Kapıdan çıkar çıkmaz kafasını kaldırdığında, daha dün 'pezevenk' diye tabir ettiği adamın elinden kurtardığı kadın, karşıdaki kaldırım da mahcupça oturmuş elindeki ceket ile birini bekliyordu.
Demin içinden düşündüğü şeyi düzeltmek istermiş gibi "Adam demek adamlığa ayıptır, daha insan olamamış pi* ku**su" diye mırıldanmıştı.
Tabi hemen kendini toparlamak amacıyla boğazını temizlemiş ve karşı kaldırımdaki kadının yanına yaklaşmıştı. Kadın 36-37 yaşlarında gibi duruyordu. Ali için olmayan kardeşi olurdu mahallede ki kadınlar.
Ne yazık ki ülkemizde kadınlara kötü gözlerle bakan adam demeye utandığımız mahlukatlar çoktu. Kendilerini doğuranın bir kadın olduğunu unutup kadını rahatsız edebiliyorlardı.
Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Önce bir kızın namusunu kirletip sonra da annesinden namuslu kız isteyen erkeklerden bıktık.
Tacizci, tecavüzcü pezevenklerden iğreniyoruz.
Tecavüze uğrayan kızlara" O kızda kapalı giyinseydi!!" düşüncesinden nefret ediyoruz, çünkü bu ülkede kapalı kızlarda tecavüze uğruyor.
Zihniyeti pislik olan ibnelerden bıktık. Kısa giyinse bak bu kız yollu diye çirkince damga vurulmasından, orta halli giyinse kendini naza çekiyor zor kızı oynuyor denmesinden, kapalı olsa acaba örtüsünün altında ne var diyip iğrençce hayaller kurulmasından tiksiniyoruz. Sizin gibi zihniyete sahip olana herkes orospu.
Hiç utanmadan o kıza orospu damgasını vuran erkeklere sinir oluyoruz. Kardeşim! asıl orospu kim biliyor musun? Asıl orospu sensin. Adamlığa sığmazdı her önüne gelen kadına yan gözle bakmak. Ali 'yi annesi daha 16 yaşlarında iken almış karşısına, konuşmuştu.
FLAŞHBACK
"Ali'm,oğlum,sen benim bu dünyada ki tek yaşama sebebimsin. Seni çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?"
Sorusuyla anında kafasını sallamıştı genç delikanlı. Annesinin onunla ne konuşacağını anlamamıştı hâlâ.
"Şimdi senden bir şey isteyeceğim. Eğer olur da bana bir şey olursa sana şunları demek istiyorum. Ali'm senden isteyeceğim şey hiçbir kızın gönlüyle oynamaman. Yani sevmediğin, duygularından emin olmadığın bir kızın hayatını çalmaman. Şimdi belki beni anlamazsın ama ilerde anlayacaksın. Olur da eğer oynarsan yani, ciddi evlenmeyi düşünmediğin bir kızı kandırırsan SANA HAKKIMI HELAL ETMEM bilesin. Sana kimse ile konuşma demiyorum ama, hiçbir kıza 'UMUT' verme.
'UMUT' önemlidir oğlum, kimini hayata bağlarken, kimini hayattan koparır. 'UMUT' Yetim bir çocuğun kapıda annesinin veya babasının gelmesini beklemesi kadar acıdır.
'UMUT' lösemi hastası bir kızın saçlarının çıktığını görüp, yeniden koşup oynayacağı zamanı düşlemek kadar saf duygudur.
Ve unutma oğlum, 'UMUT' aşktan bile daha beter bir duygu olabilir. Sana son sözüm şudur ki ;" Her kadına yanlış gözle veya yanlış anlamda bakayım deme. Hele ki sevmediğin birini kendine karşı karşılıksız sevecek duruma getirme . Bu söylediğim de senin yaptığını hissetmeyeyim diyorum. Yani kimsenin kalbine zorla girmeye çalışma.
Mesele bir kadın için adam olmak değil. Mesele tüm kadınlara karşı adam olup, bir kadına ait kalabilmektir.
Burada en önemlisi GÜVEN'dir oğlum.GÜVEN yoksa hiç bir şey yoktur. " Ve oğlunun alnından öpüp "Anladın beni değil mi ?" diye sormasıyla Ali'nin başını sallaması bir olmuştu.
FLAŞHBACK SON...
Anılarını tekrar hatırlayan genç adam karşısında ki kadına selam vererek başladı konuşmaya..
"Kime bakmıştın abla?" kadın aniden ayağa kalkarak,
"Ben sizin ceketinizi getirmek için buradayım, evinizi de bilmiyorum bir umut bu sokaktan geçersiniz diye bekledim. Kısmet." diyerek cümlesine ceketi genç adama uzatarak devam etti."B-Ben size tekrardan teşekkür ederim, belki s-siz o-olmasaydınız o pis-..." cümlesini tamamlamasına kadının gözlerinin dolmaya başlaması ile izin vermemişti genç adam.
"Önemli değil ben insanlık görevimi yaptım, kim olsa aynı şeyi yapardı, şimdi silin gözyaşlarınızı kendinize dikkat edin, hele hele akşamın geç saatlerinde." diyerek kadına tebessüm etmesi ile genç kadın;
"Sizi daha fazla tutmayayım tekrardan teşekkür ederim." diyerek arkasını dönerek uzaklaşmıştı.Arkasında hala o pi*e küfür saydıran bir genç bırakarak..
Islık çalarak okulun yolunu tuttu Ali.Okulun kapısına geldiğinde okula bakmaya başladı. Sancar Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi.
Bu okul Ali'nin okuluydu. Burada ilk kez gerçek hayatın ne olduğunu ,gerçek acının ve en önemlisi de gerçek dostluğun ne olduğunu anlamıştı.Ali, liseyi bu okulda okumuştu. Ve yine bu okulda olmak istemişti. Ama tek bir farkla. Ali bu okulda okuyan değil, okutan olacaktı. Öğrenen değil ,öğreten olacaktı, oldu da.
Tarih dersini sevmeyen bir öğrenci bile Ali hoca sayesinde sevmeye başlamıştı.Ali, bu okulda neler yaşamıştı neler? Babasının Ali ve annesine yaptıkları, üstüne attığı ağır yükler Ali için ne kadar zor olsa da annesi için katlanmıştı. Ama en önemlisi 'Bu da benim imtihanım ,bana da isyan etmemek düşer.' diyerek okuldan sonra çalışmaya giderdi.
Ali, bu düşüncelerle boğuşurken arkasından,
"Hocam günaydın, beni mi bekliyordunuz?" diye hocasıyla dalgasını geçen Eren'e dönerek," Tabi oğlum tabi ,gözüm yollarda kaldı nerelerdesin sen merak ettim !"diyen hocasına, artist tavırlarla,
"Hocam biliyorum siz de bana hayransınız ama bu kadar belli etmeyin bari, ayakta kalmasaydınız benim şu babyface yüzümü görmek için, evelAllah hocamsınız ben gelirdim." diyen öğrencisinin laflarına dayanamayan Ali, gür bir kahkaha atmayı ihmal etmemişti, tabi ona eşlik eden gamzesi ile ,"Ney feys ney ?" sorusunu da sormayı unutmamıştı tabi. Eren'in söze atlamasıyla,
"Babyface hocam kısacası bebek yüzüme kimse dayanamıyor demek istemiştim." diyen gence,
"Bu kadar sohbet yeter koçum hadi sırana geç bakalım." diyerek çocuğu sırasına göndermişti tabi Eren son lafını söylemese olmazdı."Gamzeniz olayım gömün beni oraya hocaaağğm" diye bağırmasıyla yüzünü ekşiten bir Ali bırakmayı unutmamıştı...
Ali, öğrencilerini severdi, onlara gerek abi olmuş, gerekse bir öğretmen olmuştu. Onların o tatlı, eğlenceli konuşmaları Ali için tarif edilemez bir duyguydu. Öğrencilerinin mutlu olması Ali için muhteşem bir duyguydu. Derin bir nefes alarak öğretmenler odasına doğru yol almıştı.
Kapıdan girer girmez arkadaşı Rüzgar ile karşılaşmıştı bile. Rüzgar aniden arkadaşına sarılarak ,
"Nasılsın kardeşim?" diyerek sorusunu yöneltmişti.Rüzgar matematik öğretmeniydi. Ali ile çocukluk arkadaşıydı. Ali için Rüzgar, olmayan kardeşi gibiydi.
"İyi olmaya çalışıyorum kardeşim." diyerek yanıtlamıştı. Daha iki dakika öncesine kadar unutmuştu annesi için olanları."İyi olacaksın, olacaksınız, olacağız kardeşim. Sen neler atlatmadın ki? Allah'ın izniyle bunu da Necla Sultan ile atlatırsınız. Güçlüdür benim Sultan'ım." diye, kardeşim dediği adamı teselli etmeye çalışmıştı.
"Haa bu arada Leyla Sultan bu akşam size geleceğimizi haber vermemi istedi. Sonra beni kapıdan kovmanı istemem yakışıklı." diyerek yanağından makas almayı ihmal etmemişti .
Ali, Rüzgar'ın eline vurarak,
"Ne zaman seni kapımdan kovdum veled?" diye onunla dalga geçen arkadaşına cevabını sessiz bir şekilde vermişti .Rüzgar 'ın , "Aaaa kırılıyorum ama Ali'iğğğm " diye dalga geçmesi ile ortam biraz yumuşamıştı.
Bu iki kafadar birbirlerini karşılıksız seven iki dosttu.
Biri üzülürken diğeri, o biraz daha mutlu olsun diye şebeklik yapmaktan çekinmezdi.Konuşmayı bölen ders zilinin çalması idi.
"İyi dersler Ali'iğğğm" diye Ali'nin arkasında bağıran Rüzgar'a,
"Lan pezeveng ne bağırıyon milletin içinde." diye bağırmıştı ama iş işten geçmişti.
Bütün öğretmenler Rüzgar'ın söylediklerini duymuş ve kahkahalar atarak dersliklerine gitmeye koyulmuşlardı bile.Seviliyorsunuz...😊😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNET KUŞUM ( YENİDEN YAZILIYOR)
قصص عامة** HARAMSIN CENNET KUŞUM" adlı hikâye "CENNET KUŞUM" olarak değiştirilmiştir.. Genç adam artık kelimelerin kifayetsiz kalacağını anlar anlamaz genç kızın bileğini tuttu,genç kız sorar gözlerle bakarken genç adam göz temasını kesmeden kızın elini ta...