İYİ OKUMALAR DİLERİZ..🌸🍀Gün Hüma için oldukça zor geçmişti. Gerek okul, gerek Ali'nin ona söyledikleri oldukça yormuştu onu.
Ne demişti Ali? Hamile olduğunu yani göbeğinin olduğunu söylemişti. Ama Hüma'nın kalbine giren olmamıştı ki. Hüma'nın önceligi okulu, mesleği, olmuştu. Çünkü kimsenin samimiyetine inanmıyordu. Sensiz yaşayamam diyenlerin onsuzda yaşayabileceğini, seni çok seviyorum diyenlerin ertesi gün başka bir kız için ölüp bitmesini, sosyal medyaya ilişkisi var yazanların 3 ay sonra o yazıyı kaldırmalarını, adına sevgi dedikleri ama aslında sevgi ile uzaktan yakından alakası olmayan bu ve bunun gibi durumlardan nefret ediyordu.
Belki olur da kalbini açabileceğine inandığı bir kişiyle tabiki hayatını birleştirmek isterdi. Doğru aşkı bulduğu zaman ondan asla vazgeçmeyecekti ne pahasına olursa olsun tuttuğu eli bir daha bırakmazdı çünkü dogru aşk yanlış bir adamı bile karakter sahibi yapardı.
Bu düşünceleri aklından defetti. Ali'nin ona söylediği o GÖBEK lafını elbette ona yedirmesini bilirdi.
Ne de olsa aynı okulda bir süreliğine birlikte olacaklardı.Annesinin;
"Hüma ocağa çay koysana kızım babanla içelim." seslenmesi ile Hüma odasından çıkıp;
"Tamam anne bensiz olmaz öyle değil mi o çayın tadı?" diye sırıtarak sormuştu.
Bu sorusu anne ve babasının yüzünde tebessüm oluşturmuştu. Hüma gülmeyi pek sevmesede herşeye rağmen gülen,en mutsuz anlarında bile yıkılmadım ayaktayım dermişçesine gülümseyebilen, sevenlerini güldürmeyi çok seven bir kızdı.Tabi her kardeşin yaptığı gibi kardeşi Ozan atlamıştı. Her kardeş böyle değil miydi?
"Niye sen şeker misin ki çayın tadı sen olunca olsun Hümacıgım ?" diyerek sırıtmıştı.
"Senin gibi olduğum yerin keyfini kaçıracağıma , tadlandırırım daha iyi ha Ozon tabakası?" diyerek cevabını vermişti.
"Tamam kavga etmeyin Hüma çayı hazırla, ben bahçedeyim kızım." diyerek olaya el atmıştı Mehmet Bey.
Hüma her ne kadar 26 yaşında bir öğretmen adayı olsa da anne ve babasının yanında yedi yaşındaki küçük kız çocugu gibi tatlı olurdu. Onları güldürmeyi sever,kardeşi ile her ne kadar birbirleri ile laf dalışına girse de onu da bir o kadar çok severdi.
Çayı bahçeye çıkaracağı sırada pencere pervazında iken babasına selam veren bir ses duyar duymaz anında kafasını kaldırmıştı.
"Hayırlı akşamlar Mehmet amca nasılsın?" sesi tabi ki de Ali'ye aitti.
"Çok şükür iyiyiz oğlum sen nasılsın, gel çay içip iki lafın belini kıralım ha ne dersin?" konuşan kişi Mehmet Bey'di.
"Teşekkür ederim Mehmet amca ama annem bekler başka zamanana inşallah."
" Peki o zaman, yaşlı olabilirim ama bunak değilim sözünü unutmam." diyerek gülümsetmişti Ali'yi.
"Estağfurullah Mehmet amca gelirim bir akşam, görüşürüz." diyerek pencere pervazında onlara şaşkınca bakan Hüma'yı sadece Ali görmüştü. Tabi Ali anında gözlerini kaçırmıştı. Daha o sözleri nasıl söylediğini bile anlayamıyordu.
"Görüşürüz oğlum."
"Aa Ali gelsene oğlum niye orada dikiliyorsun,Mehmet,çocuğu niye davet etmiyorsun Ali gelsene oğlum geç otur Hüma çayını getirsin."sözleri kapıdan çıkan Ayşe Sultan'dan gelmişti."Hanım ben davet ettim ama gelmedi, eve gitmesi gerekiyormuş."
"Evet annem bekler başka zamana Ayşe Sultan ."
" Tamam o zaman Leyla'ya selam söyle."
"Olur söylerim,görüşürüz."
Diyerek gözden kaybolmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNET KUŞUM ( YENİDEN YAZILIYOR)
Художественная проза** HARAMSIN CENNET KUŞUM" adlı hikâye "CENNET KUŞUM" olarak değiştirilmiştir.. Genç adam artık kelimelerin kifayetsiz kalacağını anlar anlamaz genç kızın bileğini tuttu,genç kız sorar gözlerle bakarken genç adam göz temasını kesmeden kızın elini ta...