''Biliyorum inanılmaz olduğunu canım bir şey değil. Yağız istedi bende yaptım.''
Yağız kaşlarını çatınca Selim elini ağzına götürdü.
''Sanırım pot kırdım.''
''Potu kırmakla kalmadın dostum her şeyi açıkladın aferin yani!''
İkisine de gülüp resmi biraz daha inceledim, Yağız omzuma dokunup kollarını belime geçirdi. Başını omzuma koyup o da resmi inceledi. O sıra Selim yanımızdan ayrılmıştı, önemli bir şahısın geldiğini söyleyip.
''Yağız, bende resim yapmak istiyorum...''
''Olur canım yap. Selim'e söylerim sana yardımcı olur.''
''Gerçekten mi?!''
Deyip ona döndüm, burnunu burnuma sürtüştürüp başını salladı. Sımsıkı sarılıp çok kez teşekkür ettim. İnsanların bize bakmasını takmıyordum. Selim yanımıza geldi.
''Başka yer mi bulamadınız ya? Alev alev yanıyor burası, sayenizde. ''
Başta ne demek istediğini anlamamıştım sonra Yağız'ın gözlerine bakınca ince ayrıntıyı yakalamış, gülüyordum. Pislik Selim yine pis bir ima da bulunmuştu. Neyse... Sergi de biraz zaman geçirdikten sonra Selim'i eve bırakıp sahilin kenarına çektik arabayı. Hava kararıyordu. Bir bank'a oturduk el ele. Başımı onun omzuna dayamış güneşin batışını seyrediyordum. Onun ve kendi kalp atış seslerini duyuyordum. Onun da duyduğuna emindim. Önümüzden çocuklu evli insanlar geçiyordu, hepsi mutluydu. Yağız'ın bunu hayal ettiğini tahmin edebiliyordum. Kim istemezdi ki bir ailesi olsun...
''Biz de evleneceğiz dimi ?''
Ah düşüncelerimin üstüne sorduğu soru buydu işte. İyi tanımıştım onu.
''Neden olmasın ki... Önümüzde hiçbir engel yok. Evleniriz.''
''Hemen şimdi evlenelim!''
Diyerek bana döndü heyecanla, sahte bir şekilde gülümseyip ellerini sımsıkı tuttum.
''Ama bunun bir adabı geleneği var sevgilim...''
''Bir bir dakika... Sen bana sevgilim mi dedin?''
Başımı salladım. Neden bu kadar şaşırmıştı ki bu kelimeye...
''Sen bana ilk defa adımla seslenmedin. Bana sevgilim dedin... Aman tanrım! Bu bir rüya olmalı...''
''Bilseydim böyle tepki vereceğini daha birçok kez sevgilim derdim... Neyse...nerede kalmıştık?''
''Sen bana hep de sevgilim... Evleniyorduk en son.''
''Gelenek adap demiştim ama..''
''Annemler ile geleyim alayım seni...''
''Bodoslama girmedin mi sevgilim?''
''Nereye varmak istiyorsun Hazan?''
Ayaklandım, ellerimi çekip. Ne demek istediğimi anlamayan bir sevgilim vardı şuan karşımda...
''Tek taşımı kendim aldım muhabbetine döndü burası sevgilim.. En iyisi evime gideyim.''
Arkamı dönüp yürümeye başladım. Peşimden yetişti, kesin birkaç saniye alık alık baktı öylece arkamdan. Sonradan köfteyi çaktıysa peşimden geliyor arkadaş.
''Yüzük diyorsun teklif diyorsun anladım sevgilim... Ben onları yapacaktım zaten sadece evlenseydik iyidi.''
''Yangından mal kaçıyorsun sanki sevgilim... Ne bu acele..''
Benimle aynı hiza da yürümeye çalışıyordu safım. Çok seviyorum ben bu adamı ya...
''Sana olan hasretimden sevgilim.. Yoksa başka bir şeyden değil. ''
Kahkaha attığımda herkes bize baktı. Ah şu topluluk hep de bir şeyi merak edip insanlara bakıyorlar. Ne yani bir kadın toplum içinde kahkaha atamaz mı?'
Selim kahkaha atıyordu yazmaya başladığımdan beri. Okuyordu yanımda ve bu sinir bozucuydu. Ona vurup haddini bildiriyordum ama durmuyordu. Laptop'u kapatıp su içmeye kalktım, içip geri döndüm yanına.
''İlk ben alacağım kitabını haberin olsun!''
''Al oku azıcık hayat öyküsü bil.''
Koltuğun üstüne dirseğini dayayıp avucunun içine başını koydu ve bana dikti gözlerini.
''Ne var?!''
Dedim bakışlarından rahatsız olaraktan.
''O seni çok sevdi. Ondan her ne kadar nefret etsen de şuan, o seni hala seviyordur.''
''Ben ondan nefret etmiyorum sadece kırgınım ve bunun sebebi de-''
Kapı tıklayınca sustum. Selim gülümseyip kapıya yöneldi. Kapının açılış sesini duydum. Kim biliyordu ki burayı?
''Kimmiş?''
Diye seslendim, topuk sesleri duyuyordum. İçeri geçiyordu. Ve salona girdiğinde ona bakakaldım.
''Sen...''
-Devam Edecek-
Not: ACABA KİM GELDİ??? Gençlik biliyorum bölümler kısa ama vallahi söz uzun uzun bölümler yakındır. Ben hala depresyondayım.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Öykümüz
FanfictionBir genç kadın yazar düşünün (Hazan); yaşadığı aşk öyküsünü hikayeye çeviren. Bir genç adam düşünün (Yağız) ; zengin ve yakışıklı ve hiç beklenmedik bir şekilde dünyasına, dünyadan soyutlanmış bir kadını alır.