8.Bölüm: Gizemli Kutucuk
*Hazan'ın ağzından ilerleyecek*
İçimde kaynayan o sıcak şaşkınlık gittikçe büyüyordu. O yeşil gözler bana bakıyor ve gülümsüyordu. Onu uzun zamandır görmemiş olmama vermeliyim ki bu suskunluğumu. Onun gözlerinde vardı bir kaygı. Gelmek ile doğru mu yaptım dercesine.Dudaklarım sürttü birbirine, hareket etmeye çalışıyordu. Sözcükleri aktarmak istiyordu ona lakin olmuyordu.
''İçeri davet etmeyecek misin?''
Sesi çok sıcaktı, içtenlikle istiyordu bunu. Konuşmak istedikleri varmış gibi.Eskiden söyleyemedikleri. Onu içeri aldım, etrafı taradı. 'Nasıl burada yaşar?' der gibi. Tekli koltuğuma oturdu, sandalyemi karşısına çektim. Gözleri laptopa kaydı, Word açıktı en son.
''Kitap mı yazıyorsun?''
''Evet, yeni baskı olacak. Bir öykü. ''
''Sanırım onunla olan öykünü kaleme alıyorsun.''
''Ece bunları konuşmak istemiyorum. Neden geldin ? Niye şimdi geldin? Onca zaman neden aramadın ?''
''Hepsini anlatacağım sana Hazan. Abimle olan ilişkiniz çok güzeldi. Sizi özeniyordum ve abimi ilk defa bu kadar mutlu görüyordum. Sen onun yaşantısını düzelttin o da seninkini.''
''Ama yine bozdu.''
''Biliyorum çok kötü şeyler yaşandı. Ama şunu bilmeni isterim ki eğer abim gitmeseydi.''
''Gitti.''
Sürekli karşılık vermem onu sıkmıştı gibi, elleriyle oynuyor, dudağını ısırıyordu sürekli. Ben ise dik bir şekilde oturmuş kollarımı ondan saklamaya çalıyordum. Kesik izlerini görmesini istemezdim. Kötü bir görüntüydü.
''Hazan. Öfkeni anlıyorum fakat izin ver konuşayım. Yoksa gerçekleri doğru düzgün öğrenemezsin. ''
''Ece aslında biliyor musun? Pek de bilmek istemiyorum. Unutmaya çalıştığım bir zaman dilimi var ve sen de onu deşme!''
Sesim biraz yükselmişti sona varırken. Dudaklarını büzdü, ayaklandı.
''O zaman burada ki işim bitmiş bulunmakta.''
Kapıya ilerledi, onu geçirmek için arkasından gittim. Kapıyı açtım, dışarı adımını atmadan bana döndü.
''O seni sevdiğini her daim dile getirdi, bilerek söylemedikleri vardı ve böyle olmasını istemezdi.''
Yaramı deşiyordu her kelimesinde. Ona kafamı sallamak ile yetindim, gitti. Kapıyı kapatıp derin bir nefes aldım. Gözyaşlarımı içime akıtıp yatağa attım kendimi. Neden gelmişti şimdi? Tam olanları unutmak ister iken.Şimdi soracaksınız madem unutmak istiyorsun neden öykünü yazıp yaranı deşiyorsun diye.. Haklısınız, çünkü ben bir malım. Masama geçmeden önce birkaç şey tıkındım, kahvemi yapıp masama bıraktım.Tam kıçımı sandalyeye yerleştiriyordum. Kapı tıklandı. Ayaklarımı yere vurarak kapının oraya gittim, derin bir nefes alıp kapı kulunu çevirdim. Aniden üzerime atlayış beni sarsmıştı, Ece ağlayarak bana sarılıyordu, ona sinirlenmiştim bir zamanlar, kötü sözler söylemiştim fakat o beni hep ablası gibi görüp sevmişti. Şimdi ise uzun bir aradan sonra karşıma çıkma cesaretini bulmuş, faydalanıyordu. Ellerim hava da kalmıştı bir süre şaşkınlığımdan, onu bende özlemiştim. Beline yerleştirip daha sıkı sardım onu. Kulağıma fısıldıyordu : özür dilerim. Ne kadar basit bir kelime. Kollarımızı birbirimizden ayırırken gülümsedik aynı anda. Gerçekten onun bu samimiyetini çok özlemişim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Öykümüz
FanfictionBir genç kadın yazar düşünün (Hazan); yaşadığı aşk öyküsünü hikayeye çeviren. Bir genç adam düşünün (Yağız) ; zengin ve yakışıklı ve hiç beklenmedik bir şekilde dünyasına, dünyadan soyutlanmış bir kadını alır.