KEYİFLİ OKUMAYARR:)
Bir 14 Şubat sabahı ergen Ozan "Neden sevgilim yok nedennn?" diye evin içinde hönkürürken kafasına şaplağı yemesiyle kendine geldi.
Arkasına döndüğünde kaşları çatık kendisine sinirlice bakan annesiyle karşılaşması "Ahanda sıçtık!" teriminin uygulamaya dökülmüş haliydi.
Annesi "Yürü git çayın altını kapat abinle ablan birazdan uyanır." diyerek Ozan'a doğru gözlerini kısarak bakmaya devam etti. Ozan elini karnına bastırarak "Anne ben özel günümdeyim!" diyip salak salak sırıtmaya başlayınca annesinin terliğine eğildiğini gördüğü an soluğu mutfakta aldı, tabi arkasında kendisine söylenen bir anne bırakarak.
Nihayet herkes sofrada yerini aldığında kahvaltıya başlamışlardı, Ozan hafifçe abisine doğru dönerek "Abiii?" diye seslendi, " Ne oldu oğlum?" diyen abisine
" Nayırrr nolamaz bir sevgili kaç para nömerrr söylesene kaç para uleynnn" diye türk filmine bağlayıp bağırmasıyla, Ömer burnundan solurken "Otur edebinle yemeğini ye sofrada salak şaçma konuşma" diyerek sert sert bakması eşdeğer oldu.
Hüma ikisinin bu haline kahkahalar atarken Ozan'ın Hümayı'da hedef alması çok geç olmamıştı " Ablaaa evde kaldın evdeee, sende gelmiş hala gülüyosun" derken yüzünü sinsi bir sırıtış kaplamıştı.
Hüma ise sinirle Ozan'a bakarken aynı zamanda ağzına geleni saymakla meşguldü. Bu kavgaya daha fazla katlanamayan anne ve babaları sayesinde ikiside tartışmayı keserek önündeki yemeklerle ilgilenmeye devam ettiler.
Okula giriş yapan Hüma koridorda Rüzgar'ın bir kızdan kaçarken Ali'nin Rüzgar'ın bu halini şen kahkahalar atarak izlemesine şahit olmuştu, ne olduğunu merak ederek o tarafa doğru yürümeye başladı. "Günaydın" dediği an kendisine doğru dönen kız ile şaşkınlığını atlatamadı "İpar?" diye doğrulamak amaçlı sorarken "Hüma?" diyen kız oldukça şaşkındı. İki kız birbirlerine sımsıkı sarılırken Rüzgar bile merakla ikisine bakıyordu. Ali kızlara,
" Siz nereden tanışıyorsunuz?" diye bir soru yöneltti. İpar Ali'ye doğru kocaman sırıtıp "Hüma'yı saz kursundan tanıyorum" dedi, Rüzgar " Siz saz çalabiliyor musunuz" diye hayretle sorarken, İpar Rüzgar'a göz kırpıp,"Ne sandın çikolatalı ekmeğim?" dediği an Rüzgar'ın yüzünü buruşturmasıyla Hüma ve Ali gülmekten öleceklerdi.
İpar Rüzgar'a sarılmak için yaklaşmaya çalışırken Rüzgar'ın yüzü hortlak görmüş gibi bembeyaz olmuştu, "Gelmesene kızım" diye uyarıp geri geri gitmeye başladı. Dudaklarını hafif kıpırdatarak bir şeyler mırıldanıyordu, Rüzgarın dua okuduğunu anlayan Hüma artık gülmekten kopma noktasına gelmişti. Kızın gitgide yaklaşmasıyla ,
"Canını seven kaçsın!" diye bağırıp koşmaya başlamıştı ki arkasından , "Nereye elmalı turtammm?" diye bağırarak peşine koşan İpar, Rüzgar'ın peşini kolay kolay bırakacak gibi görünmüyordu.
Teneffüs sebebiyle öğretmenler odasında oturan Ali, Hüma ve Rüzgar üçlüsü ellerindeki çayları keyifle yudumlamaktaydılar, Ali "Rüzgar?" dediği an Rüzgar, "Hıı?" diye yanıtladı "Nasıl kaçtın İpar'dan" diye soran Ali,gerçekten o kızdan nasıl kurtulduğunu acayip merak ediyordu
"Lan helaya kaçtım, neler çekiyorum Rabbim" derken, Hüma ve Ali sırıtarak Rüzgara bakıyorlardı, bugün Rüzgar için oldukça trajikomik olmuştu.Okuldan eve dönen Hüma ergenus kardeşini evde göremeyince nerde bu çocuk diye düşünmeden edememişti. Tam abisine soracaktı ki evde aynı anda iki farklı mesaj sesiyle telefonu alıp gelen mesajı okumaya başladı Ömer ile Hüma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNET KUŞUM ( YENİDEN YAZILIYOR)
Fiksi Umum** HARAMSIN CENNET KUŞUM" adlı hikâye "CENNET KUŞUM" olarak değiştirilmiştir.. Genç adam artık kelimelerin kifayetsiz kalacağını anlar anlamaz genç kızın bileğini tuttu,genç kız sorar gözlerle bakarken genç adam göz temasını kesmeden kızın elini ta...