2. Bölüm : Tanışma
Hazan daha fazla yazamamıştı, aklına anıları gelince sandalyesinden hızla kalkıp bir oraya bir buraya gidip geldi. En son kendini yatağa atıp gözlerini yumdu, yutkunurken. Ve karanlığa gömülmüştü..
Sabahın en erken saatinde kalkıp duşa girdi. Çıktıktan sonra üzerini giyinip evden ayrıldı. Kaldırımda elleri ceketinin cebinde yürüyordu. Başını kaldırıp sol tarafına baktığında o parkı gördü. O parkta güzel anılar vardı; biriyle. Başını iki yana sallayıp yoluna devam etti, her geçtiği yer de bir anısı vardı ki. Fırına girip iki ekmek aldı, hızlı adımlarla evine geri döndü. Dışarı çünkü üstüne üstüne geliyordu. Ekmeği tezgaha bırakıp küçük buzdolabından salatalık peynir çıkardı. Onları kesip ekmek ile bir güzel yedikten sonra kahvaltısını bitirmiş oldu. Kahvesini yapıp masasına geçti. Eliyle gözünün önüne gelen saçlarını itip parmaklarını kütletti. Laptop'u açıp Word a geri girdi. Son kaldığı yeri tekrar gözden geçirip parmaklarını tuşlara götürdü. Derin bir nefes alıp yazmaya başladı.
'Elini sıkıp hafif gülümsedikten sonra;
''Ben de Hazan, memnun oldum. Bir daha görüşmemek üzere.''
Deyip sokağıma döndüm. Adımlarımı evime doğru atıyordum ki yine o adam yani Yağız önümde belirdi. Eşek gözlerini bana çevirmiş, karşımda duruyordu.
''Neyin peşindesin? Bırakır mısın peşimi?''
Kafasını iki yana sallayıp 'olmaz' dedi. Göz devirip yanından geçecektim ki kolumdan tutup durmamı sağladı. Başını hafif yana çevirip bana baktı, o yeşillerle ateş ediyordu sanki.
''Arkadaş olmaz isek benden kurtuluşun yok.''
''Bak Yağız! Benim hiç arkadaşım olmadı! Bu nedenle arkadaşlık kavramını bilmiyorum, dış dünya ile alakam yok. Yalnız başına yaşayan bir kadınım. Rahat bırak beni artık! Ben seni mutlu eden bir arkadaş olamam!''
Kolumu ondan kurtarıp soluklandım, taramalı bir tüfek gibi göndermiştim içimdekileri. Evimin önüne geldiğimde cebimden anahtarımı çıkarıp deliğe soktum, çevirip içeri girdim kapıyı kapatacak iken ayağı ile durdurdu.
''Beni mutlu et demedim ki.. Arkadaş olalım dedim. Hem yalnız olmak kadar kötü bir şey yok şu dünya da.''
''Nereden biliyorsun ki hiç yalnız kaldın mı?''
''Kaldım. 12 yaşımda iken hiç dilini dahi konuşamadığım bir ülkeye okumaya gönderildim. Ailemden, arkadaşlarımdan uzak bir yer de yalnız yaşadım. ''
Dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi kısa bir süreliğine yumdum. Onun elime dokuması ile aniden açtım, elimi kendime çektim.
''Hazan. Artık inat etmeyi kessen mi?''
''Ben, bilmiyorum. Nasıl davranacağımı, nasıl arkadaş olacağımı, nasıl seveceğimi...''
Bir adım yaklaşınca geri gittim, bir adım daha attı ve evin içindeydi. Avucunu açıp uzattı; bekliyordu.
''Eğer hazırsan bunu sana öğretebilirim. Sadece bana güvenmen gerekiyor.''
Düşünemiyordum.. Şuan çok farklı duygular içerisindeydim. İlk defa bir erkeğe bu kadar yakındım ve konuşuyordum. Ama sevilmenin, sevmenin, arkadaşlık duygusunun nasıl bir şey olduğunu deli gibi merak ediyordum. Bu nedenle iç savaşı kesip avucunu kavradım. Yanağının kenarı ile gülümsedi, ben ise dudaklarım aralanmış, belli bir düzey de nefes alırken gözlerimi ona dikmiş bakıyordum.
''O zaman ilk kural: Birbirimizi tanıyacağız. ''
Elim hala onun elini tutarken terlediğini fark etmiş olmalı ki çekti.
''Şey... kusura bakma.''
Önemli değil anlamınca bakınca içeri gidip ellerimi yıkadım ve yanına geri döndüm. Kapıyı kapamıştı içeri girmişti. Etrafa göz gezdiriyordu, boyu da uzun olduğundan az kalsın değecek gibiydi tavana.
''Burada mı yaşıyorsun cidden?''
Bu sorusu ile sinirlenmiştim.
''Evet, beğenemedin mi?!''
Ellerini iki yana sallayıp dudaklarını araladı.
''Yanlış anladın beni, böyle demek istememiştim. Sadece neden?''
''Yalnızım. Bu iyi bir neden.''
Masamın oraya doğru ilerledi ve eline bir kitap aldı. Bu kitapta benim yazdıklarımdandı. Bana dönüp kitabı gösterdi.
''Bu kitaba bayılıyorum; sende seviyor olmalısın.''
Sırıttım, içini açıp birkaç sayfa atladı ve bir sayfa da durup okumaya başladı.
''Sessiz çığlıkların arkasında yatan büyük feryatları göremeyecek kadar kör bazılarımız. Ne yaşanmışlıklar yatar oysaki o çığlıklar da-''
''Acı, üzüntü, gözyaşı... Bunları barındır; bunları besler. Ve gittikçe büyür, taşar. Çığlıklarınızı susturmaya çalışanlardan uzak durun. Çünkü onlar gerçek kötülerdir. Bir şeyleri örtbas etmek isteyen korkaklardır...''
Onun okuduğu yerin devamını getirdiğim için bana hayranlıkla bakıyordu. Kitabı kapatıp yazar kısmına bakınca 'Hazan Çamkıran' diye sesli okudu. Geri bana bakıp yaklaştı.
''Memnun oldum Hazan Çamkıran, senin en büyük hayranınım.''
Bir şey demeyip yatağımın ucuna oturdum, kitabı masaya bırakıp yanıma oturdu.
''Ben Yağız Egemen; Egemenler Holding de çalışıyorum. Babam tanınan Hazım Egemen annem Sevinç Egemen. 3 kardeşim var; Amerika'ya okumaya gönderildiğimi söylemiştim. Babamın parasını yemem, kendi işimden aldığım kadarı ile yetinirim. En büyük tutkum ise şarkı söylemektir. En sevdiğim yazar; sen. En sevdiğim kitaplar; seninkiler. ''
Resmen bana baştan aşağı hayran biriyle arkadaşım. Zengin, yakışıklı biriymiş. Şarkı söylemek ise tutkusuymuş. Kızların en çok sevdiği tipik erkeklerden...
''Sıra sende; tanıt kendini bana.''
Dudaklarımı yalayıp yutkundum, ellerimi önümde birleştirip başımı yere eğdim.
''Ben Hazan Çamkıran; Yazarım. Ailem yok. Kazandığım paraların %20'sini alıp gerisini kurumlara bağışlayan birisiyim. Eğer kitaplarımı dikkatli okumuş isen bunun ile ilgili bir şey yazmıştım. (başını salladı olumlu bir şekilde) En büyük tutkum ise yazmak anlaşılacağı gibi. Tüm yazarları ve kitapları seviyorum, ayrım yapmam. Zaten işini kaliteli yapanlar olur yazar. Diğerleri ise sadece gölgedir onların arkasında.''
Başımı kaldırdığımda beni izliyordu. Ayaklandım, o da başını iki yana sallayıp ayaklandı.
''Artık gidebilir misin?''
''Tamam, arkadaşım giderim zaten bugünlük ilk kuralı tamamladık. Diğer kurallar için yine geleceğim.''
Kollarını açtı, ona alık alık bakıyordum. Bana yaklaştı ve kollarını vücudumda birleştirdi, sarılıyordu bana. Benim kollarım ise yere bakıyordu, sarılmasını bitirip gülümsedikten sonra kapıya yöneldi. Kendime gelip ona kapıyı açtım, adımını attı dışarı. Bana dönüp el salladıktan sonra gitti. Ben ise gidişini izledim.'
-Devam Edecek-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Öykümüz
FanficBir genç kadın yazar düşünün (Hazan); yaşadığı aşk öyküsünü hikayeye çeviren. Bir genç adam düşünün (Yağız) ; zengin ve yakışıklı ve hiç beklenmedik bir şekilde dünyasına, dünyadan soyutlanmış bir kadını alır.