9.Bölüm: CD
Bir gün boyunca şu gelen gizemli kutudakileri inceledim. Bir mesaj mı var diye... Ama bir şey çıkmamıştı. Heyecanım gitmiş onun yerine özlem kaplamıştı yüreğimi. Fotoğraflar da ben ve Yağız vardık. Tüm çekildiklerimizi çıkarırdık. O günlerinin hasreti ile yanıp tutuşuyordum. Fotoğrafların hepsinin arkasını çevirip bakmıştım hiçbir şey, iz falan yoktu. Kutunun içinde kalan küçük bir kaleme baktım, dünden beri daha doğrusu bakışıyorduk fakat hiç onunla ilgilenmemiştim, resimlerden dolayı. Elime alıp inceledim; bir dakika! Bu yazılan ama gözükmeyen yazıları gösteren türden bir kalemdi, ışığı vardı. Hızla fotoğrafların arkasını tekrar çevirdim. Hepsine ışıktan tuttum ve dediğim gibi yazılar belirginleşti. Bu kalemin aynısından Yağız bana hediye etmişti, anım depreşti. Ne yazdığını okuduğumda şaşırmıştım, hangi gerçek? Şöyle yazıyordu : Gerçekler saklandı, sen inandın.
Bu da ne demekti? Ney gerçek değildi ne sahteydi ? Ben neye inanmıştım?Hızla evimde bir oraya bir buraya gidip durdum. Elim başımda olanları düşünüyordum, aklıma hiçbir sahte söz gelmiyordu ki. Ne gerçek olamazdı?Dolaptan şişe çıkardım, suyu bardağıma koydum. Buz gibi suyu diktiğimde iliklerime kadar hissettim donduğumu.O anda kapı çalıca bardağı tezgaha attım gibi kapıya koştum, bir kargocu hızla uzaklaşıyordu. Arkasından seslendim fakat iletilmedi herhalde ona. Yine bir kutu vardı. Gizemli kutular artıyordu. Bunlar bana bir işaretti ama neyin işareti? Üstünde yine iliştirilmiş bir not vardı. 'Kalbinin sesini dinle'
Bu da ne ? Biri gerçekten benimle uğraşıyordu ve bu kişi benim Yağız ile olan ilişkimi biliyor olmalıydı. Hemen gidip kutuyu açtım. İçinden cd çıktı. Hemen cd'yi elime alıp masama geçtim. Cd'yi taktım, bir dosya belirdi. Ona girip video'yu açtım. Siyah bir ekran belirdi önce sonrasında Yağız'ın yüzü ekrana yansıdı. Merakla izlemeye başladım, şuan ne kadar garip hissetsem de.
'Sevgilim, eğer bu cd eline geçtiyse demek ki ben gitmiş olacağım, dönmemek üzere. Sana anlatmak istediğim o kadar şey varken yanında nasıl kıvrandığımı fark etmişsindir. Senden sakladıklarım oldu, affet beni. Ama bunları seni üzmemek için söylemedim. Sen şu hayatta en değer verdiğim insansın ve senin bir gözyaşın hele ki o gözyaşını ben akıtıyorsam kendimden nefret ederdim. Papatya'm şimdiden kokunu özledim. Keşke öykümüz bitmeseydi. Seni çok seviyorum...'
Gözlerimden kayan yaşlar birer damla gibi yeri bulurken onun ekranda kalan son anda ki yüzüne bakıyordum. Sesi yeniden kulaklarımı doldururken onu şu kadar görmem hiçte iyi olmamıştı. Başa sardım beş altı kez izledim. Bana seslenişini ne kadar özlediğimi fark ettim. Peki bu cd bana neden şimdi ulaşmıştı? Cd yi çıkardım ve özenle kenara koydum. Gözyaşlarımı silip Word a girdim, yazmam gerekiyordu. Çok az bir zamanım kalmıştı bitirmek için.
'Evim evim güzel evim, İngiltere'den dönmüştük. Bana bu güzel hayali yaşattığı için ona defalarca teşekkür ettim, o da sürekli bunun devam edeceğini söyledi. Yemeği yiyip ceketimi giydim. Dışarı çıkıp yüzümdeki mutluluğu insanlara yansıtmak istiyordum. Birkaç yaşlı amca ve teyzeye yardım ettim, çocuklara çikolata alıp oyun oynadım. Sonra evime bir neşeyle döndüm.
Sabah kapının şiddetle çalmasıyla uyandım. Yataktan fırlayıp gözlerimi ovuşturdum, kapıyı açtım. Karşımda Ece, Yağız ve bir hiç tanımadığım ama Ece'nin arkasında duran adam vardı.
''Günaydın!''
Diye hep bir ağızdan bağırdılar, şurada sevdiğim adam olmasaydı onlara gününü sorardım da. Karşımda öyle güzel gülüyordu ki Yağız, bende onlara günaydın deyip içeri davet ettim. İçeri girmek istemediler, Yağız giyinmemi istedi, kahvaltıya gidecekmişiz. Hemen girip giyindim. Saçımı yaptım, yüzümü biraz boyadım. Sonra evden çıkıp Yağız'ın koluna girdim. Ece ve yanındaki adam kendi arabalarına bindi ben ve Yağız, onun arabasına binip gideceğimiz yere sürdü. Geldiğimizde Yağız kapımı açıp inmeme yardımcı oldu. Çok güzel bir yerdi burası. Hemen masamıza geçip kahvaltıyı söyledik. Kahvaltı gelene kadar sohbet ettik, Sinan imiş Ece'nin yanındaki kıvırcık saçlı, kara kaşlı kara gözlü hafif kirli sakallı adam. Samimi biri, Eceyi de çok seviyor belli ediyor bunu. Yağız elimi tutup gülümsedi.
''Seni birden yataktan kaldırır alı koymuş gibi olduk kusura bakma, papatya'm''
Başımı 'sorun değil' anlamında salladım, Ece ve Sinan karşımızda sanki daha yeni çıkmaya başlamış çocuklar gibi takılıyorlardı. Yağız'ın bu genişliği beni biraz olsun şaşırtmıştı. Kahvaltılarımız geldi, yemeğe başladık. Yerken Sinan çok güzel bir anısını anlattı, gül gül öldük.Yemek bitince manzaraya şöyle döndüm bi. Ağaçların arasında kalmış uzakta ki deniz çok hoştu, ilk bakışta alıyordunuz o huzuru. Yağız belimden sarılıp başını benim omzuma koydu ve o da manzarayı izlemeye başladı.
''Seninle şu manzaraya karşı bir evde yaşayacağız.''
Dedi, sakin bir tonda. Bende çok istiyordum onunla böyle bir manzaraya karşı yaşamak.'
-Devam Edecek-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bizim Öykümüz
FanfictionBir genç kadın yazar düşünün (Hazan); yaşadığı aşk öyküsünü hikayeye çeviren. Bir genç adam düşünün (Yağız) ; zengin ve yakışıklı ve hiç beklenmedik bir şekilde dünyasına, dünyadan soyutlanmış bir kadını alır.