2.BÖLÜM

256 15 2
                                    

Sabır önemli bir kavramdır. Allah sabredenlerle beraberdir. Gün gelecek bu da geçti hamdolsun diyeceğiz. Güllere ulaşmak için dikenli yollardan geçmekten gocunmamak gerekir.
                                                   TUGSEH...

İthaf edildi...@sila_cadirardic6..

"Yiğdo? Sakinleş oğlum ne etti bu çocuk diyemeyeceğim çünkü seninki yine senin bam teline vurmuş anlaşılan."diyerek kollarını açmıştı Emre.

" Ooo Emre Çavuş hoşgeldin."diyerek kucaklaşmıştı iki genç adam." Yine beni delirtiyor manyak herif."demiş ve gülmüştü Ali. Içeriye geçene kadar nezaketliğini koruyan Ali, Rüzgar'ın ağzına doğru götürmüş olduğu böreği görür görmez,

"Şimdi sakince elindekini yere bırak Rüzgar. Ve ayağa kalk yavaşça. " diyerek konuşmuştu Ali. Bu sakinliğe inanmayan Rüzgar eline almış olduğu kıymalı böreğin son dilimi ile bırakır gibi yapıp ağzına atması ve, "Yomozlor Olo ofondo.(Yemezler Ali Efendi!)"diyerek oturduğu sandalyenin arkasına geçmesi ve herhangi bir atağa hazırlanması bir olmuştu.

"Lan zıkkım yemeyesice sabahtan beri direksiyon sallamaktan anam ağladı, bir tost ile durmuş ve bu böreğin hayalini kurmuştum lan ben gün boyunca. Nereden çıkıp geldin lan parazit gibi? "demesi ile devam eden koşuşturmada, "Oha ayıp değil mi söylersem?"diyerek ortamı yatıştırmaya çalışan Rüzgar başarılı olamamış olacak ki Ali'nin Rüzgar'ın ensesinden tutması ile kapıya doğru sürüklenmesi bir olmuştu. Son kez medet umarcasına,

"Necla anne, kız adam öldürüyorlar biri de sinema izler gibi izliyor koş yetiş. Emre, abi sen asker değil misin, önünde adam öldürüyorlar nasıl bir adam oldun Allah aşkına? Çok değişmişsin 5 ayda! En son yine kurtardığın gibi kurtarsana kurban oldu-" demesine kalmadan,

"Çocuklar noluyor burada? Ali, bıraksana çocuğu."demesi Ali' nin Rüzgar'ı bırakmasına neden olmuştu. "Anne! Bu çocuk nasıl benim böreklerimi yer? Bana sadece hâlâ börekten olduğunu söyle anne, çok acıktım."demesi ile Rüzgar'a bakarken Emre'nin gülerek kaldırmaya çalıştığını görmüş ve Rüzgar 'ın kalkmamak için direndiğini fark etmişti ki,

"İpar'ı aramam sadece iki dakika sürer kalkıyor musun yoksa seni o mu gelip yerden ispartoyla kazıyıp kaldırsın?" diyerek sırıtmıştı. Rüzgar' ın İpar'ın ismini duyması ile kalkmış ve Emre'nin tutan kolunu silkelemişti yalandan. "Tamam be arama şu kızı, sende bırak Emre gördüm senin kardeşliğini. Sizde masumun yanında değilmişsiniz. Gidiyorum ben."diyerek arkasını dönüp emeklercesine giden Rüzgar'a kimse istediği ilgiyi göstermeyince,

"Tabi ki şaka benim cengaver yaguşuklularım. Sizi bırakır gider miyim ben?"diyip ikisinin omzuna asılmıştı çocuk gibi. "Gitme be Rüzgar."diyerek ikisi de şen ortamı bozmuş ve sarılmışlardı. İçeriye elinde tepsiyle giren Necla Hanım, içerideki tabloyu görür görmez bir ömür devam etmesini diledi bu kardeşliklerinin.

"Tabiki de ben az yapar mıyım oğullarımın sevdiği böreği. Hadi gelin de sıcak sıcak yiyin bakalım."diyerek servis etmişti yaşlı kadın. Tekrar mutfağa yönelen kadını Rüzgar durdurup,

"Nereye sultanım?" "Çay getireceğim oğlum nereye olacak?" diyerek gülmüştü. Üçü birden ayağa kalkıp, "Sen otur çok yoruldun bugün biz getiririz." diyerek engel olmuşlardı yaşlı kadına. "Üçünüz birden mi ?" diyerek hallerine tebessüm etmişti. Allah hepsinin gönüllerine göre versin diye dua etti içinden. Pırlanta gibi çocuklardı hepsi de. Kadının bu sözleri üzerine oturan iki genç ile,

"Haklısın anne, Rüzgar koş git getir çayları, evdeki düzeni benden daha iyi biliyorsun zaten." demiş ve börekten bir ısırık almıştı Ali. "Ulan nasıl kaldı bana bu iş?" diyerek şaşkınlığını gizleyemedi Rüzgar. "En küçüğümüz sensin abi. Hem çok ısrar ettin hadi bir koşu al gel, Necla teyzem yorulmuş bir çay getirsen ölür müsün lan?"diyen taraf ise Emre olmuştu.

CENNET KUŞUM ( YENİDEN YAZILIYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin